Öner Yağcı

Toplumsal muhalefet kim?

11 Ocak 2025 Cumartesi

Sayılmayız parmak ile/ Tükenmeyiz kırmak ile diyen ve yurt sevgisini, türkülerle, şarkılarla, şiirlerle bayrama, şenliğe, çığlığa dönüştürenler çoğalsın demiştim geçen hafta.

“Çoğalalım da sonrası ne olacak” sorusu gelmez mi akla?

Çoğalacak olan bilinçli kalabalıktır: “Kalabalık yücedir, kalabalık vatandır.” (Enver Gökçe).

Çoğalmak, “Geleceğimin öznesi olmak ve toplumsal muhalefetin belkemiğini oluşturmak için varım” demesidir bir insanın.

12 EYLÜL’LE BAŞLAYAN

12 Eylül 1980 faşist darbesinin ardından gelen askeri rejimin toplumsal ve siyasal yapılanması depolitizasyonu getirmişti, sonrasında neoliberal-muhafazakâr sivilleşmeyle gelen vahşi kapitalist sistem, PKK sorunuyla birlikte baskıcı ve otoriter bir yönetim olarak kurumsallaştı.

Elbette toplumsal muhalefetin adımları başladı:

- 1980’lerin sonunda demir-çelik direnişiyle öne çıkan işçi hareketi, Zonguldak maden işçilerinin ve Tekel işçilerinin eylemleriyle doruğa ulaştıktan sonra yavaş yavaş güçsüzleşti.

- Kamu çalışanlarının sendikal direnişleri,

- YÖK’e karşı başlayan öğrenci hareketi,

- Etkili eylemleriyle kadın hareketi,

- Doğanın her şeyiyle yok edilmesine karşı yükselen çevreci hareketler,

- Sayısı dudak uçuklatan sosyal demokrat, sosyalist partiler, platformlar, Alevi hareketi,

- Susurluk’tan sonraki direnme ve meydan okuma olan “Sürekli aydınlık için bir dakika karanlık”, Haziran Hareketi, Cumhuriyet Mitingleri, Gezi direnişi gibi umut saçan büyük atılımlar, tek ses olamama, doğru önderliklerle buluşamama nedeniyle sönümlendi.

Son kırk yılımızın toplumsal muhalefetinin ayrı ayrı kümelenmesi ve dağınıklığı ne yazık ki günümüzün acıtan gerçekliği.

TOPLUMSAL MUHALEFET CEPHESİ

Emperyalizmin dünyaya dayattığı dehşet, savaşlarla, göçlerle, yoksunluklarla sürerken bizim payımıza cahillik temelli bağnazlıklara eklenen yağmalamadan pay alanların desteğiyle dinci gericiliğin totaliter iktidarı düştü.

“Muhalefet edilmeyen güç yozlaşır, sınırsız yetki her zaman tehlikelidir” sözü (Voltaire) gerçeği gösteriyor.

Kuşatılmadan kurtulmanın yolu, toplumsal muhalefetin “tek ses” olmasıdır.

Peki, kim oluşturacak toplumsal muhalefeti?

SİYASET, KİTLE ÖRGÜTLERİ, MEDYA

Toplumun geleceğine ilişkin kararları siyaset aldığına göre demokrasinin olmazsa olmazı olan ve toplumsal muhalefeti bağrına basmayı başaran bir siyasal önderlik, olmazsa olmazıdır direnişin.

Yurtseverler, ilericiler, gerçek bir demokrasi isteyenler, devrimciler, 12 Eylül düzeninin yarattığı “sivil toplum”un parçası haline getirdiği ve lider örgütlerine dönüştürdüğü örgütlenmelerini gerçek “demokratik kitle örgütleri” haline getirerek “tek ses” olarak toplumsal muhalefetin omurgası, itici gücü olmak zorundadır.

Bu itici güç (demokratik kitle örgütleri cephesi), siyaseti etkilemek, siyasal katılımın en etkili ögesi olmak zorundadır.

Toplumsal algının oluşmasını büyük ölçüde belirleyen ve adına günümüzde “medya” denilen basın yayın araçları da toplumsal muhalefetin vazgeçilmezi olarak en akıllıca değerlendirilmelidir.

Birbirinin attığı adımı beğenmeyen toplumsal muhalefet ögelerinin -var olan sistemde başka seçenek varmış gibi ya da kendisi bir seçenek yaratabilmiş gibi- siyasal muhalefetin öncülerine, bileşenlerine muhalefet etmek, gerçeklikten uzaklaşmaktır.

Çoğalmak, doğru örgütlenmelerle “tek ses” olmak, “Ya hep beraber ya hiçbirimiz” (Brecht) demek, yurtsever olanın boynunun borcudur.

***

Boğaziçi bileşenlerinin, Polonez işçilerinin, aile hekimlerinin, kadınların direnişi ve yurdun dört bir yanındaki doğa nöbetleri...

İşte borç ödemenin günümüzdeki alkışlanacak örnekleri.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Canevine saldırı 28 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları