Anarşi Herkese Gereklidir!

23 Haziran 2013 Pazar

Gençler direniyor ve hepimiz kendimize ait dersleri öğrenmeye çalışıyoruz. Evet, bu hiyerarşisi olmayan bir direniş ve bu nedenden çok kıymetli. Öte yandan direnenler aynı zamanda gelecek seçimlerin seçmenleri. Direnen bu kitle kime oy verecek ve yüzde 10 barajı hâlâ önümüzde kapı gibi duruyor!
AKP’yi biliyoruz, bir biat partisidir ve Başbakan, en yakınlarını bile gözünü kırpmadan harcayabilir. Onun lügatında Cumhurbaşkanı
Gül, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, konuşmalarından ötürü çapulcu olmuşlardır. En yakın mesai arkadaşlarını bile kolayca harcayan bir Başbakan, parti yönetiminde elbette herhangi bir değişiklik yapmayacaktır ve yüzde on barajını düşürmeyi unutacaktır.
Bu durumda asıl görev, muhalefet partilerine düşmektedir. Ancak görülen odur ki, muhalefet partileri ve en önemlisi sol, durumu kavrayamamıştır. Çünkü onların hiyerarşik yapıları, olup biteni kavramalarına başlı başına bir engeldir. Buna BDP de dahildir. Çünkü bu partiler öylesine kemikleşmiş bir emir komuta zinciriyle bağlıdırlar ki, örneğin İstanbul’da Gazi, Ankara’da Tuzluçayır mahallelerine yapılan insanlık dışı polis müdahaleleri bile BDP’yi harekete geçirememiştir. Bu olaylar sırasındaki davranışlarıyla ne yazık ki BDP,
Sırrı Süreyya’ya rağmen bir Türkiye partisi olma şansını yitirmiştir. Direniştekiler ve onların destekleyicilerinin büyük çoğunluğu şöyle düşünmektedirler: “Kürtler ancak kendileri için sokağa çıkarlar!” Bunda şaşılacak bir şey yok. Çünkü sonuçta BDP de eskiye ait kalmıştır. Şimdi yepyeni Türkiye partilerinin zamanıdır.
Ana muhalefet partisi CHP’ye gelince... C
HP kendi seçmeni sokağa çıkarken, parti olarak sınıfta kalmıştır. Hatay’da kendi meclis üyesi, Alevi bir aileden gelen Abdullah Can Cömert öldürüldüğü halde, kırk milletvekilini toplayıp Cömert’in cenazesine gitmeyi bile akıl edememiştir.
Alanlardaki direnişçiler, yeni seçmenlerdir. Bir muhalefet partisi olarak CHP, eğer gerçekten bu ülkeyi yönetmek istiyorsa, şu günlerde onları kendi partisine nasıl çekeceğini düşünmek zorundadır. Mesela şöyle düşünebilirler:
“Bu direniş, en çok biber gazına direnen kadınların elleri üstünde yükselmektedir, bu durumda derhal yüzde 40 kadın kotasını çıkarmalıyız! Ve sokaktaki kadınları partimizin milletvekili yapmalıyız. Bize geçmişin kodlarıyla düşünen ve aile kökenleri nedeniyle açıkça şanslı olan kadınlar değil, daha çok yeniyi anlatabilecek ve bu yeni Türkiye’ye tüm hayatını adayabilecek kadınlar gerekiyor!”
Ayrıca hemen, derhal milletvekili seçimlerinde örgütlerin seçimini esas alacaklarını duyurmalılar.
“Yapacağım, edeceğim”le olmaz, buna karar verin ve duyurun! Böylece alanlardakiler sizin gerçekten demokrasiyi istediğinizi anlayacaklardır. Başka yolu yok!
Öte yandan CHP, kemikleşmiş AKP seçmeninden oy alma hayalini kesinlikle bir yana bırakmak zorundadır. Oruç tutarak, namaz kılarak ya da ramazanda iftar sofraları yaparak o seçmeni ele geçirmek mümkün değildir. Onlar biat etmişlerdir, başka hiçbir partiye oy vermezler!
Bu arada iktidarın palangası halinde siyasete devam eden MHP, artık vazifesini ve zamanını doldurmuş görünmektedir. Onun yapacak hiçbir şeyi yok!
Gelelim gönlümde yatana; asla ve asla hemen erken seçim olmamalı. Tıpkı İtalya ve Yunanistan’da olduğu gibi benim gönlüm yepyeni bir partide. Onlarda olan bizde neden olmasın? Bu nedenle erken seçime hayır!
Ve demokrasi için şimdi de yüzde 10 barajını en azından yüzde 5’e çekmek için yeniden meydanlara…
Çünkü bize geçmişin sol deneylerini özümsemiş ve günün yatay örgütlenmesini başarabilen, cebini değil bu ülkeyi seven ve tüm bilinen söylemleri altüst edebilen yürekli milletvekilleri gerekiyor. En azından takım elbise giymeyenler ve
“sayın” kelimesini kullanmayanlar!
Anlamayanlar anlamalılar, bu direnişin tüm enerjisi özg
ürlük ateşiyle yanıyor ve tüm bildik söylemleri tek tek yıkmakta! Tüm dünyada yepyeni bir dönem başlıyor: “Anarşi herkese gereklidir.”

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları