Sen Ne Muhteşem Bir Yurtsun...

08 Temmuz 2012 Pazar
\n\n\n

Bugünlerde en çok orada olmak isterdim. Düşünsenize deniz kıyısında sere serpe yatıyorsunuz, o da ne, denizden, hemen burnunuzun dibinden, Roma dönemine ait, üstünde Medusa ve Eros kabartmaları olan dev bir lahit çıkarılıyor.

\n

Bu dünyanın başka neresinde olabilir? Tamam bazı deniz kıyılarında yanlışlıkla yollarını yitiren balinalar ya da yunuslar sizi ziyarete gelebilir ama denizden muhteşem bir lahit sadece bu topraklarda çıkıp sizi şaşırtır.

\n

Dalış hocası Hasan Güleç onu, kıyıdan üç metre uzaklıkta ve üç metre derinde bulmuş. Dalış hocasının o andaki şaşkınlığı bile insanı heyecanlandırmaya yeter. Bundan böyle kıyılarda lahit arayanlar çoğalabilir, her dakika lahit bulunmasa da kırık bir testi parçası hepimizin başucunu süsleyebilir. Bu memleketin denizleri başka denizlere benzemez, size her an bir güzellik sunabilir, aman sirenlerin seslerine dikkat, sesleriyle denizcileri baştan çıkaran bu denizkızları bana göre hâlâ yaşıyorlar, çünkü en çok bu denizleri beğenmişler

\n

Çıt, çıt, çıt

\n

Bu ses nereden geliyor, evet üç erkek, ne yazık ki hiçbiri bir Apollon değil, her biri kocaman göbekleriyle birer kayanın üstüne oturmuş, ayçekirdeği çitliyorlar

\n

Bir yandan da gözleri karşı kıyıda, Yunan trajedilerindeki acılı kadınlar misali öyle hareketsiz duruyorlar. Sadece çıt çıt sesi Daha çok kadınlara yakışan bu çekirdek çitleme, kımıldamadan kıyıyı gözleyen bu üç erkekte tuhaf duruyor, hiç konuşmuyorlar, dikkatleri hiç dağılmıyor, sadece çıt çıt sesi

\n

Bu tatilde bu sesi sürekli duydum ve güzelim koyları bir halı gibi silme örten çekirdek artıklarından bana gına geldi. Sadece çekirdek artıkları mı, cennet koylarda, bir süre sonra gönüllü çöpçü kesildim. Doğrusu üç metre uzaklıkta çöp bidonlarına gitmeye üşenen, piknik yapmaya çok meraklı halkımızın hemen oraya bıraktıkları çöp yığınlarını toplamak pek de iç açıcı değil, insanda tuhaf duygular uyandırıyor. Çoluk çocuk herkesin bu ülkenin nimetlerinden faydalanması gerektiğini sapına kadar savunan bendeniz, birdenbire koyların girişinin paralı olması gerektiğini savunmaya başlıyorum. Hiç olmazsa o paralarla bir bekçi tutulur ve o el ayak çekildikten sonra çöpleri toplar.

\n

Bizdeki bu kendi çöpünü toplamama acaba genetik mi? Göçebelikten geldiğimiz için mi bizden sonrası tufan diyoruz? Ya da nasıl olsa bunları toplayacak bir enayi bulunur, diye mi düşünüyoruz?

\n

Bu çöp konusu önemli. Kıyılarında lahit bulunan, topraklarda kendini denizi kirleten çöplerden sorumlu tutan Karaöz köyünün gençlerinin başına bakın neler gelmiş?

\n

Hikâyeyi, aslen Konyalı olan ama ailesi o üç yaşındayken denize vurulup, Antalya kıyılarında Karaöz köyünü mesken tutan on altı yaşındaki Mehmetten, yani birinci ağızdan dinledim.

\n

Olay, Karaöze çok yakın, Likya yolu üstündeki Korsan koyunda geçiyor. Bölgedeki sadece denizyolundan ulaşılan koyların aksine buraya karayoluyla da geliniyor, bu nedenden Karaöz köyünün gençleri kendilerini gönüllü bekçi ilan etmişler, denizlerini, koylarını illa ki temiz tutacaklar.

\n

O gün gençler Korsan koyunda hem denize giriyorlar hem de çöp bekçiliği yapıyorlar. Akşamüstü kıyıda iki çift var, erkekler rakı içiyorlar, kadınlar kola. Önce kola şişesi masmavi sulara bırakılıyor, gençler dikkat kesiliyorlar, ardından rakı şişesi sularda... Gençler aralarında karar veriyorlar, çiftlerin yanlarına gidip uyaracaklar, o da ne, yediklerini de bir naylon torbaya koyup suya bırakıyorlar. Gençler artık durulmazdiyorlar ve tırmandıkları kayalardan aşağı inip, yola koyulmak için arabalarının yanlarına giden erkek ve kadınlara doğru yürüyorlar. Üç kişiler, adamları uyarmak ve çöplerini toplatmak için, kadınların arabaya binmesini bekliyorlar, ardından gayet sakin, adamlara Denize attıkları çöplerini toplamaları gerektiğini, az ilerde çöp bidonu olduğunusöylüyorlar. Adamlardan iriyarı olanı, Ulan üç kuruşluk çöpün lafını mı ediyorsunuz? diye celalleniyor, ardından diğer adam koşarak arabaya gidiyor ve bir av tüfeği çıkararak gençlere doğrultuyor.

\n

Gençler bir an korkudan donup kalıyorlar, iriyarı adam tüfekli adamı yatıştırmaya çalışıyor ama adam alkollü ve gençlerin deyimiyle kadınlara caka satmaya çalışıyor.

\n

Hikâyenin sonu mu? Neyse tüfek patlamıyor ama çöpçülük gene gençlere kalıyor, onlar da durumu jandarmaya bildiriyorlar. Jandarma adamları gözaltına alıyor, tüfekli adam herhalde ayılmış, yalvararak özür diliyor, gençlerden şikâyetçi olmamalarını istiyor. Gençler yumuşuyorlar ama durum savcılığa intikal etmiş, kamu davası açılıyor.

\n

Hikâye kulaktan kulağa yayılıyor, o günden sonra koya gelenler, üç adım ötede bir çöp bidonu olduğunu fark ediyorlar.

\n

Dedim ya bu ülke muhteşem! Şimdi İsveçte olduğumuzu varsayalım, ne denizden lahit çıkacaktı, ne de tüfekli bir adam çöp uğruna gençleri vurmaya kalkışacaktı, benim de anlatılacak bir hikâyem olmayacaktı. Dedim ya bu yurt muhteşem. Her anında heyecan, gerilim ve hayat var!..

\n

Aman acele etmeliyim, davul çalıp haber veriyorlar; az sonra deniz kıyısında köy düğünü başlayacak, kaçırmak olmaz.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları