Işıl Özgentürk
Işıl Özgentürk isilozgenturk@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Zurnada peşrev olmaz!

04 Eylül 2022 Pazar

İşte tam aradığım sözü buldum. Zurnada peşrev olmaz, Türkçesi işler rastgele kendi kendine yürür. Şimdi bu söz nereden aklıma geldi, açıkça Sedat Peker’in duyurduğu yolsuzluk iddiaları ve alınan rüşvetler beni acayip şaşırttı, yolsuzluk değil bunu hep birlikte biliyoruz ama yapılma biçimleri ve rüşvet olarak istenilen paralar, işte bu beni deli divane etti. En çok da rüşvet olarak istenilen paralar, dört milyoncuk, yurtdışına kaçmak için 86 milyona anında şak para alınan tekneler, para için karısının bir başkasıyla sevişmesini çeken kocalar.

Yani dostlarım, ülke tümüyle bir bataklık olmuş, en iyisi ben buradan ufak ufak tüyüp sihirli lambama sığınayım. Bakalım lamba cinim çıkıp gelecek mi? Vallahi herhalde halime acıdı ki lamba cinim bir anda karşıma geçip “Dile benden ne dilersin?” deyiverdi. Ben de düşünmeye başladım! Tamam, en çok istediğim şey, evet cinime “Beni hacker (bilgisayar korsanı) yapar mısın?” dedim. Anında yanıt verdi: “Oldun bile!” Yaşasın!

Hacker Işıl işbaşında. Keyfim acayip yerinde.

Hacker Işıl en çok ne yapmak istiyor? Buldum öncelikle kartvizitleri müthiş kabarık, burnundan kıl aldırmayan, pek çok insanın (Mesleklerini bana saydırmayın, her meslek erbabı çok hassastır(!) ve beni mutlaka ama mutlaka mahkemeye verirler. Bunu göze alamam, tutuklanmam önemsiz zaten yoksul olan gazeteme para cezası getirmek istemem. Siz tahmin edin.) Evet onların yeğeninin yeğenine kadar mal varlıklarını tek tek ortaya çıkarmaya çalışıyorum, vay canına kafam karıştı, aman Tanrım 45 evi olan var, arsaları saymıyorum. O da ne, bankalardaki paralar baş döndürücü, ülkede ne kadar çok dolar milyoneri varmış, kardeşim ne zaman bu kadar parayı, nasıl bir araya getirdiniz, siz ne iş yaparsınız? Meğer Malta, Miami, Londra adeta birer Türk kenti olmuşlar. Türk vatandaşlarının oralarda bir değil, iki değil, üç-dört apartmanları var. Ayrıca Amerika Birleşik Devletleri’ni doğumhane gibi kullanan dolar zengini Türklerin sayısı alıp başını gitmiş.

En iyisi bu işi burada kesip, buluta (bir teknoloji terimi) girmeye başlayayım. Telefonlarımızdaki her konuşma, her yazışma bulutta ve küçük bir operasyonla sizin önünüzde. Bizim mafyalar henüz teknoloji devriminin farkında olmadıkları için, kimden ne rüşvet alınacak, hangi araziye, fabrikaya el konulacak, kim hapisten çıkarılacak, kıyılardaki hangi yerler yakılacak, hangi altın şirketine ormanları yok etme izni verilecek ve bütün bunlar için ne dalavereler çevrilecek her şeyi cep telefonlarında uzun uzun anlatmışlar. Bu bulut işi çok eğlenceli. Eğlencesi bir yana bulut çok tehlikeli. Bu nedenle radikal terör örgütleri, uyuşturucu baronları, silah kaçakçıları cep telefonu kullanmıyor. Teknolojinin bu kadar gelişmediği, telefonun olmadığı zamanlardaki gibi ya güvercin uçuruyorlar ya da sürekli hareket halinde denenmiş, sadık adamlarını postacı olarak kullanıyorlar.

Şimdi biraz da şu vergi nasıl kaçırılır onu araştırayım. Ah ne kadar mesudum, hacker olmak müthiş bir şeymiş. Araştırdıkça görüyorum ki ne denli sıkı olursa olsun her ülkede, hemen her şirket vergi kaçırıyor. Ama arada yakalanıyorlar, ayrıca pek çok ülkede bankaya 10 bin dolar ya da Avro yatırdığınızda hemen soruyorlar: “Bu para nereden, nasıl geldi?” Bu nedenle bankalara yatırılan paralar bir seferlik 9 bin 999 doları, Avro’yu geçmiyor. Bizim ülkeye geldiğimde beklediğim gibi bir tabloyla karşılaşıyorum. En küçükten en büyüğe hepimiz vergi kaçırıyoruz.

Sanat ve kültür işlerini vergiye dahil etmek bizde, kontratta yazılı kirayı bankadan ödeyen sonra bir o kadarını ev sahibine buyur eden kiracılar ve parayı gönül rahatlığıyla alan ev sahipleri bizde, yanında çalışan elemanın asgari ücretini bankaya yatırıp ertesi gün elemandan yarısını alan esnaf arkadaşlar bize. Ama en korkutucusu devletin sihirli eliyle silinen şirket ve kişisel vergi borçları! Bunların miktarlarını gördükçe içimden bilgisayarı kırmak geliyor! Unutmadan bir de karapara döngüsü var, ülkemiz hâlâ ayaktaysa uyuşturucu parasının ustaca dağıtılmasından; dev oteller, koridorları 2 kilometre olan şehir hastaneleri neden yapılıyor sanıyorsunuz? Lüks lokantaların kapısında bekleyen valeye 1000 Türk Lirası bahşiş neden veriliyor ? 

Bu hacker artık gider.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Başımız dönüyor... 10 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları