Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Oh oh, saz çalıp oynuyoruz
Sessiz sedasız gece yarısı gene benzine, mazota, doğalgaza ve tabii elektriğe zam geldi.
Ben de tam o sırada sözünü hiç sakınmadan söyleyen ekonomist Korkut Boratav’la yapılan bir konuşmayı okuyordum. Kısaca şöyle diyor: “Evet, pandemi sırasında Türk ekonomisi büyüdü. Bir yerlerden para geldi ama bu para, iktidar tarafından batan şirketleri, müteahhitleri kurtarmak için kullanıldı. Doymak bilmeyen yandaşlara ve Diyanet’e dağıtıldı. Bu nedenle beyaz yakalılar, kol işçileri, emekliler ve küçük esnaf bu büyümeden hiçbir pay alamadı. Ülkede yoksullar daha da yoksullaştı, beyaz yakalılar artık birer köle oldu. İşsizlik tavan yaptı.”
Elimde değil, durum vahim, ne yapayım, yüreğim el vermedi. Ben de Erdoğan’ı kuşatmış danışmanlar kadrosuna bir iyilik yapıp yoksullaşanların içinde bulundukları durumu anlatmak ihtiyacı duydum.
Şöyle: Tam bilmiyoruz ama Saray’da binin üstünde bir danışmanlar ordusu varmış, yakışır ancak bu danışmanların akşamları Saray’dan çıkıp lüks evlerine, sabahleyin de gene lüks evlerinden çıkıp Saray’a gittiklerinden ve altlarında son model şoförlü otomobiller olduğundan halkla hiçbir münasebetleri yok. Zinhar, bakkala gidip sigara bile almıyorlar, ekmek elden su gölden. Böyle olunca da bu danışmanlar sürekli yanlış ve gerçekçi olmayan bilgiler üretiyorlar. Ve bunu Saray başına sunuyorlar. Şimdi onlara bu ülkede minibüsle seyahat eden, bakkaldan kendi sigarasını alan ve pazarları en ucuz ne var diye dolaşan bir Türkiyeli yurttaş olarak sesleniyorum. Bu iyiliğimi unutmayın!
Şöyle, arkadaşlar sevinçle söylemeliyim ki en azından İstanbul’da, o meşhur, insanların elini kolunu bağlayan korku var ya, işte o aşılmış durumda. Artık kimse korkmuyor, millet çat diye lafını söylüyor. Benim gibi rantın tavan yaptığı bölgelerde oturanlar şu günlerde sık sık elektrik kesintisiyle karşı karşıyalar. Çünkü plansız yapılan, rantsal dönüşüm sonunda patladı. Artık trafolar mevcut durumu kaldırmıyor ve bunların yenilenmesi gerekiyor. Yenileniyor da peki kimin parasıyla? Bu sorunun yanıtını trafoyu bağlayan bir işçi şöyle verdi: “Müteahhitler parayı cukka yapıyorlar, biz de senin benim paramla trafoları yeniliyoruz.” İşçinin yanıtı civardaki herkes tarafından alkışlandı. Hani eskiden biri beni ihbar eder, içeri girerim korkusu var ya, artık hava, pek çok şey bildiğini sanan danışmanlar, başınızı önünüze koyup bir düşünmeye başlayın, iktidar değişirse elinizde hiçbir şey kalmayacak!
Minibüsteyim, bir kadın, boyası gelmiş sarı saçlarını attıra attıra cep telefonuyla konuşuyor. Sanki evinin salonunda, konuşuyor da konuşuyor, arabasının iki tekerleği birden patlamış, ne yapsa? Öyle çok konuşuyor ki, benim yanımda oturan kırklarında bir adam, “Yeter be” diye kadına doğru bağırıyor: “Millet acından ölüyor, biz senin kıytırık iki tekerleğini dinliyoruz, kes artık!” Kadın şaşırıyor, benim yanımdaki genç kız, “Üç arkadaşım bugün işten atıldı, şimdi ben bu kadına ne yapsam” diye soruyor. Herkesin bakışında bir ayıplama, kadın çaresiz minibüsten iniyor.
Kahvedeyim, orta yaşlı bir adam arkadaşına telefon ediyor: “Ben Kudüs’ü kurtarıyorum, sen ne yapıyorsun?” Sonra bir kahkaha: “Ülkeyi batırdılar, oyuncaktan Kudüs’ü kurtaracaklar, yuttuk canım yuttuk!” Bir başka kahve müdavimi atılıyor: “Arkadaş çok konuşma; internete, telefona zam geldi.” Bir başkası söze giriyor: “Ödeyin lan Sarraf’ın rüşvet paralarını, 125 milyar dolar, hepimizi satsalar o kadar para etmez!” Kahkahalar, vallahi billahi millette bir neşe bir neşe! Danışman kadrosu, vezirin vergi koyma hikâyesini bilirsiniz. Millet oynamaya başlayınca işler sarpa sarar.
Bu arada bir gencecik asker, nöbette annesiyle konuştuğu için başçavuş tarafından dövülüyor, ağır bir şeyle kafasına vuruluyor ve o gencecik asker, beyin kanamasından ölüyor. Gencecik karısı şöyle sesleniyor bize: “Tamam nöbette telefonla konuşuyormuş, öyleyse hapis cezası ver, askerliği uzat ama dövmek ne? O bunu hak etmiyordu, ben de hak etmiyorum. Gerçekten ne oluyor, askerler senin kölen mi? Kimi intihar eder, kimi dövülerek ölür, kimi yemekten zehirlenir.” Haberiniz olsun artık, “Oğlum öldü, vatan sağ olsun” diyenler azalıyor. “Benim oğlum neden öldü?” diyenler çoğalıyor.
Bu arada dayak sadece askeriyede yok; küçücük çocuklar Kuran dersinde dilleri Arapçaya dönmediği için acayip dayak yiyorlar. Bu arada imamların maaşlarına gizlice zam yapılmış. Bir şey daha var: Nohudun kilosu yirmi lira olmuş, tabii siz bunları bilemezsiniz, artık herkes bir abluka olduğunda bırakın elektriği, interneti, aç kalacağımızı konuşuyor. Biraz pazarlara çıkın. Size bu iyiliği neden yapıyorum, belki içinizden biri her şeyi göze alıp bunu başımızdakilere söyler. Şöyle deyin: “Millet artık saz çalıp oynuyor.”
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
En Çok Okunan Haberler
- Kendisini canlı canlı dev yılana yutturdu!
- Cumhuriyet Savcısı açığa alındı!
- Erdoğan'dan RTÜK'e 'hızla tedbir' talimatı
- ORC'den çarpıcı 'Karadeniz' anketi
- Real Madrid Arda Güler için son noktayı koydu!
- Bahçeli'nin çağrısıyla ilk adım
- 'LBGT faaliyeti içinde olan bir derneğin...'
- Milli Savunma Bakanı'ndan 'teğmenler' açıklaması!
- En sağlıklı sebze seçildi: Türkiye'de yetişiyor
- Narin'in cesedini böyle saklamış!