Yazarların da tatil yapma hakları vardır, bu nedenle ve izninizle bugün Halil Cibran sohbetimize geldi:\n

Ot Sapının Konuşmaları \n

“Bir otun incecik sapı bir sohbahar yaprağına dedi ki: ‘Sen düşerken öylesine patırtı yapıyorsun ki, benim tüm kış rüyalarım uçup gidiyor.’\n

Yaprak kızgın bir biçimde cevap verdi: ‘Değersiz ve basit olan sensin! Ağzı bozuk ve miskin olan sen! Aşağılarda süründüğün için bir şarkının güzelliğini kavramana imkân yok.’\n

Ve, biraz sonra, sonbahar yaprağı yere düşüp uyudu. \n

Ve, ilkbahar geldiğinde yeniden uyandı: O, artık bir otun sapı olmuştu.\n

Sonbahar yeniden gelip de ot kış uykusuna yatmaya hazırlandığında, yukarılardan sağa sola düşmekte olan yaprakların sesini duydu: Ve, o zaman kendisi de ‘Öf! Bu sonbahar yaprakları öylesine patırtı yapıyorlar ki, benim kış rüyalarımı kovup duruyorlar’ diye şikâyette bulundu.”\n

Göz\n

“Bir gün Göz dedi ki: ‘Bu önümüzdeki ovaların ötesinde lacivert bir sise bürünmüş bir dağ görüyorum. Ne kadar güzel değil mi?’\n

Kulak, bunları duyduktan sonra, bir an için dikkatle dinledi: ‘Ama nerededir o dağ? Ben hiçbir şey duymuyorum ki…’ dedi. \n

Biraz sonra da El konuştu: ‘Dağ falan yok! Onu hissetmiyorum ki…’\n

Göz onlara sırtını çevirdikten sonra da tümü birden gözün o tuhaf hayali nedeniyle dedikoduya başladılar: Herhalde Göz’de bozuk olan bir şey olsa gerek.”\n

İyi Tanrı ve Kötü Tanrı \n

“İyi Tanrı ile Kötü Tanrı bir dağın tepesinde rastlaştılar. \n

İyi Tanrı, ‘İyi günler kardeşim’ dedi. \n

Kötü Tanrı cevap vermedi.\n

Ve İyi Tanrı, ‘Senin bugün keyfin yok’ diye seslendi.\n

Kötü Tanrı: ‘Evet, çünkü beni sık sık seninle karıştırdılar, bana senin adınla seslendiler ve bana senmişim gibi davrandılar; bu iş de hoşuma gitmiyor.’\n

Ve, İyi Tanrı, ‘Ama beni de seninle karıştırmış oldukları ve bana da senin adınla seslendikleri oldu’ diye karşılık verdi. \n

Kötü Tanrı, insanların aptallıklarına kahrederek uzaklaşıp gitti.”\n

Gökbilimci \n

“Arkadaşlarımla birlikte yaşamakta olduğumuz mabedin gölgesinde kör bir adam tek başına oturmakta. Arkadaşım adamı bana gösterdi: ‘Memleketimizin en bilge adamı, bu!’\n

Bunun üzerine, arkadaşımdan ayrılıp kör adama doğru gittim; onu selamladıktan sonra konuşmaya koyulduk.\n

Biraz sonra sordum: ‘Saygısızlığımı mazur görün; ama ne zamandan beri siz böyle körsünüz?’\n

- Doğduğum günden beri.\n

- Siz hangi bilgelik unsurlarına göre yaşamınızı ayarlıyorsunuz? \n

- Ben gökbilimciyim. \n

Sonra da elini göğsüne getirerek tamamladı: Tüm bu güneşlerle ayları ve yıldızları gözlemlerim.”\n

Umarım keyif almışsınızdır. Hepinize keyifli bir yıl dilerim. Kendime de!