Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Kuşadası'nda Kadınlar Her Yerde
Bu yazıyı Kuşadası’nda Ege Denizi’ni kucaklayan bir otel odasından yazıyorum, bir hafta önce de Karadeniz’e bakıyordum. Vay, şu ülkeye bakın, üç denizin tuzunu bize sunuyor. Tuz dostluğu, arkadaşlığı temsil eder… Bence biz bir dostluk ülkesindeyiz. Ötesi biraz yutturmacadır.
\nHemen söylemem gerek, Kuşadası Ticaret Odası’nın (KUTO) 8 Mart etkinlikleri için buradayım ve Kuşadası’nda kadınlardan çok şey öğrendim. Başkan Serdar Akdoğan, çevresinde kadınlardan oluşan bir ekip kurmuş ve onlara yürüyün demiş. Sonuç, çevremde pozitif ayrımcılıktan yararlanan, kendi mum dükkânına, kendi seramik fırınına sahip olmak için çalışan ve kendine güvenen girişimci kadınlar.
\nOnlardan biri Nurgil Gürcan, Nurgil Hanım yıllarca başkalarının yanında bir kadın emekçi olarak çalışmış. Bir gün hayatına bakmış, evde çalış, işte çalış ama bir gün bile takdir görememe… Önce boşanmış, ardından Kirazlı köyünde babadan kalma topraklarının başına geçmiş. “Ben burada ne yapabilirim?” diye kendi kendine sormuş. Ve başlamış toprağı ekip biçmeye, işçilerini hep kadınlardan seçmiş, gün gelmiş, o ve kadın işçileri, hep birlikte her şeyin yetiştiği küçük bir çiftlik kurmuşlar. Şimdiler de internet üstünden doğal zeytinyağı, zeytin, ceviz, kiraz satıyorlar; ürünler bir gün de bitiyormuş… Bir süre sonra toprak yetmemiş. Otuz dönüm toprak kiralamak gerekmiş… Ve çiftliğin kapısına hep birlikte bir tabela asmışlar: “Gürcan Hanımların Çiftliği.”
\nNurgil Hanım, bununla yetinmemiş, eskiden bir araba kiralama şirketinde çalışıyormuş, bu işi de yaparım demiş, şimdi bir de araba kiralama şirketi var. Bütün bu dönemde Nurgil Hanım, Ticaret Odası’nın hem maddi hem manevi desteğini arkasında hissetmiş. Ne demiştik, Ticaret Odası’nda kadınlardan oluşan canavar bir ekip var, Didem var, Gül var, Özden var…
\nKuşadası’nda kadınlardan çok şey öğrendim, dedim ya, işte beni en şaşırtanı. Konuşmamı bitirdim, “kadına yönelik şiddetten, kadın politikalarından” söz ettim, tam çıkıyorum, yanıma o geldi. Karadeniz dağ köylerinden çıkıp gelmiş gibi… Üstünde üç etek, başında ninelerimizin başörtüsü. “Sana bir şey söyleyeceğim” dedi. “Konuşmanda şiddetten söz ettin, ben sana bir şiddet olayı anlatacağım. Ben Karadenizliyim, kocam öldü, çocuklarım burada üniversiteyi kazandı, ben de kalkıp geldim. Çok çalışkanımdır, memleketteki akrabalardan biraz para toplayıp küçük bir lokanta açtım, çok güzel yemekler yaparım ama işi beceremedim. Gelen yedi, parasını sonra veririm, diye gitti. Benim para istemeye yüzüm tutmadı, bilmiyorum ki, sonunda elimde avucumda hiçbir şey kalmadı. Seni dinledim, bu da bir şiddet değil mi? Ben erkek olsaydım paraları verirlerdi… Kadın olduğum için bu başıma geldi. Şimdi akıllandım, burada girişimci dersleri alıyorum. Yeni bir lokanta açacağım ama para peşin!”
\n8 Mart günü, Kuşadası’nda her yer şenlikliydi.
\nÖzellikle sergiler çok cıvıltılıydı. Önce, belediyenin sergi alanı İbramaki’ye (İbrahim Zeki Efendi konağı) uğradım ve eski bir dostu gördüm. Film atölyelerimden bir öğrencim Belma Özgün orayı yönetiyor. Birlikte 2001 yılına, Kuşadası Kısa Film Festivali’ne gittik ve herkesin sevgilisi Duygu Asena’dan konuştuk, onu andık, o güzel kızıl saçlarını Kuşadası’nda denize doğru nasıl uçurduğundan söz ettik.
\nSergi salonundaki ilk sergi çok neşeliydi. Onlarca bebek bizi bekliyordu, en önemlisi bebekleri yapan bir babaydı, Menderes Akdağ, üstelik bebeği daha sekiz aylık… Kızı için bebek yapmaya başlamış ama hızını alamamış, şimdi bir sergi açacak kadar bebeği olmuş. Bir gelin bebek de bana hediye edildi. Teşekkür ederim.
\nİbramaki’deki ikinci sergi oldukça hüzünlüydü.
\nSergilenen, 23 yaşında evlenip boşanmış ve babası tarafından asla yalnız sokağa bırakılmayan Fiknat’ın siyah beyaz resimleriydi. Çok hüzünlüydü, hele bir resim vardı, ağzı siyah bantla kapatılmış bir genç kız… Fiknat’ın kendisi sergide yoktu ama resimleri vardı ve bir umut ışığı gibiydi. Bir başka sergi de Ticaret Odası’ndaydı. Nazlı İlknur Çıdam kavak ağacının üstünü yakarak (pirogravür) Kurtuluş Savaşı kadınlarını ve hikâyelerini bizlere anlatıyordu. Dedim ya, çok şey öğrendim.
\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
En Çok Okunan Haberler
- İstanbul'un 7 ilçesinde yarın su kesintisi uygulanacak
- 250 bin TL'nin getirisi ne kadar?
- İstanbul'da aile katliamı
- İktidarın '25 Kasım' korkusu
- AKP sayesinde bu düş de gerçek oldu!
- Malatya depremi: 'Endişe verici' diyerek uyardı!
- Hedefteki teğmenlerle ilgili yeni gelişme!
- Akalın'dan İYİ Parti'yi karıştıracak açıklama
- Türk ordusunun Kubilaysızlaştırılması
- Gökçek döneminde belediyeden geçen karar pes dedirtti!