Işıl Özgentürk
Işıl Özgentürk isilozgenturk@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

'Ne Kadar Yalansız Yaşarsak O Kadar İyi'*

23 Ağustos 2011 Salı
\n\n\n

Bugünlerde haber kanalları sunucuları karşılarına aldıkları her şeyi bilirkonuklarına ısrarla hep aynı soruyu soruyorlar. Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı bir konuşmasında bilimsel verilere dayanarak, son yıllarda Hakkâri bölgesinde dağa çıkanların çoğaldığını söylemiş, özellikle de kızların. Acaba neden? Soru soruluyor ya,her şeyi bilenler başlıyorlar kem küm etmeye. Dişe dokunur tek söz yok.

\n

Yazımızın başlığı boşuna Ne kadar yalansız yaşarsak o kadar iyideğil, bu sorunun yanıtını aramaya çalışacağız. Öyle kem küm etmeden, dosdoğru. Önce bir hikâye, yedi sekiz yıl önce Hakkâride camları kırık, duvarları çatlak bir işlikte, bir sivil polis gözetiminde senaryo atölyesi yapıyorum. Sivil polisin sivil polis olduğunu deneyimlerime dayanarak anında anlıyorum. Olsun, bizde yalan yok, buyursun gelsin!

\n

Konu: Gökyüzü. Kapıyı hızla açan ve kendisine Kerem diyen genç bir adam başlıyor anlatmaya. Bir sokak çocuğu var, tek amacı uçurtmasına çok uzun, çok uzun bir ip yapmak. Çünkü aklına koymuş, uçurtmasını Sümbül Dağının ucunda görünen ayla buluşturacak. Hakkâriyi bilenler bilir, dağların ortasında çukurda kalmış bir yurt parçasıdır. Onu kuşatan dağların en ünlüsü de Sümbül Dağı. Ay da tam onun tepesinde öylece durur.

\n

Bizim sokak çocuğu, mendil satıyor, su satıyor ve kazandığı her kuruşla uçurtmasına yeni bir ip alıp bağlıyor. Sonunda ip öyle uzuyor ki, uçurtma Sümbül Dağının tepesindeki ayla buluşuyor.

\n

Dağ Hakkârili bir genç için ne demeye gelir? Fazla söze ihtiyaç yok. Dağ, özgürlük demektir. Dağ, kendi hayatına kendin karar verebilmek demektir. Dağ, yepyeni yaşamlar ve umut demektir.

\n

Hele de gencecik kızlar için. O genç kızlar ki, bir ağanın ya da bir uyuşturucu patronunun kızları değillerse, bilirler ki, onları annelerinden farklı bir hayat beklemez. Çoğunluğu zorunlu eğitimi bile bitiremeden çocuk yaşta evlendirilirler. Otuzuna gelmeden ardı ardına yaptıkları doğumlardan bedenleri çökmüş, yaşayan bir ölü gibi kendilerini oradan oraya sürüklerler.

\n

Sevdiğine kavuşmak için töre denilen kadere karşı gelenleri ya kardeş elinden ölüm ya da baba evinde tarım ilacı içerek yapılan zorunlu bir intihar bekler.

\n

Onların tüm umutları, yaşam sevinçleri çok küçükken ellerinden alınır.

\n

Peki onlar ne yapsınlar? Elbette dağa çıkarlar. Çünkü dağ onlar için de özgürlüktür.

\n

Ben bu kadar açık bir gerçeği görmeyenlere şaşıyorum. Özellikle de kem küm edenlere.

\n

Bugün yalansız konuşalım dedik ya, buyurun gelin. Tatildeydim, epeyce dolaştım, yeni dost sofralarında oturdum ve şaşıp kaldım, hemen herkesin Cumhuriyet gazetesiyle ilgili söyleyecek bir sözü vardı. İki yıldır eline Cumhuriyet almamış olanların bile. Kimi küsmüştü, kimi ulusalcı çizgide aşırıya kaçmış olduğunu söylüyordu. Ben de dinliyordum. Sohbet ilerledikçe, basının bazı konularda çok duyarsız davrandığına söz geliyordu. Ben de sanki bir suçlu gibi Biz onu yazdık. Bizde çıktıdiyordum. Ve pek çoğu hayretle yüzüme bakıyordu.

\n

Vay canına, şimdielime bir daha Cumhuriyet almamdiyenlere bir çift sözüm var. Tıpkı hukuk gibi bir gün Cumhuriyet size de gerekebilir. Küçük bir örnek vermek istiyorum, geçen hafta içinde Beyoğlunda Aydınlık gazetesi, Ulusal Kanal ve İşçi Partisi basıldı. Bilgisayarlarındaki belgelere el kondu. 10 kişi gözaltına alındı. Ve bu haber dört büyük televizyon kanalında yok sayıldı. Bazılarında etekten verildi, ben de daha geniş verilir diye bekledim olmadı. Gazetelerde de durum farklı değildi. Yok sayıldı. Bu da kıssadan hisse olsun.

\n

* Can Yücelden.

\n

\n\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Başımız dönüyor... 10 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları