Bir Eylemden Bir Eyleme...

15 Ocak 2013 Salı

Başlığımı yineleyip bir eylemden bir eyleme, bu bizimki hayat değil..diye devam ediyorum. Bakmayın siz böyle yakındığıma, iyi ki hayatım bir eylemden bir eyleme uzun bir yolculuk olmuş.\n

\n

Pazar günü de Okmeydanında İdil Sanat ve Kültür Merkezinin önünde, küçük ama gönlü büyük bir eyleme katıldım. İdil Sanat ve Kültür Merkezi muhalif müziğin üstadı ve iktidarların her daim belalısı Grup Yorumun çalışma ve dostlarla buluşma yeri. Mahalle içinde küçücük bir yer. Ama mahallenin gözbebeği. Merkezde gitar, flüt ve tiyatro çalışmaları da yapılıyor. Küçücük çocuklar kızlı erkekli, ellerinde flütleri, gitarlarıyla umut dolu her cumartesi pazar merkezin yolunu tutuyorlar. Hayallerinde bir gün, kalabalıklara çalmak var; şimdilik eş dost meclislerinde çalıyorlar. \n

\n

Merkezin önünde yavaş yavaş bir kalabalık oluşuyor, mahalleli alışmış; hatta her pazar memleket türküleriyle gününü gün etmeyi seviyor. Çevredeki evlerden ayağında eşofman az sonra başlayacak halay için inenler bile var. \n

\n

Kalabalık sadece mahallelilerden oluşmuyor. 10 haftadır devam eden ve iktidarın kültür politikalarını protesto eden gösterilerde her hafta yaşını başını almış her daim militan analar, bacılar, kardeşler var. Yanlarında protesto gömleği giymiş torunları, öte yanda genç liseliler ve her zaman muhalif sanatçılar...\n

\n

Grup Yorumun iki elemanı Seçkin Aydoğan ve Ayper Rüzgâr içerde. Suçları bu ülkenin geleneğindeki direniş türkülerini, şarkılarını yüksek sesle haykırmak, söylemek! \n

\n

Türküler, iktidarları her daim korkutmuştur. Çünkü içgüdüsel olarak bilirler ki yüzlerce yıllık türkü geleneği, bütün baskılara, bütün yozlaştırma girişimlerine karşı halkın en sağlam direnişidir. \n

\n

Bu nedenle türkülere ve türkü çığıranlara saldırırlar. Bilirler ki anne memesinden ilk sütünü emen çocuk, annenin mırıldandığı ninniyi asla unutmaz!\n

\n

Bilirler ki türküler dünyanın kendi etraflarında döndüğünü sananlara, nanik yapıp gülerek yollarına devam ederler. \n

\n

Bilirler ki türküler düşmanı dost yapar. \n

\n

Bilirler ki türküler işkencede, zindanlarda yumuşacık bir omuz gibidir. Güç verir. \n

\n

Bilirler ki türküler hiç ölmez. \n

\n

İşte sokak iyice doldu. Türküler söylenip halaylar çekiliyor. Bunun nasıl bir özgürlük olduğunu bilen bilir.\n

\n

Mete de o türküleri çığıranlardan biri. 16 yaşında bir genç adam. Annesi Ünzile üç haftadır içerde; zaten iki buçuk yıldır içerdeydi, çıkalı bir yıl ancak olmuştu. Onu hastane önünden, sağlık işçilerinin protestosuna katıldığı için gene içeri aldılar. Mete üzgün ve inadına türkü çığırıp halay çekiyor, o anda annesi ona gülümsüyor, onu şefkatle kucaklıyor ve kulağına fısıldıyor Sakın ola ki derslerini ihmal etme. Ağabeylerinle iyi geçin. Sabahları okula gitmeden önce mutlaka sütünü iç!\n

\n

Olur anne.\n

\n

Nevzat Özer otuz yaşlarında. F tipi bir cezaevinden yeni çıkmış, Beykozda tek başına bir çadırda işyerini protesto eden Türkan Albayrakı anımsarsınız. Onunla birlikte çadırda dört ay geçirmiş; öyle mi, almışlar içeri. Şimdilerde evlenme telaşı içinde; yüzü gülüyor, hele de nişanlısıyla birlikte halay çekerken...\n

\n

Bir baba, elinde oğlu Ufuk Keskinin içerde yaptığı bir resim, gurur ve özlemle aramızda dolaşıyor. Ufuk 19 yaşında içeri girmiş,16 yıldır içerde... Ablası da 20sinde içeri girmiş, o da 13 yıldır içerde...\n

\n

Baba Keskine bakıyorum. En güzel türküleri oğlu ve kızı için söylüyor...\n

\n

Ve türkülerin eşlik ettiği bir hayat devam ediyor... İçerde ve dışarıda.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları