Işıl Özgentürk
Işıl Özgentürk isilozgenturk@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Assos'ta Felsefe Günleri

03 Şubat 2013 Pazar

Güneşli bir kış günü, denizine hiçbir zaman doyamadığım Assos’ta kıyıda oturmuş demli çayımı içerken, “Vay canına” diye düşündüm, “kendi ülkemde ışınlanıp bir ‘kurtarılmış bölgeye’ düştüm”. Ahir ömrümde bunu da gördüm. Çevrede her meslekten, her yaştan insan az sonra başlayacak olan toplantıyı heyecanla bekliyorlar. Assos’ta 13. Felsefe Günleri. Bu yıl tartışılacak konu: Felsefe,Tanrı ve Din. Epeyce kışkırtıcı bir konu.
Felsefenin küçümsendiği, neredeyse
“tu kaka” kabul edildiği bir ülkede, böylesi bir tartışma ortamı, insanı heyecanlandırıyor. Neler olup bittiğini, bu iki günlüğüne “kurtarılmış bölgede” hangi heyecanların yaşandığını, hangi tartışmaların yapıldığını size daha detaylı anlatmak istiyorum. Bekleyin, şimdilik ilk günün bence en ilgi kışkırtıcı olayı, Felsefe Sanat Bilim Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Örsan K. Öymen’in, herkesin okuması için resepsiyona bıraktığı, T24 internet gazetesinde yazdığı, “Ateistler ve Agnostikler Baskı Altında!” başlıklı makalesiydi. Maalesef yerim yetersiz olduğu için bu oldukça uzun makaleden, ancak beni en etkileyen bölümleri sizlere aktarabiliyorum. Makalenin tamamını T24 internet sitesinde okuyabilirsiniz.
“Ateistlerin ve agnostiklerin baskı altında tutulduğu bir ülkede demokrasiden söz etmek olanaklı değildir. Dindarlar, örneğin Müslümanlar, Hıristiyanlar ve Museviler kendilerini nasıl özgürce ifade edebiliyorlarsa, dinsizler, ateistler ve agnostikler de aynı biçimde kendilerini özgürce ifade edebilmelidirler. Pekiyi, Türkiye’de böyle bir durumdan söz edilebilir mi?
Bugün Taksim Meydanı’na birisi çıksa,
‘Allah vardır!’ diye bağırsa, kimse o vatandaşa dokunmaz. Belki bazıları, ‘Allah’ın varlığı zaten aşikâr, ne diye bağırıyorsun?’ diyerek, bu kişiye deli muamelesi yapabilir. Ancak karşılaşacağı en kötü senaryo budur; bunun ötesine geçmez. Bugün Taksim Meydanı’na birisi çıksa, ‘Allah yoktur!’ diye bağırsa, birkaç dakika içinde bu kişinin etrafında oluşan kalabalık onu tartaklamaya başlar, onu dövmeye başlar, hatta onu linç bile edebilir. İstanbul’un Ümraniye, Dudullu, Gaziosmanpaşa, Sultanbeyli gibi ilçelerinde değil; Erzurum’da, Erzincan’da, Şanlıurfa’da, Yozgat’ta, Kayseri’de, Konya’da değil; İstanbul’un ve Türkiye’nin en modern ve çoğulcu ilçelerinden birisi olan Beyoğlu’nda, Taksim Meydanı’nda, ateist çağrı yapan vatandaşın başına gelecek olan budur.
… İşte böyle bir ülkede demokrasinin varlığından, temel insan haklarından, düşünce ve ifade özgürlüğünden söz etmek olanaklı değildir. Böyle bir ülkede din, tek ve mutlak gerçek olmak iddiasıyla, toplumsal yaşamı tamamıyla baskı altına almıştır.
Üstelik bir de ateistlere ve agnostiklere ahlaksız insanlar olarak bakmak gibi genel bir eğilim var! Türkiye’de bir ateist ve agnostik canını kurtarsa bile, zavallı ve ahlaksız bir insan muamelesi, hatta satanist kişi muamelesi görür! Satanist veya ateist fark etmez, ikisi de “ist”le bitiyor nasıl olsa!

…Oysa ateizm nedir? Tanrı’nın var olmadığını savunan felsefi bir kuramdır. Agnostisizm nedir? Tanrı’nın var olup olmadığının bilinemeyeceğini savunan felsefi bir kuramdır. Çünkü dinciler, dindar olan kişinin dinsiz olan kişinin inancını ‘rencide edebileceğini ve aşağılayabileceğini’ hiç düşünmeksizin, sürekli ve sadece dinsiz olan kişinin dindar olan kişiyi ‘rencide ettiğine ve aşağıladığına’ dogmatik bir biçiminde inanmış ve saplanmış durumdadırlar. Bu nasıl despotik ve dogmatik bir ‘rencide olmak ve aşağılanmak’ sürecidir ki, ‘rencide olan ve aşağılanan’ hep dinci kesim olarak karşımıza çıkmaktadır; tahammülsüz olan hep dinci kesim olarak karşımıza çıkmaktadır! Din hariç her şeye dokunulabilir, ancak din mutlak bir dokunulmazlığa sahiptir! Anlayış bu! Din sorgulanamaz olan mutlak bir ‘gerçektir’, daha doğrusu mutlak bir tabudur! Böylesine ilkel bir bakış açısı hâkim Türkiye’de.
En kötümser bakış açısıyla, ortaçağda Avrupa’da ne yaşanıyorsa, Türkiye’de bugün de o yaşanıyor! En iyimser bakış açısıyla,
‘Rönesans’ ve ‘Aydınlanma’ hareketiyle başlayan devrim sürecinde Avrupa’da ne yaşanıyorsa, bugün de Türkiye’de o yaşanıyor!”

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Başımız dönüyor... 10 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları