Bir oğlan çocuğu için ağıt

18 Haziran 2023 Pazar

Abdulbaki Dakak Urfa’nın Ceylanpınar ilçesinde yaşayan, yaşıtları gibi top oynamasını, hayal kurmasını seven bir çocuktu. Topa iyi vururdu, bu nedenle büyüdüğünde futbolcu olmak isterdi. Arada babasının cep telefonunu gizlice alır, sanal âlemde en çok futbol maçlarını izlerdi. İyi bir öğrenciydi.

Ama bir yıl önce Dakak ailesi oğullarını ikamet ettikleri evden 85 kilometre uzaktaki Beşat Mahallesi’nde bulunan Menzil mensuplarının kurduğu Semerkand Vakfı’nın denetimindeki medreseye gönderme kararı aldılar. Abdulbaki kendini bir anda ailesinden, arkadaşlarından uzak yepyeni bir yaşamın içinde buldu. Medresede din eğitimi görürken mahalledeki ilköğretim okuluna da başladı. Abdulbaki’nin ergenliğe giren her çocuk gibi soruları vardı. Bu sorulara yanıt aldı mı bilmiyoruz ama Abdulbaki bir yıl içinde iki kez Ceylanpınar’a, ailesinin yanına gitmek için medreseden kaçtı. 85 kilometrelik yolu yürüdü. Belki de en çok anneannesini özlemişti, ona masallar anlatan anneannesini. Aile “Ben burada kalmak istiyorum” diyen Abdulbaki’ye kulaklarını tıkadı ve onu yeniden medreseye yolladı.

Sonra bir gün Abdulbaki kayboldu, üç gün aradılar ve medresenin bitişiğindeki ahırda asılı halde bulundu.

Abdulbaki öldü, hayallerini de beraberinde götürdü.

Sevgili okurlarım Edip Cansever o muhteşem “Mendilimde Kan Sesleri” şiirinde şöyle der: “Gülemiyorsun ya, gülmek/ bir halk gülüyorsa gülmektir.” Ah kim bilir bu güzel ülkemizde daha kaç çocuk hayalleriyle birlikte ölecek, ölmese bile hayalleri giderek kararacak.

Kızgınım. Milli Eğitim Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığı arasında imzalanan “Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum” (ÇEDES) çünkü projesi kapsamında lise ve ortaokullarda “manevi danışman” adı altında din hizmetlerinde çalışan kişiler görevlendirilecek. Kısaca rehber öğretmenlerin yanında imamlar, din görevlileri hizmet verecek!

İlk pilot bölge İzmir seçildi ve İzmir’de 842 okula manevi danışman atandı. Sonra Eskişehir’deki okullar manevi danışmanla tanıştı. Bu projenin ne kadar tehlikeli olduğunu görmemek için kör olmak bile yetmez. Ergenlik çağındaki çocukların hatta anaokulu çağındaki çocukların günah duygusuyla, Allah korkusuyla yüzleşmesi kime ne kazandıracak? Evrim Teorisi’ni reddeden manevi danışmanlar ellerinde cep telefonlarıyla dünyada olup bitenleri anında görebilen, okuyabilen çocuklara rüşvetin ne olduğunu mu anlatacaklar? Yoksa şükretmenin bir erdem olduğunu mu? 

Şimdi böyle bir kafa karışıklığı oluşturacak proje uygulamaya geçerken bizler ne yapıyoruz, muhalefet ne yapıyor? Neyse ki Eğitim-İş ve Eğitim-Sen projeyi dava etti. Peki veliler ne yapıyor? Üstelik İzmir, Eskişehir gibi muhalefetin etkin olduğu yerlerde velileri bu proje hiç mi endişelendirmiyor? Yeter artık seçim sonrası tartıştığımız! Evet kaybettik, evet berbat bir projeyle aslında AKP’nin değirmenine su taşıdık. 38 en sağcı milletvekilini verdiğimiz (ben vermedim) oylarla AKP’ye hediye ettik...

Ama yeter artık, şımarttığınız gazetecilerin muhalefete küfür etmesinden bıkmadınız mı? Abdüllatif Şener’in Kılıçdaroğlu’na oy vermediğini öğrendiniz de ne oldu? 

Küçük bir hikâye. Torunu anaokuluna giden bir arkadaşım anlattı. Okula bir din görevlisi gelmiş ve “başı açık kadınlara Allah katında hesap sorulacağını ve cehennemde yanacaklarını” söylemiş. Kız çocuğu 6 yaşında, eve gelmiş ve annesine sıkı sık sarılıp “Anne sen ne olur ölme” diyerek ağlamaya başlamış. Hiç kimsenin 6 yaşındaki bir çocuğa Allah korkusunu anlatmaya, onu korkutmaya hakkı yoktur.

Muhalefet partileri bırakın iç çekişmeleri! Ne demişler kervan yolda düzülür. İşte size hepimizi birleştirecek bir mücadele alanı. Bırakın birbirinizi yemeyi, ülke gerçekten elden gidiyor! “Aman İran olmayalım” diyorsunuz ya İran’da okullarda ilk öğretilen bilgi Evrim Teorisi’dir. Bunu üç kez İran’a gitmiş biri (ben) söylüyor. Biz İran olmayız biz olsak olsak Pakistan oluruz.

Demedi demeyin!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları