Jale Özgentürk

Ferman padişahın meydanlar bizimdir!

01 Mayıs 2024 Çarşamba

“Sarayda yaşayan başka, kulübede yaşayan başka düşünür.”

Sosyalizmin kurucusu Karl Marx’ın bu sözünün doğruluğunu kendi yaşam pratiğimizde her gün test ediyoruz.

Bir yanda açlık sınırının bile altında ücret alarak yaşamlarını sürdürmeye çalışan milyonlar, bir yandan saray şatafatıyla yaşayan “mutlu azınlık”.

Saraydakiler ne düşünürse düşünsün, yönetimin akıldışı ekonomi politikaları yüzünden başlarını sokacak bir evi bulmakta zorlanan, maaşı üç dört market alışverişinde tükenen, gelir dağılımı adaletsizliğin mağduru milyonlar sözlerini geçen yerel seçimde söylediler.

İşçiler emekçiler, toplumun ezilenleri, ötekileştirilenleri 1 Mayıs’ta ise meydanlarda söyleyecekler sözlerini.

Ve üretimin başkenti İstanbul’da bir ellerinde karanfil bir ellerinde Anayasa Mahkemesi kararıyla 1 Mayıs’ın sembol meydanı olan Taksim’e yürüyecekler.

BAYRAM DEĞİL MÜCADELE

İşçi sınıfı ve tüm emekçiler yine bir 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nü bayram gibi değil yine yasaklarla, engellerle karşılıyor.

Yine bir ekonomik krizden geçen Türkiye’de emekçiler en zor dönemlerden birini yaşıyor. 20 yıllık AKP iktidarı döneminde emek değil sermaye el üstünde tutuldu. Milli gelirden emeğin aldığı pay yüzde 26’ya düştü.

Kapitalizmin azgınlaştığı, neoliberalizmin tüm haklara saldırmaya başladığı bir dönemde işçinin haklarını koruması her geçen gün daha zorlaşıyor.

Oysa Türkiye’de sendikalaşma oranı yüzde 15’in altında. Özel sektörde yüzde 5 bile değil.

Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu’nun (ITUC) 148 ülkeyi kapsayan raporuna göre Türkiye, 2023 yılında “çalışanlar için en kötü 10 ülke” arasında yer alıyor. Bu ülkeler şöyle:

Bangladeş, Belarus, Ekvador, Mısır, Esvatini, Guatemala, Myanmar, Filipinler, Tunus.

Raporda “2023’te işçilerin özgürlükleri ve hakları acımasızca saldırıya uğradı. Polis protestoları bastırdı ve sendika liderleri keyfi olarak tutuklandı” vurgusu yapılıyor.

Türkiye Küresel Haklar Endeksi’nde ise “işçi haklarının garanti altında olmadığı” anlamına gelen beşinci grupta yer alıyor.

Neoliberalizmin işçiyi özgürleştireceği masalları bitti. Bir yandan da dünyada dijitalleşme, yapay zekâ meslekleri tehdit ediyor. Araştırmalar yüzlerce mesleğin yok olacağını söylüyor. Artık sadece mavi yaka, beyaz yaka yok. Grisi, pembesi ekleniyor. Yeni bir dünya düzeninin eşiğindeyiz.

Örgütlenme, yeni döneme hazırlanma, dayanışma bundan sonra daha da önemli.

Bu değişimin farkında olan sendikaların başında gelen ve yeni mesleklere uygun yeni örgütlenme modelleri arayan Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu bugün emekçi için şu talepleri haykıracak:

  • Anayasa Mahkemesi kararıyla da tescillenen Taksim’in 1 Mayıs alanı olduğu hakikatine saygı gösterilmeli; her işçinin 1 Mayıs alanında olabilmesinin önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır.
  • Asgari ücret acilen en az gıda enflasyonu ve büyüme oranı kadar artırılmalıdır.
  • Üst gelir gruplarına hitap eden lüks ve özel tüketim dışındaki tüm mal ve hizmetlerde KDV-ÖTV düşürülmeli, temel tüketim mal ve hizmetleri için sıfırlanmalıdır.
  • Gelir vergisi ilk dilimi ücretliler için yüzde 10’a düşürülmeli, vergi dilimleri yükseltilmeli, kâr rekorları kıran şirketler için kurumlar vergisi artırılmalıdır.
  • En düşük emekli aylığı en az asgari ücret düzeyine yükseltilmeli ve tüm emekli aylıkları bu oranda artırılmalı, EYT düzenlemesindeki adaletsizliklere son verilmelidir.
  • Türkiye’nin işçi haklarında en kötü 10 ülke arasında olması ayıbına son verilmeli, sendikal hakların kullanımının önündeki engeller kaldırılmalıdır.

Talepler haklı, umarım iktidar da bugün hiç olmazsa sağduyu şekilde emekçinin yolunu kesmez!

Yaşasın “1 Mayıs İşçi ve Emekçinin Bayramı”



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları