İranlı kız kardeşlerime!

25 Eylül 2022 Pazar

İran’da kız kardeşlerimiz sokaklarda, saçını şeriat kanunlarına uygun bağlamadığı için ahlak polisi tarafından karakola götürülen, ardından koma halinde hastaneye kaldırılan ve ölen Mahsa Amini için, kendileri için şeriat kanunlarına özellikle de güzelim saçlarını örten başörtüsüne isyan ediyorlar! 

İran’a birkaç kez gittim. İlki 1990 yılı ocak ayıydı. İslam devriminin 11. yıldönümüydü ve başkent Tahran’da her köşede devrim şarkıları çalınıyordu. Ülkeye ilk gidenlerden biriydim, Ali Özgentürk’ün çektiği At filminin senaryosunu yazdığım için devrim yıldönümlerinde yapılan Uluslararası İran Film Festivali davetlisiydim. Ülke hakkında çok az şey biliyordum bu nedenle başkentte hemen her sokakta resim galerileri görünce çok şaşırmıştım. Şeriatla yönetilen bir ülkede resim yasak sanıyordum, olmadığını öğrendim. Sırtımda uzun koyu renk bir pardesü saçımın yarısını örten atkıyla durmadan dolaşıyordum. Tiyatro festivalinde Brecht, Shakespeare oyunları oynanıyordu, kitapçılarda Hümeyni’nin ölümü için fetva verdiği Selman Rüşdi’nin “Şeytan Ayetleri” kitabına rastlayınca iyice bocalamıştım, Nâzım Hikmet’in şiirleri de vardı, Kapital de!

Beni en şaşırtan kadınların yaşamın içinde çok etkili olmalarıydı. O kadar çok kadın film yönetmeni, o kadar çok bilim kadını, o kadar çok kadın TIR şoförü vardı ki şaşırıp duruyordum. 10 yıl süren Irak-İran Savaşı’nda İran’da 1 milyon genç erkek ölmüştü ve tıpkı İkinci Dünya Savaşı sonrası kadınların hayatın her alanında var olmaları gibi İran’da da kadınlar her yerdeydiler. Üniversiteli militan kızlar çarşaf giyiyorlardı, namaz kılıyorlardı ve inanılmayacak kadar antiamerikancılardı. Pek çok kadın ise sırtlarında pardesü ve benim gibi başlarına atkı dolayarak her işin peşinde koşturuyorlardı. Gördüğüm şu manzarayı hiç unutmam, gencecik bir kadın, elinde hava kirliliğiyle ilgili broşürler dalgalanan çarşafıyla motorsikletini sürüyordu. Durup arkasından uzun uzun bakmıştım. Sonra İsfahan’a geçtim, ikinci gidişimde İsfahan’da daha fazla kaldım ve bu kentteki altından nehir akan su kahvelerinde kadınların okudukları şiirlerle büyülendim. 

İran bütün bu geliş gidişlerimden sonra benim için kadınların ülkesi oldu, bir de şairlerin. Şimdi kahramanca başkaldırıyorlar, artık ne çarşaf ne başörtüsü istiyorlar. En önemlisi özgürlük ve eşitlik istiyorlar. Ben de onları kadın şairlerimizin yazdığı güzelim şiirlerle selamlıyorum.

KESTİM KARA SAÇLARIMI: GÜLTEN AKIN 

Uzaktı dön yakındı dön çevreydi dön/Yasaktı yasaydı töreydi dön/İçinde dışında yanında değilim/İçim ayıp dışım geçim sol yanım sevgi/Bu nasıl yaşamaydı dön/Onlarsız olmazdı, taşımam gerekti kullanmam gerekti/Tutsak ve kibirli-ne gülünç/Gözleri gittikçe iri gittikçe çekilmez/İçimde gittikçe bunaltı gittikçe bunaltı/Gittim geldim kara saçlarımı öylece buldum.

Kestim kara saçlarımı, n’olacak şimdi/Bir şeycik olmadı-Deneyin lütfen-

Aydınlığım deliyim rüzgârlıyım/Günaydın kaysıyı sallayan yele/Kurtulan dirilen kişiye günaydın/Şimdi şaşırıyorum bir toplu iğneyi/Bir yaşantı gibi karşılayanlara/Gittim geldim kara saçlarımdan kurtuldum.

KÖYÜNÜ BIRAKANIN AĞIDI: SENNUR SEZER 

Gördüm/Bilirim/Gülümser cefayla ölenler/Yüktür cesetleri cellatlarına/Ve sevdiklerinden uzak/Mezarsız gömülenler/Gözleri yarı örtük/Güneşle dönerler/Kır lalelerine Vay bana!/Sevdiklerim Mezarsız/Mezarlarım ıssızdır/Bilirim/Süsüdür saçı kadının sevdaya, duvağa ve kefene/Örtmez aklı/Kesip örgülerimi gömdüm/Bahçeme/Duvağımın ve sevdamın/Kalsın izi/Kefenin kimbilir nerde/Değer toprağa/Ah! Sesim bana düşman/Uykum yabandır.

Sevgili okurlarım affınıza sığınarak bir de benden bir şiir İranlı kız kardeşlerime.

SADECE HAYAT: IŞIL ÖZGENTÜRK 

Elbette olmuştur kıskandığım/güzel şarkı söyleyenleri/çıplak ayak Amazon ormanında yürüyenleri de kıskanmışımdır/bir yunus doğumunu görmek isterdim/bunu görünler de kıskandıklarım arasındadır/sevdiğim erkeklerin /âşık oldukları kadınları da kıskandım elbet/kıskandım ne demek/her biri için ölümcül cinayetler düşledim/Ölmedi hiçbiri/bu kadar kıskanmışım demek...

Ama en çok/Kardelen hasadını kutlayan bir köyde/bütün resmi ve gayrı resmi zevatın önünde/kendi hasatları için oynayan/köyün o iki delisini kıskandım/yeni doğmuş iki bebek gibi/yaşamaktan başka hiçbir şey/yoktu akıllarında.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları