Işıl Özgentürk
Işıl Özgentürk isilozgenturk@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Bu ne biçim aşk?

09 Ocak 2022 Pazar

Cumhurbaşkanımız ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, memur ve emeklilere yapılan zammı açıklarken haykırdı: BİZ SİZE ÂŞIĞIZ! Vay canına, bu ne büyük bir itiraf. Bize âşık olan bir Cumhurbaşkanımız var! Sevinin, halaylar çekin, havai fişekler patlatın! Aşk bu aşk!

Ben de acayip mutlu oldum, aşk bahsini kapamıştım ama bu sözleri duyunca ayaklarım yerden kesildi. Âşık adam neler yapmaz ki, Leyla’nın aşkından kendini dağlara vuran Mecnun’u, Şirin’in aşkından dağları delen Ferhat’ı anımsayın! Ah nankörler, ah kıymet bilmezler, sizin için gece gündüz çalışan, hepinizin evine ekmek getiren, sizi tatillere gönderen, altınıza son model arabalar çeken bir âşığınız var!

Ama o da ne? Bize âşık Cumhurbaşkanımız 11 milyon emekliyi görmezlikten geliyor hatta ara sıra “Şu emekliler olmasa da yurttaşlarıma duyduğum aşkla daha güzel şeyler yapabilsem” diye düşünüyor. Mesela tekne alabilsem hatta uçak alabilsem. Emekliler siz zaten yaşadınız yaşayacağınız kadar. Ha içinizde 68-78 olaylarında işkence görenleriniz var, dostlarınızın pek çoğu  polis kurşunu ile öldürüldü. Dua edin yaşadığınıza! Köşenizde oturun, sıkı sıkı giyinin. Tatil hayalleri kurun, ardından elinizde poşet ekmek kuyruğuna girin, yağ kuyruğuna girin. Böylece sosyalleşirsiniz. Zaten yaşınızı başınızı aldınız, aşk sizin neyinize?

Ama o da ne? Cumhurbaşkanımız ve AKP Genel Başkanı bir anda âşık olduğunu unutup evin babası gibi bizleri azarlıyor. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu! Şöyle, Cumhurbaşkanı’nın aşkına inanmayanlar, durup durup miting yapıyorlar, işyerlerinin kapılarında hak arıyorlar. Laik eğitimden söz ediyorlar, bütçesi üç bakanlığın bütçesinden fazla olan Diyanet’in kapatılmasını istiyorlar. Pasif protesto eylemi yapanların sayısı da giderek çoğalıyor. Akaryakıta her gün yapılan zamlardan sonra örneğin İstanbul’da trafik son yirmi yılda ilk kez bu kadar tenhalaştı. Pek çok kişi ütü yapmaktan vazgeçiyor, bulaşık makinesi kullanmayanlar epeyce çoğaldı. Büyük çoğunluk tek lambayla geceyi geçiriyor. Kombisi olanlar tek odada oturmaya başladılar. A evet unuttum, içki ve sigara zamlarından sonra aşka inanmayan tekeller kepenk indirdi, sarma sigara artık herkesin cebinde ve aşağı yukarı on evden birinde içki laboratuvarları kuruldu. Adam aşkla mest olmuş, içmesin mi? Bir de bu açıdan düşünün.

Hem âşığımız hem babamız bunlara böyle sesleniyor: “15 Temmuz’da o sokağa dökülenlere bu millet nasıl dersini verdiyse siz de dökülün, siz de dersi evvel Allah alırsınız!” Aman Tanrım, birden aklıma 15 Temmuz’da emir kulu gencecik askerlerin boğazları kesilerek nasıl öldürüldükleri geldi. Ve ardından milletin iç çamaşırlarıyla tankları nasıl durdurdukları aklıma geldi. Ardından hiçbir şeye karışmamış ama babamız ve âşığımızı kandıran pek çok kadın ve erkeğin nasıl maaşa bağlandığı aklıma geldi.

Ayaklarım yerden kesilmişti ya, babamızın bu sözlerinden sonra ben acaba nerelere sığınabilirim diye epey kafa yordum. Ve vallahi de billahi de sığınacak yer bulamadım, gözüne ışık tutulmuş tavşan gibi donup kaldım.

Ve birden aklıma, katıldığım çok kalabalık bir miting geldi. Yıl 1977. Seçimlere üç dört gün kalmış. Ecevit, CHP’nin İstanbul’da büyük bir miting yapacağını duyuruyor. 70’lerin ikinci yarısı, her yerde gençler, öğretim üyeleri, gazeteciler öldürülüyor. İstanbul mitinginden bir gün önce dönemin başbakanı Süleyman Demirel, Ecevit’e gizli bir mektup gönderiyor: “MİT’ten gelen bilgi doğrultusunda, Taksim’de miting yapmanızın çok tehlikeli olacağı bildirilmiştir, mitingden vazgeçmeniz doğru olacaktır.” Ecevit, mektubu aldıktan sonra radyoda bir konuşma yapıyor, ortamın gergin olduğundan söz ediyor ve sözlerini “Ben ve eşim Rahşan Hanım yarın Taksim’de olacağız!” diye bitiriyor. Ve ertesi gün CHP tarihinin en kalabalık mitingi yapılıyor. 1 milyon insan! Bir başka  başkaldırı, 1980 yılının 1 Mayısı’nda sokağa çıkma yasağı konulmuştu. Öyle ki yurdumuzun en değerli kadınlarından ve TİP milletvekili Behice Boran 300’e yakın yoldaşıyla Taksim’e çıkmış, yerlerde sürüklenmişti. Ama çıkmıştı!

Âşığımız ve babamızın bugünlerde sokağa çıkmama çağrısına ne yazık ki muhalefet partileri de başlarını sallayarak onay veriyorlar. Arkadaşlar, gösteri mitingleri yapmak anayasal bir haktır! Tamam, diyeceksiniz ki anayasayı takan mı var! Peki, ya âşığımız ve babamız bu sessizliğimizi bozmak için İstanbul, Ankara, Adana, İzmir, Antalya belediyelerine kayyum atarsa! “Atayamaz” demeyin, hem âşık hem sözünün eri babamız bunu da yapabilir. Benden söylemesi. O zaman ne olacak? Kimsenin şimdilik buna bir yanıtı yok sanırım.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Başımız dönüyor... 10 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları