Adnan Binyazar

Sözün gücü

15 Kasım 2024 Cuma

Söz, zamanın koşullarına göre düşünsellik kazandıran, yaşanan olaylardır. O nedenle bir cümlecik bile zamanla bir felsefenin temel ilkesini, romanların ana düşüncesini oluşturabilir. 

Söylendiği çağda özüne inilemeyen bir söz, çağdan çağa alan değiştirerek değişime uğrar. 

Bu bağlamda, anlam üretmenin temeli olan söz, Yunus Emre’nin deyişiyle, yeter ki sözünü bilen kişilerce üretilmiş olsun.  

Yunus gibi söz yaratan bir ozanın bulunduğu bir toplumda, politikacısının, aydın geçinenlerinin etkisiz söz üretmesi kültürümüz açısından bir kayıptır! 

Oysa zamanla toplumda düşünce, yerini bulan sözcüklerle aydınlanmanın aracı oluyor. Bu yetenekten yoksun olanların sözünün ömrü uzun değildir.    

Şu da bir gerçek, yerinde söylenmiş bir sözü bellek unutsa zaman unutmuyor. Öyle sözler var ki olayların gelişimine göre, üretilir üretilmez aydınlanmacı aklın ışığı oluveriyor. 

GİORDANO BRUNO

Giordano Bruno’nun, on altıncı yüzyılda söylediği şu söz, yaşadığımız günlerin göz gözü görmez karanlığına aydınlığın ışığını tutuyor:   

“Tanrı; iradesini egemen kılmak için yeryüzündeki iyi insanları kullanır, yeryüzündeki kötü insanlar ise kendi iradelerini egemen kılmak için Allah'ı kullanır.”            

Ne acıdır ki bunu söyleyen Bruno, kendi iradelerini egemen kılmak için Allah'ı kullanan kilise adamlarınca, düşüncelerinden dolayı sapkınlıkla suçlanmış, Roma Engizisyon Mahkemesi’nce yakılmıştır.  

BRUNO’NUN GÜCÜ    

Oysa Bruno 1548-1600 yılları arasında yaşamış bir rahip, gökbilimci, Rönesans felsefesinin filozofu olarak ad yapan bir bilim insanıdır. Ama o zamanın aydınları ise onu “doğacı coşkunun düşünürü, şairi” saymıştır. Evrenin sonsuzluğuna, o sonsuzluğun nelerle doldurulduğuna, evrende dünya gibi daha nice zamanları ışıtan aydınlardan biridir. Gezegenlerin varlığını doğa tarihine yazdıran da odur. Bugün adları sanları yeni bilimsel açılımlara yönelik bilim insanları çağımızı yaşanır kılan araç gereçleri onun attığı temel üzerine kurmuşlardır.

KİLİSE BABALARI

Kilise babaları Allah’ı evrenin imparatoru sayıp gökte peygamber uçururken Bruno, “Her şey Tanrısal kuvvetin görünüşüdür” dediği için tanrıtanımazlıkla suçlandı.  

Onuncu yüzyılda da “Enel Hak” sözüyle, bütün varlıkları Allah’ın tecellisi (yansısı) sayan Hallac-ı Mansur Bağdat’ta idam edilmiştir.    

Gerçeği safsatanın önüne çıkarmasıyla Aydınlanmanın ilk şehidi olan Bruno’nun, sonsuz evren savından vazgeçerse bağışlanarak idamdan kurtulacağını söyleyenlere verdiği yanıt, yaratıcı aklın kılavuzluğunda yeni bir dünya yaratmanın dev adımıdır:    

“Ne gördüğüm gerçeği gizlemekten hoşlanırım ne de bunu açıkça söylemekten korkarım. Her yerde, aydınlıkla karanlık, bilimle cehalet arasındaki savaşlara katıldım. Bundan dolayı her yerde zorluklarla karşılaştım. O nedenle cehaletin babaları olan resmi akademisyenlerin yanı sıra kalın kafalı çoğunluğun öfkesinin de hedefi oldum.”



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Ailelerle sohbet 20 Aralık 2024
Ağıt toplumu 13 Aralık 2024
Anılar yumağı 6 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları