Ceylan Adanalı Kabadayıoğlu

Kadınların ilk kez lokantada yemek yiyebilmesi

05 Aralık 2020 Cumartesi

Türkiye’nin ilk kadın avukatı Süreyya Ağaoğlu. 1925 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun olur ve Ankarada Adalet Bakanlığında staja başlar.

Adalet Bakanlığı Ankara’nın ortasındaki Maliye’nin arkasında 8 odalı bir yerdir ve çalışanlarına yemek verecek konfor ve büyüklükte değildir. Süreyya’nın evi ise Keçiören’dedir ve Bakanlığa çok uzaktır. Öğlen yemeğine eve gidemez. Lokantaya da gidemez. Çünkü o zamanlar Ankara’da kadınların yemek yiyebileceği bir lokanta yoktur. 

AYIPTIR ÇÜNKÜ KADINLARIN DIŞARIDA YEMEK YEMESİ. HATTA GÖRÜLMÜŞ ŞEY DEĞİLDİR. 

Süreyya ve arkadaşı Melahat bir süre öğlen yemeklerinde peynir ekmek alıp daireye döner. Ancak o da olmaz bir süre sonra. Süreyya’nın aklına eski meclisin yanındaki İstanbul Lokantası gelir. Hem Bakanlığa yakın, hem de mebusların gittiği derli toplu bir Anadolu lokantasıdır İstanbul Lokantası. Ama babasına sormak zorunda. ÇÜNKÜ DEDİM YA, AYIP KADINLARIN LOKANTAYA GİTMESİ. 

Babası dönemin Basın-Yayın Genel Müdürü Profesör Ahmet Ağaoğlu’dur. Süreyya öğle yemeklerini İstanbul Lokantası’nda yiyebilmek için babasından izin ister. Ahmet Ağaoğlu bunda bir sakınca görmez. İki arkadaş Melahat ve Süreyya ertesi gün öğlen İstanbul Lokantası’na gider ve musluk yanında bir küçük masaya otururlar. Utana sıkıla yemek sipariş ederler. Utanmaka haklıdırlar. Çünkü lokantadaki herkesin gözü onların üstündedir. 

ÇÜNKÜ KADINLARIN LOKANTADA YEMESİ AYIPTIR.

Öyle ki; bu olay dönemin Başbakanı Rauf Orbay’a kadar gitmiştir. Rauf Bey, Ahmet Ağaoğlu’nu arar ve kızının bir daha lokantaya gitmemesi için üstü kapalı bir uyarı yapar. Süreyya, o akşam eve döndüğünde, babası Ahmet Bey onu beklemektedir. “Kızım Rauf Bey sizin lokantada yemek yediğinizi söyledi. Başvekil istemiyor. Dedikodu yapıyorlarmış” der. 

Süreyya incinmekle şaşkınlık arası bir haldedir. 

BU ÜLKENİN AVUKATIDIR. KADINI ERKEĞİ HERKESİN HAKKINI SAVUNACAK VE ADALET ARAYACAKTIR. AMA BU ÜLKENİN LOKANTASINA GİTMEK CAİZ DEĞİLDİR. 

Birkaç gün sonra, Atatürk ve eşi Latife Hanım, Ağaoğlu Ailesi’ni ziyaret eder. Konu lokanta meselesine gelir. Genç Süreyya heyecanlanır. Çünkü Atatürk’ün kendisini anlayıp haklı göreceğinden o kadar emindir ki. Atatürk durur düşünür ve der ki “Babanın da, Rauf Bey’in de hakkı var.” Kulaklarına inanamaz Süreyya. Atatürk’ün bu beklenmeyen cevabı karşısında büyük bir hayal kırıklığına uğrar. 

Ertesi gün işe gider. Bir yetkili bakanlığa gelir. “Süreyya Hanım hazırlanın, Paşa sizi yemeğe götürecekmiş. Aşağıda bekliyor.

Telaşla aşağı iner Süreyya. Bir bakar ki Atatürk, yaveri ve bir milletvekili arabada onu bekliyor. “Latife bugün seni öğle yemeğine bekliyor” der Atatürk. Mutlulukla arabaya biner Süreyya. Hareket eden otomobil İstanbul Lokantası’nın önünden geçerken, Atatürk şoföre durmasını söyler. Bozüyük Milletvekili Salih Bey telaşla arabanın yanına gelir. Atatürk yüksek ve tok bir sesle der ki “Bu gün Süreyya’yı bize götürüyorum ama yarın buraya gelecek, yemeğini lokantada yiyecek.” 

Emir gibidir bu cümle. Gibi demek yanlış olur aslında. Bu bir emirdir!

Genç Süreyya şaşkınlık içindedir. Ne olup bittiğini yemekte Atatürk’ün eşi Latife Hanım’dan öğrenir. Latife Hanım, Süreyya’nın kulağına eğilir, “Paşa, dün akşam bu lokanta olayına çok kızdı, ama babanı senin yanında ezmek istemediği için kızgınlığını belli etmedi. Eve gelir gelmez, birkaç milletvekilini aradı, yarın mutlaka eşleriyle birlikte lokantaya öğle yemeğine gitmelerini söyledi.” der. 

Süreyya Ağaoğlu, ertesi gün, arkadaşıyla İstanbul Lokantası’na gider. Geçerken Latife Hanım’ın da söylediği gibi birkaç milletvekili eşinin de ilk kez orada olduğunu görür. Kimse onlara dönüp bakmaya bile cesaret edemez.

Mustafa Kemal Paşa ve Türkiye’nin ilk kadın avukatı Süreyya Ağaoğlu artık kadınların da bir lokantada yemek yiyebilmesini sağlamıştır. 

Bu olay bu gün yaşansa hangi davranış ve tutumla çözüm sunulurdu bilemeyiz. Ama Atatürk’ün ince zeka ve yüksek bir adap ile duruma el koyması, arabayla giderken lokantada durup içeridekilerin duyacağı şekilde bir kadının orda yemek yiyeceğini adeta emretmesi, ertesi gün diğer milletvekili eşlerinin de oraya gitmesini sağlaması ve bunu yaparken itibarı ve konumu olan bir babayı rencide etmemesi gerçek bir görgü ve incelikli bir zeka ürünüdür.

Bir kadın tek başına ya da arkadaşlarıyla yemek yemek için bir lokantaya her rezervasyon yaptırdığında bu hikayeyi hatırlamalıdır.  

Ve demelidir ki; TEŞEKKÜRLER ATAM…BANA VERDİĞİN TÜM HAKLAR İÇİN.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları