Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Bin başlı canavar: Kapitalizm
Mao’nun
şu sözünü sık sık anımsarım: “Kapitalizm kâğıttan
bir kaplandır.” Ne yazık ki, yaşadıklarımız kapitalizmin bin
başlı bir canavar olduğunu bizlere her gün öğretiyor. Kâğıttan bir kaplan yok
karşımızda, kendi amaçları için ülkeler yıkan, binlerce insanı ölüme
sürükleyen, insan kanıyla, çocuk kanıyla beslenen bir canavar var. Canavar,
dünyanın bütün madenlerini, bütün sularını, bütün ağaçlarını, bütün çocuklarını
yutmak için gece gündüz faaliyette, durmuyor. Sürekli aç! Ve elinde silahlar,
gazeteler, kitaplar var. Her ülkede satın aldığı vatan hainleri var! Onları iyi
besliyor, canavar öldüğünde ya da kollarından birini yitirdiğinde deliriyor.
Daha vahşi, daha gaddar oluyor. Canavar 400 çokuluslu şirketin logosunu
taşıyor. Ülkelere ölüm, o logolu şirketler aracılığıyla geliyor.
Canavar iki yeri asla terk etmiyor: Bir
Ortadoğu’yu bir de Latin Amerika’yı. 2006 yılında
Bovilya’ya gitmiştim, Che’yi ihbar eden köylülerin, daha sonra Che’yi bir aziz olarak kabul
ettikleri Bolivya’ya. İlk kez bir Kızılderili Bolivya’yı Evo Morales başkanlık seçimine katılmıştı. Otobüsle yaptığımız uzun yollar boyunca
Kızılderili rehberimiz heyecan içindeydi. Nihayet onlardan biri iktidarı ele
geçirecekti. Ve o gün Eva Morales’in
başkanlığı kazandığı gün, otobüsten inip hep birlikte Çav Bella şarkısını
söylemiştik. Şili’de de seçim vardı, ilk kez bir kadın hem de sosyalist (Michelle Bachelet) seçimi kazanmıştı. Latin Amerika’nın çok uzun zamandır beklediği mutlu
günlerdi.
Dört
kez başkan seçilen Evo Morales neler yapmıştı? Altın, lityum, kalay ve doğalgaz
kaynaklarını logolu şirketlerin ellerinden alıp devletleştirmişti. Amerika sert
bir şekilde Evo Morales’i uyarmış, kokainin ana maddesi olan coco bitkisinin
ülkede yasaklanmasını istemişti. Morales buna gülmüş, “Sen önce ülkendeki kokain laboratuvarlarını kapa”
demişti. Bunları yazarken gene Amerika’nın o zamanki başbakanına verdiği emir
aklıma geliyor. “Afyon
ekimini yasakla!” Rahmetli Ecevit dinlememişti, sonu Allende gibi oldu. Allende
gibi kurşunlanarak ölmemişti ama ölümü benim için hâlâ
bir sorudur.
Morales, Latin Amerika’da bağımsızlık savaşlarını başlatan Simon Bolivar’ın bir sözünü bütün resmi dairelere astırmıştı: “Miras değil alınteri.”
Bugünlerde
dördüncü kez başkan seçilen Morales istifaya zorlandı ve Amerikancı bir
darbeyle uzaklaştırıldı. Yerli halk isyanlarda! Latin Amerika ülkeleri
Amerikancı darbelere alışıktır, savuşturmaya da!
Bunları
yazarken kendi ülkemi düşündüm. Jeopolitik açıdan öyle bir yerdeyiz ki, logolu
şirketlerin bizim ülkeyi kendi haline bırakması mümkün değil, üstelik tıpkı
Bolivya gibi ülkemiz de maden açısından çok zengin, artık uydudan çekilen fotoğraflar
var, ülkenin batıdan doğuya tüm yeraltı, kolayca çıkarılacak altın madeniyle
döşeli. Doğu’da bor, gene batıda trilyum, bunlar gelişmekte olan uzay
teknolojisi için vazgeçilemez madenler. Ayrıca Türkiye hâlâ kirlenmemiş toprak
ve su zengini. Canavarın gözü kulağı bizde. Ama artık Türkiye’de darbe yaparak
işe koyulmanın gereksiz olduğunu düşünüyor. Çünkü haini çok olan bir ülke
bulduğu için canavar pek bir keyifli. Ayrıca üç darbeyle demokrasinin ana
damarlarını kopardığı için canavar, ülkemizde rahat rahat işini görüyor. Sadece
halkın biraz daha cahilleşip, biraz daha dindar olması, biraz daha tüketim
arsızı olması gerekiyor. Bunu da satın aldıklarıyla çok başarılı bir biçimde
yapıyorlar. Sözün kısası, kapitalizm tıpkı Latin Amerika gibi bizi de bırakmayacak!
Peki, hepimiz bunları biliyoruz da, ne öneriyoruz? Vallahi benim haddime düşmez
ama ben başından beri tüketim boykotundan yanayım. Ayrıca her din fetvasına
karşı küçük küçük eylemler düşünüyorum. Örneğin RTÜK, fetva alıp dondurma
reklamlarını yasaklayacakmış, çünkü genel ahlakı bozuyormuş öyle mi, öyleyse
yüz kadın birleşelim dondurma yalaya yalaya caddelerde dolaşalım. Bakalım genel
ahlak ne olacak?
Sırada ekonomiyle ilgili kötü söz söyleyenlerin terörist olarak damgalanması var. Bir günlüğüne tüm sosyal medya, sadece ve sadece işsizlikten, bir başka gün filenin kaç liraya dolduğundan söz etsin. Yani hepimizi içeri alsınlar! Görelim. Bir de millet siyanürle kendini öldürürken, bir buçuk yıla yakın kızı Rabia Naz’ın katilini arayan, deli denilerek akıl hastanesine kapatılmak istenen, sürekli gözaltına alınan babasına ve kırk günlük bebesiyle bu mücadeleye katılan annesine sahip çıkalım. Şu siyah Doblo kimin?
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
En Çok Okunan Haberler
- Kendisini canlı canlı dev yılana yutturdu!
- Cumhuriyet Savcısı açığa alındı!
- Erdoğan'dan RTÜK'e 'hızla tedbir' talimatı
- Ankara’da konuşulan iddianame
- İYİ Parti'de Akşener krizi
- ORC'den çarpıcı 'Karadeniz' anketi
- Real Madrid Arda Güler için son noktayı koydu!
- Bahçeli'nin çağrısıyla ilk adım
- Ali Koç, Türkiye’ye neden yatırım gelmediğini yorumladı
- 'LBGT faaliyeti içinde olan bir derneğin...'