X etkisi ve cinsiyet politikası

10 Ağustos 2024 Cumartesi

2024 Paris Olimpiyatları’nın spor dışındaki en önemli yansıması cinsiyet politikalarında görüldü. Açılış töreninden başlayarak farklı branşlarda cinsiyet konusu gündemdeydi.

Önce açılıştaki LGBT+ göndermesi içeren sahneler konuşuldu ardından bazı kadın kategorisinde yarışan sporcuların erkek özelliklerinin baskın olduğuna yönelik tartışmalar.

Kadın boks karşılaşmalarında bazı kadın sporcuların maç sonlarında, biyolojik kadınlığı simgeleyen XX kromozomlarına atıf yaparak elleriyle X işareti yapması ise tartışmaları iyice alevlendirdi.

Aslına sporda bu tartışmalar yeni değil. Üç yıl önceki Tokyo Olimpiyatları’nda da kimi sporcuların bazı hormon testlerini geçememesi veya ucu ucuna geçmesi tartışma yaratmıştı.

Açılıştaki temanın taşıdığı anlam ile göstergeler veya sporcuların cinsiyet ölçütlerinin ne olması gerektiği konunun uzmanları tarafından tartışılabilir. 

Benim aklımda olan soru ise şu: Türkiye’nin geleceğe yönelik bir cinsiyet politikası var mı?

Dünya siyasetin yakından takip edenler bilir. Özellikle cinsiyet ile ilgili yaklaşımlar ülkelerin siyasi ve kültürel yakınlıkları ile benzer bir doğrultuda ilerliyor.

Kabaca söylersek Rusya ve Çin’in başını çektiği ortak yapı Batı paktına karşı bir alternatif olarak ortaya çıkarken bunu sırf askeri ve siyasi bir ittifak olarak ortaya koymuyorlar. 

Aynı zamanda kültürel anlamda da karşısındaki yapıya alternatif politika ve söylemler üreterek ayrışmayı ve dayanışmayı da güçlendiriyorlar. Batı ise 20. yüzyılın ortalarından beri istikrarlı biçimde çeşitlilik içeren cinsiyet söylemlerini tolere edici bir politikayı sürdürüyor.

Elbette bu ortak politikalarda ittifak çıkarları kadar halkların ve kültürlerin doğal gelişim süreçleri de önemli rol oynuyor.

Ancak cinsiyet politikaları açısından konuşursak Türkiye’de pek çok kişi LGBT+ olarak isimlendirilen çeşitlilik içeren cinsiyet politikalarına “Batı’nın ahlaksızlığı yayma çalışmaları” olarak yaklaşıyor.

Bu bakış açısını ülkemizdeki iktidar içinde pek çok ismin paylaşıyor olması olası ki zaten kimiz aman söylemleriyle bunu açık ediyorlar.

Ancak Türkiye, dünya üzerindeki çok sayıda ülkenin tersine LGBT faaliyetlerini ve yaşam tarzını yasaklamış bir ülke değil.

Elbette yürütme yoluyla toplantı ve gösteri hakkının engellenmesi veya kamu görevlilerinin hak ihlalleri ve saldırılara karşı gevşek davranışları alışılan durumlar oldu.

Öte yandan bir ülkenin tüm yurttaşlarının hakları yanında sosyal yaşama katılımlarını gözetmesi gerekir ve ne kadar göz ardı etse de eninde sonunda bunun için çabalaması gereken bir zaman gelir.

Yetkililer konuya cinsel yönelim odaklı yaklaşmayı bırakıp bireylerin sosyal yaşama, iş yaşamına, Paris’te gördüğümüz üzere spora etkin katılımına yönelik soruları yanıtlamayı sağlayacak politikalar üretmeye başladığında bireyleri şeytanlaştırmaya yönelik söylemlerin de azalacağını düşünüyorum.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hangi geçmiş? 17 Ağustos 2024

Günün Köşe Yazıları