Işıl Özgentürk
Işıl Özgentürk isilozgenturk@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Afyon Caz ve Klasik Müzik Festivali ile Bergen filmi

20 Mart 2022 Pazar

Hafta başında doğumunu, ergenliğini bildiğim 21 yılda pek çok anı biriktirdiğim Afyon Caz ve Klasik Müzik Festivali’nin artık yapılmayacağını öğrendim. Hemen festivallerin anası-babası ve yirmi bir yılda her türlü zorluğa rağmen tüm Türkiye ve yakın komşularına “Afyon’da sadece sucuk, mermer ve termal yok; Afyon’da Kurtuluş Savaşı’nın izi sürülür, belli zamanlarda her köşede klasik müziğin insanı başka dünyalara götüren notaları duyulur, gençler ve her zaman genç olanlar cazın baştan çıkarıcı tınılarıyla dans ederler” diye söze başlayan Hüseyin Başkadem’i aradım. 

“Evet” dedi, “artık Afyon Klasik Müzik ve Caz Festivali yok!” “Nasıl olur? Nasıl vazgeçersin? Müzikçileri bütün bir yıl heyecanla bekleyen öğrencilere ne diyeceksin? Hani bir kız çocuğu vardı, annesiyle birlikte gelirdi, piyano çalmak en büyük isteğiydi, annesi sonunda eve piyano almıştı. Ona ne diyeceksin?” Hüseyin uzun süren bir sessizlikten sonra “Işıl, kendilerini bu kentin sahibi sananlarla bir kez olsun bir açılışa gelmeyen, telefonlarıma çıkmayan, birinci derece sit alanı olan Frigya Vadisi’ne buldozerlerle giren valilerden, sponsor olması için her defasında adeta yalvardığım belediye başkanlarından yoruldum” dedi. “Hayır!” diye bağırdım, “İlk günden beri onlarla uğraştım, elinden tutan olmadı ama pek çok okul kapılarını sana açtı, hani o tambur ustasıyla gittiğimiz okulu anımsıyor musun? Öğrencilerden biri tamburu eline almış önce tedirgin sonra hepimizi hayretler içinde bırakıp İzmir’in Kavakları şarkısını çalmaya başlamıştı. Afyonluların Fazıl Say konserini unutmaları mümkün mü? Peki kapalı Afyon müzesini yalvararak açtırdığımız günü anımsıyor musun? Müzenin açıldığını duyar duymaz okulundan koşarak gelen ve tanrıçasıyla konuşmaya başlayan küçük kızı da anımsıyor musun? Tanrıça lir çalıyordu. Yapma, hadi kararını değiştir, biliyorum bugünlerde sana 2021 Kültür ve Turizm Bakanlığı Özel Ödülü verilecek, bu ödülü fazlasıyla hak ettin! Duyduğuma göre ödülü almaya Köfteci Yusuf, İşkembeci Ahmet, Kadayıfçı Kadir, Lokumcu Erol ve her yıl konuklarını ağırlayan NG Oteli’nin müdürü, kısaca mahallece gidecekmişsiniz. Harika, görüyorsun Afyon’un gerçek sahipleri seninle el ele... Hayır Hüseyin, bu kabul edilemez. Biliyorum paramız pul olunca uçak paraları, otel paraları, kimselerin bilmediği diğer masraflar çok arttı. Gene de eskiden yaptığımız gibi uçak paralarını gelenler ödeyebilir, yemek ve kalacak yer için Kütahya Porselen firması severek misafirleri ağırlar, git ödülünü al ve verdiğin karardan dön!” Varsın valiler, belediye başkanları, sanayi ve ticaret odalarının kodamanları yirmi yıldır süren festivallerinin bırak kıymetini bilmesinler. Sen suya yazdın onları ve su yolunu her zaman bulur. 

Şimdi gelelim haftanın ikinci can sıkıcı olayına. Adana Kozan Belediye Başkanı Kazım Özgan, “Araştırdım, film şiddet içeriyor, bu nedenle ilçede hiç yayımlanmayacak” diyerek Kültür Bakanlığı izinli “Bergen” filmine sansür uyguladı. Birincisi Kültür Bakanlığı izinli bir filmi belediye başkanlarının yasaklama hakkı yoktur. Peki belediye başkanı bu girişimi neden yaptı? Şimdi dikkatinize sunuyorum, arabesk şarkılarıyla ünlü şarkıcı Bergen’in önce yüzüne kezzap atıp Bergen’i tek gözle yaşamaya mahkûm eden, ardından Bergen’i 30 yaşındayken altı kurşunla öldüren eski kocası Halis Serbest elini kolunu sallayarak Kozan’da dolaşıyor. Halis Serbest, Bergen filmini yapan Mine Şengöz’ü de tehdit etmiş, “Yapamazsın!” demiş, “Kimden izin aldın?” demiş. Bergen’i öldürdükten sonra Almanya’ya kaçan, orada yakalanıp Türkiye’ye gönderilen Hasis Serbest’in geçmiş suçlarından yattığı günler cezasına sayıldığı için sadece yedi ay yatmış.

Belediye başkanı film için “şiddet içeriyor” demiş, her gün bir kadının kocası, sevgilisi tarafından öldürüldüğü, canı sıkılanın elinde palayla kadın kafası kestiği bir ülkede sayın başkan ne kadar da düşünceli davranmış, tıpkı kadın öldüren bu kişiyi programlarına çıkarıp aklamaya çalışan televizyon yapımcıları gibi!

Arabesk müziği sevmiyor olabilirsiniz ama Bergen filmine gidin çünkü film İstanbul Sözleşmesi’ni bir anda tu kaka ilan eden AKP iktidarı döneminde bıçakla, palayla, çok katlı apartmanlardan itilerek öldürülen tüm kadınların hikâyesi aslında. Yargıtay’ın “Evlenme teklifini kabul etseydi öldürülmezdi” diyerek katili serbest bıraktığı bir ülkede yaşıyoruz. Tecavüz yarım kalmış diyerek tecavüzcünün aklandığı bir ülkede yaşıyoruz. Canı sıkılanın elinde palayla “zayıf gördüğü için” yolda yürüyen üniversiteli öğrencinin boynunu kestiği bir ülkede yaşıyoruz. Bergen bir örnek ve onun tek istediği şey şarkı söylemek! Evet, şarkı söylediği için öldürülüyor!

Bergen filmi daha iyi olabilir miydi? Daha etkili. Elbette ama bu film sadece şarkı söylediği için bir erkek tarafından öldürülen bir kadını anlatıyor. Filmin bir sahnesi var: İki erkek konuşuyorlar, biri kadına kezzap atmış, hapis yatmış, yani Bergen’in eski kocası, ona hayran olan bir başka erkeğe akıl veriyor. Ve sürekli yalan söylüyor. Bergen’in onunla olabilmek için defalarca hapishaneye gelip yalvardığını söylüyor. Hepsi yalan! 

Ne yazık ki bu ülkede erkekler erkek muhabbetlerinde çoğunlukla yalan söylerler ve bu yalanlarla kendilerinin ne denli güçlü, ne denli vazgeçilmez olduğunu en çok da çevrelerindeki erkeklere ispat etmeye çalışırlar. Sadece yazık! 

Filmde beni en çok etkileyen sahne son sahneydi, Bergen’in annesi kızının kafes içindeki mezarına girmek için tam yedi kilit açıyordu. Çünkü katil dışarıdaydı.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Başımız dönüyor... 10 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları