Can Yücel yaşasaydı bizleri nasıl azarlardı

27 Ekim 2024 Pazar

Geçen gün fotoğraflara bakıyordum birden Can Baba karşıma çıktı. Gülmeye başladım ve kendi kendime düşündüm bugünlerde yaşasaydı bizi nasıl azarlardı. Can Baba için bir saygı duruşundan sonra sıkı bir beyin fırtınasına geçelim. Fırtına diyorum, bilinen odur ki Can Baba tüm heybetiyle ağzını açtığında öyle kıytırık meltem filan esmez, basbayağı fırtına kopar.

O söze başlardı: “Sizi gidi beceriksizler, aranızdan ayrılalı tam 25  yıl oldu hâlâ benden medet umar durumdasınız. Şöyle bana benzeyen, g.t kelimesinden korkmayan, hapishanede taze üzümden şarap yapan ve en çok Deniz’in o güzeller güzeli 100 metre koşucusunun, nasıl öldüğünü her gece rüyasında gören bir şair çıkmadı içinizden. 

Ama takdire şayan bir şey başarmışsınız, tuhaf yılan balığı gibi kaypak yeni bir tür geliştirmişsiniz. CIA, FBI ve dünyanın bilumum gizli örgütlerinin genleriyle oynadıkları yeni bir tür. Demokrasiyi sadece kendileri için isteyen, illa cip diye tutturan ve yalakalıktan yüzü gözü çarpılmış yepyeni, g.tüm gibi bir aydın türü. Hadi gazanız mübarek olsun.

Hepinize bir şeyler olmuş. Çeçe sineği ısırmış öküzler misali sağ yanınızdan sol yanınıza bir türlü dönemiyorsunuz. Ne oldu size? Yoksa benim ölümünden sonraki yıllarda Amerika yeni bir biyolojik silah mı buldu? Kolunuzu ancak bayrak sallamak için kaldırıyorsunuz, oysa sizin çoktan yollara düşüp, kaş göz yara yara şu suskun ve hep öbür dünya hayaliyle aldatılan garip halka, altı yaşında bir çocuğa anlatır gibi sosyalizmi anlatmanız gerek! Belki de sosyalizm diye bir dünya görüşü olduğunu hepinizin yeniden hatırlaması gerek. Belleğiniz de mi ele geçirildi? Durum bu kadar mı umutsuz.

Diyeceksiniz ki, Can Baba işler bildiğin gibi değil, senin Datça’daki sığınağının bulunduğu köyde bile artık her şey para oldu. Tek bir Tanrı var artık: ‘Para.’ 

Doğrudur, bizim yukarıda da işler artık böyle. Rüşvet vermeden cennete girmek mümkün olmuyor ama ben bir yolunu buldum. Atıyorum hurilerin göbek dansını anlatan bir şiir, hop içerdeyim. Ama inanın cennette her şey çok can sıkıcı, tıpkı geldiğim yerdeki askeri mahfellerle benziyor; rütbeler rütbeler, neşesiz, en yukarıdakinin gözüne girmek için herkes birbirini kolluyor. Vallahi çocuklar en çok on dakika dayanabiliyorum sonra ver elini cehennem. Alışmış kudurmuştan beterdir derler ya ben de alışmışım o Türkiye denen cehennemde yaşamaya başkası içimden gelmiyor, üstelik cennette rütbem oldukça yüksek. Tanrı’yı eğlendirmek için şiir yazıp söylüyorum az şey mi? Garibanın canı sıkılıyor. 

Bu arada duydum ki bazılarınız benim Datça’daki evi türbe sanmaya başlamış. Yapmayın dostlarım ben kim ermişlik kim? Ama sizden bir ricam var, buradan bakıyorum ormanlar alev alev, içim acıyor, günlerdir gecelerdir uykusuzum, boş verin benim evi ziyaret etmeyi ama bugün benim için bir şey yapıp, bulun buluşturun bir Can fidanı dikin, çınar olursa gönlüm pek bir hoş olur. Kim bilir belki yıllar yıllar sonra çok büyük bir çınar olup cümle şairleri, cümle delileri, cümle çok sevmeyi başaranları, cümle mutsuzlukları mutluluğa çevirenleri kucaklar, onlara Can şarabından sunarım. 

Şimdilik küçüklerin gözlerinden, büyüklerin ellerinden öpüyorum.”



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları