Işıl Özgentürk
Işıl Özgentürk isilozgenturk@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Bitmeyen bir haykırış: Ben bir barış severim

22 Aralık 2024 Pazar

Sevgili okurlarım yılbaşı telaşı içindeki İstanbul’da dolaşıyorum. Öyle AVM’lerde (hiç sevmem), büyük mağazalarda değil, Karaköy’ün kocaman hamsi tabağının 200 lira olduğu balıkçılarında, Anadolu Kavağı’nın arada sırada birilerinin geçtiği kış sokaklarında, torunlarına küçük de olsa hediye arayan anneannelerin alışveriş yaptıkları bütçeye uygun her şeyi satan dükkânlarda, İBB’nin kütüphanelerinde çalışan genç insanların sessizliğinde, bir zamanlar film çektiğim Beyoğlu’nun arka sokaklarında. Ve sonunda Üsküdar’da sokak boyunca kendi yaptığı talaş sobasının hemen dibinde, bana Mardin’in kahvelerini anımsatan küçük kürsüler koymuş bir çaycının kürsüsünde oturup yan tarafta az sonra sınava gidecek öğrencilerin cıvıltılı seslerini dinliyorum. Ve birden dünyamızı saran savaş çığlıkları gelip beni buluyor ve ben yıllarca yaptığım gibi “Ben bir barışseverim” diye haykırıyorum:  

Evet ben bir barışseverim çünkü bilirim ki savaşta en çok yoksullar ölür. Bilirim ki en çok çocukların hayalleri ölür. Bilirim ki kadınların ırzına geçilir, bilirim ki sadece ve sadece zenginler (silah sanayisi, inşaat ve ilaç sanayisi) öyle çok para kazanırlar ki onlar bu paraları harcasınlar diye yepyeni yat modelleri, uçak modelleri oluşturulur. Bilirim ki Tanrı’nın sevgili kulları sadece zenginlerdir ve onlar özel uçaklarıyla binlerce insanın öldüğü arazileri paylaşmak için uçaklarını son gaz uçururlar! 

Ben bir barışseverim çünkü bilirim ki savaş binlerce yıllık dünya kültür mirasını acımasızca yok eder, yok edemediklerini de yağmalar, bir Sümer Tanrısı bir silah tüccarının odasını süsler, bir Afrodit heykeli, metreslerinin sayısını bilmeyen bir ilaç zengininin kapı girişinde durur. Bazen yağmalanan heykellerin, eski paraların, tapınakların bana seslendiğini duyarım. Mutsuzdurlar çünkü geldikleri yerlerde küçücük çocuklar onların ayaklarına sarılıp “ölmemek için” dua etmişlerdir, bir mucize beklemişlerdir ama heykeller ağlayarak anlatırlar, ellerinden hiçbir şey gelmemiştir, giysilerine bulaşan kan, bütün yıkamalara rağmen silinmemiştir ve her gece bir küçük kız çocuğunun sesiyle uyanırlar, “Anne neredesin?” 

Ben bir barışseverim çünkü bitkilerin, ağaçların dillerinden anlarım. Bombalar onları yakar, öz sularını yitirerek usul usul ölürler. Ölürken sessizce ağlarlar çünkü artık kimseler onların bereketli yapraklarından faydalanmayacaktır. Kimseler onları toplayıp çocuklarına leziz yemekler yapmayacaktır. Kimseler artık kolu bacağı kırılan çocukların kırılan yerlerine soğan, sarımsak sarmayacaktır. Ve toprak usul usul ölecektir. 

Ben bir barışseverim çünkü yaşamı severim. Karın hem tipi halini hem lapa lapa yağmasını severim. Çocukların neşe çığlıkları atarak kaymalarını severim. Yaşlı genç insanların kartopu oynamalarını, kardan adamlar, kadınlar ve binbir çeşit hayvan heykelleri yapmalarını severim. Karı pekmezle karıştırıp kaşıklamayı severim.

Ben bir barışseverim çünkü mavi denizlerde yunuslarla yüzmesini severim. Denizin büyük dalgalarla sahile vurmasını, doğanın bu inanılmaz gücünü bize göstermesini severim. Uzun yol gemilerinin dalgalar arasında kahramanca yol almasını severim, bir de güneşin batışını sakin bir kıyıda yudum yudum içmeyi severim. 

Ben bir barışseverim çünkü sonbaharda sararıp yere düşmüş yaprakların üstünde yuvarlanmayı severim. Hep birlikte yuvarlandığımız çocukların yaprakların hışırtılarına karışan seslerini severim. Yağmurda usul usul yürümeyi severim. Dostlarımın eylüldeki doğum günümü kutlamalarını severim. Yaş almayı severim de yaşlanmayı sevmem. Ve hayat bana öylesine güzellikler sunmuş ki gökyüzüne bakıp minnetle mırıldanırım.

Ben bir barış severim çünkü mesaiden çıkmış işçilerin mutlu gülümsemelerini severim. Evine ekmek götüren bir babanın sevincini kırk metre uzaktan hissederim. Sevgilisiyle buluşacak bir tamirci çırağının heyecanını, saçına jöle sürmesini ve en yeni ayakkabılarını giyerken yüzünde beliren çapkın gülümsemeyi izlemeyi severim. Trikotaj işçisi kızların kıkırdayarak gizli gizli sevgililerinden söz etmesine bayılırım. 

Ben bir barışseverim çünkü nehirlerin türküsünü severim, o nehirler ki savaşların görgü tanıklarıdırlar. Sularının günlerce kan akıttığını yürekleri sızlayarak görmüşlerdir. Bu nedenle nehirler kırmızıyı hiç sevmez. Onlar sularına atlayan çocukların neşe dolu seslerini severler. Bir de sessizliği çünkü top sesleri, bomba sesleri onların sakin akışlarına bir ok gibi saplanır. O anda akmamak isterler, o anda yeryüzü tanrılarına dua etmek isterler, suları kan akmasın diye.

Ben bir barışseverim çünkü evimi severim. Yeryüzünün her yerinden getirdiğim kuşlarımla, heykellerimle sabah vakti konuşmayı severim. Hele de kuşlarımın sırtına binip Peru’nun sarp dağlarına, Moğolistan’ın çöllerine gitmek, en sevdiğim işlerden biridir. Evim bir bombayla yıkılsın istemem! Çünkü bombalar evleri yıkar ve anılarımız yok eder. İşte bu saydığım nedenlerden ötürü bir barış severim ve hep birlikte haykıralım: Savaşa hayır!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları