Işıl Özgentürk
Işıl Özgentürk isilozgenturk@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Yanı başımda Refik Durbaş

05 Aralık 2021 Pazar

Sevgili okurlarım, bu hafta benim için Refik Durbaş haftasıydı. Arkadaşım, dostum ve eniştem Refik Durbaş, üç yıl önce 30 Kasım’da bizleri şiirleriyle baş başa bırakarak bu dünyadan göçtü. Ona seslenmek için bilgisayarımın başına geçtim ama bir anda gördüm, sevgili arkadaşım Zeynep Oral ona öyle güzel seslenmiş ki bundan daha iyisini yapamam dedim. Tam bunları düşünürken Refik’in yıllar önce yazdığım bir hikâyemden yola çıkıp en güzel şiirlerinden birini yazdığı aklıma düştü. Ben de bu güzel buluşmayı, sizlere de anlatmak istedim. Hikâye de, şiir de uzun, tadımlık.   

Hikâyenin adı: Çınaraltı Değişti mi? 

Şiirin adı: Değişen Nedir Güvercinleri.

Şimdi hikâyeden bir bölüm: 

“...Bir akşamüstü Çınaraltı’nda durup sordum:

Değişen ne? 

 ... Kitap dolu tezgâhların önünden oyalanmadan, biraz da utanarak geçtim. Ve birden Çınaraltı, o akşamüstü olanca hüznüyle çöktü yüreğime. Adımlarımı yavaşlattım. Senin tanıdık sesini duyabilmek için bir an gözlerimi kapatıp bekledim. Kimse seslenmedi. Ağır ağır açtım gözlerimi, çınarın yaprakları arasında oynaşan güneşi gördüm. Çınarın yalnızlığını duydum yüreğimde. Gecenin sessizliğinde, düdüklerini uzun uzun çalıp geçen posta trenlerinin, birkaç dakikacık mola verdikleri unutulmuş istasyonların yorgun, kederli bekçilerine benzettim onu. İçim sevgiyle doldu.

Adım çağrılsa, tanıdık bir yüz. Nerede?

... Kaç yaşındaydık bir akşamüstü Çınaraltı’nda?

Erken büyümüş çocuklardık. Hep yeni, duyulmadık bir şeyler anlatmak isterdik çevremizdekilere. İçimizde kök salmış bir yarışma duygusu. Üstelik dehşetli alıngandık. Kelimeler tartışıla tartışıla eskirdi masalarda. Kavramlar bozguna uğramışçasına yalpalarlardı. Birbirimizi suçlarken, severdik.

Eskiciler geçtiler bir bir yanı başımdan. Anıları satın alırlar mı onlar? Kimse denememiştir bunu, insanlar anılarını sever. Sen de seversin bilirim. Öylesine seversin ki, yaşanılan onca kederli bir gün ortasında söz verilen bir boyun atkısının hâlâ getirilmediğini anımsayacak kadar. Yoksa tel örgüler arasındaki siteminin nedeni başka mı?

Görkemli ama köksüz çiçekler gibi boy attık biz, ilk yazların bereketli yağmurlarını beklemeden. Hepimizin hep bir yerlere yetişecekmiş gibi acelesi vardı.

Yüz metrelik bir koşu gibi gördük hayatı?

Bir akşamüstü Çınaraltı’nda kaç yaşındaydık?

Bir akşamüstü Çınaraltı’nda ‘şimdi kaç yaşındayız.’

Refik’in şiiri Değişen Nedir Güvercinleri’nden bir bölüm:

“...Sessizce oturdum bir masaya yüreğim bozarmış

bir bardak çay: demi sevdaların pınarından

bir resim: avucuna kuş konmuş acının resmi

bir yüz: geçen bıldırdan, yalnızlıktan incelmiş

bir sigara: akşam içilir kederle ancak

bir kitap: ‘Yokuşu Tırmanır Hayat’”

Acının bir acıdan bir acının kırağına düştüğü bir akşamüstü

Sevdanın bir sevdadan bir karasevdanın berzahına düştüğü

Yalnızlığın bir sesten bir bilge aydınlığın avazına düştüğü

Aşkın bir umuttan bir sevinç umanına düştüğü bir akşamüstü

Oturdum Çınaraltı’nda yüzümde bembeyaz güvercinlerle

... Bir akşamüstü 

Çınaraltı’nda 

bir güvercin 

sordu kendi kendine

      - Değişen ne 

Sordum kendime

bir de güvercinlere

Çınaraltı’nda 

bir akşamüstü

    - Değişen ne

Evet sevgili okurlarım, bir hikâyeciyle bir şair el ele vermişler ve birlikte soruyorlar:

Değişen ne?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Başımız dönüyor... 10 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları