Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
İntihar, geride kalanlara bir uyarı çığlığıdır!
Fatih’te hep birlikte oturdukları evde, siyanür içerek intihar eden kardeşler
için “Siyanürü nereden bulmuşlar” diye garip sorular
soranlar var, (internete gir ayağına gelsin) her şeyin b.kunu çıkardığımızdan
ekranlara çıkan psikiyatristler de meslek etiğini ayaklar atına alarak, öküzün
altında buzağı arar gibi insanların kafasını bulandırıyorlar. Ensest ilişki
çıkarımları bile var. Sanki o anda oradalar, sanki her şeyi gördüler! Daha da tuhaf söylentiler var, “Efendim kardeşlerden biri artık yaşamak istememiş ve üç kardeşini zehirledikten sonra
o da intihar etmiş.” Biz neyiz yahu, bir toplu intihar karşısında
susup yas tutmak varken, bu intiharın toplumsal anatomisini açık açık konuşmak
varken, bu ne had bilmezlik, bu ne denli tuhaf bir vurdumduymazlık!
Bazen
intiharlar kişisel bunalımlardan olabilir, ama artık
sürdürülemez olduğu herkes tarafından kabul edilen kapitalizm, insanları
çaresizlik ve değersizlik duyguları içine hapsedip onlara intihardan başka çare
bırakmıyor. Sadece ülkemizde değil, Batı’nın kısmen refah ülkeleri olan İtalya,
Fransa ve İspanya’da da intiharlar geçen yıllara göre neredeyse yüzde 28 artmış
durumda. Bulgaristan’da hükümet düşüren olayların olduğu günlerde 6 kişi
protesto için kendini yakmış. 26 yaşındaki aktivist-fotoğrafçı Plamen Goranov meydanda kendini ateşe verdiğinde ülkedeki en büyük protesto hareketi başlamış. Çin’de o
kadar çok insan peş peşe intihar ediyor ki, Çin hükümeti intihar edenler için “Onlar terörist” demeye başlamış. Hindistan’da dünyaya açılan
tarım ekonomisi yarım milyon çiftçinin intiharına neden olmuş.
İntiharlar, çok zaman geride kalanlara birer uyarı çığlığıdır. Bu çığlık
şöyle haykırmaktadır: “Bugün ben çaresizlik içinde, kendimi değersiz hissedip bu lanet düzende
yaşamaktansa ölmeyi tercih ediyorum. Siz arkada kalanlar benim bu uyarıma kulak
verin!”
İntihar çığlıklarına ses veren pek çok ülke var. Örneğin 17 Aralık 2010
yılında Tunus’ta seyyar satıcı Muhammed Buazzi’nin
kendini ateşe verdikten sonra, tüm çaresizler ve kendini değersiz hissedenler,
böyle gelmiş böyle gider diyenler bu kez onun sözlerini kulak arkası etmediler
ve Tunus’ta Ortadoğunun en önemli protesto hareketleri başladı ve rejim
değişti.
İsteyenler diğer ülkelerde neler oluyor, intiharlar neden artıyor,
internette kısa bir araştırma sonunda bulabilirler. Durum vahim, geçenlerde bir
grupta şöyle bir soru tartışılıyordu: “Acaba kaç
kişi birlikte intihar edersek bu ülkede, kaç kişi sokağa çıkar?” Soru oldukça tuhaf gelebilir, ama yanıt daha da iç acıtıcıydı: “30 kişi topluca intihar
etsek, hani belki 500 kişi sokağa çıkar.”
Açıkça bu ara hepimizin birer hamamböceğine dönüştüğünü düşünüyorum. Kafka’yla ilgisi yok. Başka bir açıdan, bildiğiniz gibi hamamböcekleri
genetik kodlamadan ötürü, dünyada bir nükleer felaket olduğunda hayatta kalacak
olan tek canlı türüdür. Bu nedenle her yerde dolaşıp dururlar, ölmeyeceklerini
için için bilirler. Ben de bizlerin genlerinde bu aralar hamamböceği geninin
iyice yaygınlaştığını düşünüyorum. Ayrıca çok uzaktan kuzenimiz olurlar. Neden
böyle mi düşünüyorum, büyük bir boşvermişlik halindeyiz, sanki hiçbir şey bize
vurmaz gibi.
Geçenlerde evinin her tarafı 5.8’lik depremde haşat olan biriyle
konuşuyorum; “Ne
gibi tedbirler aldınız?”
Konuştuğum kişi, “Boş ver abla” diyor, “Bu dünya
artık yaşanacak olmaktan çıktı, ben bir ağır deprem bekliyorum, hepimizi öteki
dünyaya yolcu etsin.” Şöyle sözcükler de havada uçuşuyor. “Boş ver bize bir şey olmaz.” Pazarcı, zehirli
olduğunu bildiği ıspanağı millete göstere göstere yiyor. Kimse de zehirleyen
ıspanaklar nereden geldi, hangi marketler sattı sorusunu sormuyor, biliyorlar
ki yanıtı olmayacak. Dehşet bir kanıksama, intihar çığlıkları bile bizi kendimize
getirmiyor. Ama benden söylemesi uzun süren işsizlik de, sürekli borçlanarak
yaşamak da, ödenemeyen faturalar nedeniyle anında elektriğin kesilmesi de,
doğalgazın parası ödenmediğinde soğuktan titreyerek ölen bebeler de, fuhuş
çetelerinin sokaklardan topladığı küçücük kızlar-oğlanlar da nükleer felaket
gibi öldürücüdür. Ve intihar salgını başladığında hamamböcekleri gibi zırhımız
da yok. Ayrıca bazı eklembacaklılar gibi tek eşeyli de değiliz. Üremek için
bize bir dişi bir erkek gerek. Yani intihar edenlerin çığlıklarına yanıt
vermezsek dünyayı yaşanmaz kılmayı iş edinmiş 400 çokuluslu şirket, hepimizi
tek tek öldürecek. Kurtulanımız pek olmayacak. Belki de olur. Genlerin ne
yapacağı pek bilinmez.
Not: Bu satırları yazarken
Antalya’dan dört kişilik bir ailenin siyanürle intihar ettiği haberi geldi.
Bence salgın başladı. Sürecek!
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
En Çok Okunan Haberler
- Kendisini canlı canlı dev yılana yutturdu!
- Cumhuriyet Savcısı açığa alındı!
- Erdoğan'dan RTÜK'e 'hızla tedbir' talimatı
- Ankara’da konuşulan iddianame
- İYİ Parti'de Akşener krizi
- ORC'den çarpıcı 'Karadeniz' anketi
- Real Madrid Arda Güler için son noktayı koydu!
- Bahçeli'nin çağrısıyla ilk adım
- Ali Koç, Türkiye’ye neden yatırım gelmediğini yorumladı
- 'LBGT faaliyeti içinde olan bir derneğin...'