Işıl Özgentürk
Işıl Özgentürk isilozgenturk@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Kuşadası'nda Kadınlar Her Yerde

10 Mart 2013 Pazar

Bu yazıyı Kuşadasında Ege Denizini kucaklayan bir otel odasından yazıyorum, bir hafta önce de Karadenize bakıyordum. Vay, şu ülkeye bakın, üç denizin tuzunu bize sunuyor. Tuz dostluğu, arkadaşlığı temsil eder Bence biz bir dostluk ülkesindeyiz. Ötesi biraz yutturmacadır.

\n

Hemen söylemem gerek, Kuşadası Ticaret Odasının (KUTO) 8 Mart etkinlikleri için buradayım ve Kuşadasında kadınlardan çok şey öğrendim. Başkan Serdar Akdoğan, çevresinde kadınlardan oluşan bir ekip kurmuş ve onlara yürüyün demiş. Sonuç, çevremde pozitif ayrımcılıktan yararlanan, kendi mum dükkânına, kendi seramik fırınına sahip olmak için çalışan ve kendine güvenen girişimci kadınlar.

\n

Onlardan biri Nurgil Gürcan, Nurgil Hanım yıllarca başkalarının yanında bir kadın emekçi olarak çalışmış. Bir gün hayatına bakmış, evde çalış, işte çalış ama bir gün bile takdir görememe Önce boşanmış, ardından Kirazlı köyünde babadan kalma topraklarının başına geçmiş. Ben burada ne yapabilirim?diye kendi kendine sormuş. Ve başlamış toprağı ekip biçmeye, işçilerini hep kadınlardan seçmiş, gün gelmiş, o ve kadın işçileri, hep birlikte her şeyin yetiştiği küçük bir çiftlik kurmuşlar. Şimdiler de internet üstünden doğal zeytinyağı, zeytin, ceviz, kiraz satıyorlar; ürünler bir gün de bitiyormuş Bir süre sonra toprak yetmemiş. Otuz dönüm toprak kiralamak gerekmiş Ve çiftliğin kapısına hep birlikte bir tabela asmışlar: Gürcan Hanımların Çiftliği.

\n

Nurgil Hanım, bununla yetinmemiş, eskiden bir araba kiralama şirketinde çalışıyormuş, bu işi de yaparım demiş, şimdi bir de araba kiralama şirketi var. Bütün bu dönemde Nurgil Hanım, Ticaret Odasının hem maddi hem manevi desteğini arkasında hissetmiş. Ne demiştik, Ticaret Odasında kadınlardan oluşan canavar bir ekip var, Didem var, Gül var, Özden var

\n

Kuşadasında kadınlardan çok şey öğrendim, dedim ya, işte beni en şaşırtanı. Konuşmamı bitirdim,kadına yönelik şiddetten, kadın politikalarındansöz ettim, tam çıkıyorum, yanıma o geldi. Karadeniz dağ köylerinden çıkıp gelmiş gibi Üstünde üç etek, başında ninelerimizin başörtüsü. Sana bir şey söyleyeceğimdedi. Konuşmanda şiddetten söz ettin, ben sana bir şiddet olayı anlatacağım. Ben Karadenizliyim, kocam öldü, çocuklarım burada üniversiteyi kazandı, ben de kalkıp geldim. Çok çalışkanımdır, memleketteki akrabalardan biraz para toplayıp küçük bir lokanta açtım, çok güzel yemekler yaparım ama işi beceremedim. Gelen yedi, parasını sonra veririm, diye gitti. Benim para istemeye yüzüm tutmadı, bilmiyorum ki, sonunda elimde avucumda hiçbir şey kalmadı. Seni dinledim, bu da bir şiddet değil mi? Ben erkek olsaydım paraları verirlerdi Kadın olduğum için bu başıma geldi. Şimdi akıllandım, burada girişimci dersleri alıyorum. Yeni bir lokanta açacağım ama para peşin!

\n

8 Mart günü, Kuşadasında her yer şenlikliydi.

\n

Özellikle sergiler çok cıvıltılıydı. Önce, belediyenin sergi alanı İbramakiye (İbrahim Zeki Efendi konağı) uğradım ve eski bir dostu gördüm. Film atölyelerimden bir öğrencim Belma Özgün orayı yönetiyor. Birlikte 2001 yılına, Kuşadası Kısa Film Festivaline gittik ve herkesin sevgilisi Duygu Asenadan konuştuk, onu andık, o güzel kızıl saçlarını Kuşadasında denize doğru nasıl uçurduğundan söz ettik.

\n

Sergi salonundaki ilk sergi çok neşeliydi. Onlarca bebek bizi bekliyordu, en önemlisi bebekleri yapan bir babaydı, Menderes Akdağ, üstelik bebeği daha sekiz aylık Kızı için bebek yapmaya başlamış ama hızını alamamış, şimdi bir sergi açacak kadar bebeği olmuş. Bir gelin bebek de bana hediye edildi. Teşekkür ederim.

\n

İbramakideki ikinci sergi oldukça hüzünlüydü.

\n

Sergilenen, 23 yaşında evlenip boşanmış ve babası tarafından asla yalnız sokağa bırakılmayan Fiknatın siyah beyaz resimleriydi. Çok hüzünlüydü, hele bir resim vardı, ağzı siyah bantla kapatılmış bir genç kız Fiknatın kendisi sergide yoktu ama resimleri vardı ve bir umut ışığı gibiydi. Bir başka sergi de Ticaret Odasındaydı. Nazlı İlknur Çıdam kavak ağacının üstünü yakarak (pirogravür) Kurtuluş Savaşı kadınlarını ve hikâyelerini bizlere anlatıyordu. Dedim ya, çok şey öğrendim.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Başımız dönüyor... 10 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları