Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Gene gündemde
Üçüncü dünya savaşı çıkar mı?
Bu soru yeniden güncelleşti.
Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra, ikincinin başlaması, 21 yıl sonra olmuştu. Birincisi “1918”de sona ermişti. Adı “Harbı Umumi”ydi. Yani “Genel Savaş”. Tüm dünyaya yayılacağı önceden bilinmediği için “genel” sıfatıyla adlandırılmıştı. Daha sonrasının da tekrar edeceği tahmin edilmediği için “sıra numarası” yoktu.
Tekrarlandığı tarih, 1 Eylül 1939’du. Almanya’da Hitler 1933’te seçim yoluyla iktidara gelip diktatörlüğe geçme sürecini tamamladıktan sonra izlediği “yayılma” politikalarının hazırlıklarını tamamlamıştı.
Hitler, Almanya’nın Birinci Dünya Savaşı’nda kaybettiği topraklardan bir kısmını, “Yoksa savaşarak alırım” tehdidiyle geri almıştı. Çekoslovakya’nın önce bir kısmını, sonra tamamını işgal etmiş. Buna karşı olan İngiltere ve Fransa da “Yoksa savaş çıkabilir. Şu sırada barışı koruyalım” gerekçesiyle buna razı olmuşlardı.
Hitler’in Avusturya’ya el koyması daha kolay olmuştu. Birinci Dünya Savaşı’nda büyük bir imparatorluk iken savaş sonrasında parçalanıp küçük bir devlet halinde kalan ve halkının büyük kısmının anadili Almanca olan Avusturya, halkının isteğine uygun olarak Almanya’nın parçası haline getirilmişti.
İngiltere ve Fransa, bu gidişi durdurmak için Almanya’nın hedef aldığı ülkelere “Size saldırı olursa sizi koruruz” güvencesi veriyorlardı. Ama o güvenceyi ne ölçüde yerine getirecekleri belli değildi.
Hitler ise diktatörleşmekte kendisinden de daha kıdemli olan Mussolini’nin yönetimindeki İtalya ile müttefik olma yolundaydı. O gidişe, savaş öncesinin son haftasında, Stalin’in yönetimindeki Sovyetler Birliği’yle yaptığı bir işbirliği antlaşmasının katkısını da eklemişti.
Böylece iki karşıt grup ortaya çıkmıştı Avrupa’da.
Bir tarafta, statikoyu değiştirip topraklarını genişletmek isteyen totaliter devletler: Hitler’in Almanya’sı, Mussolini’nin İtalya’sı, Stalin’in Sovyetler Birliği... Öteki tarafta, o “totaliterler”in, hedeflerine varmasını önlemek isteyen devletler: İngiltere ve Fransa.
O iki grubun dışında, büyük devlet olarak Rusya’da 1917’deki komünist ihtilaliyle, Çarlık rejiminin yerine kurulan Sovyetler Birliği. Birliğin lideri Lenin’in -1924’teki- ölümünden sonra yerine Stalin geçmişti.
Sovyetler Birliği, Avrupa’daki iki karşıt grubun dışındaydı. Gerçi, komünistliği ilke edinmiş bir devletin, o ilkenin tam karşısında olan aşırı sağcı iki devletle, Almanya ve İtalya’yla anlaşabileceği kimsenin aklına gelmiyordu. Sovyetler Birliği’nin de Hitler ve Mussolini’nin karşısındaki İngiltere ve Fransa’nın yanında olmayı tercih edeceği tahmin ediliyordu. Ama İkinci Dünya Savaşı’nın başlangıcından bir hafta önce o tahminin tam tersine bir gelişme oldu. Stalin’in Sovyetler Birliği, Hitler’in Almanya’sıyla bir antlaşma imzaladı. Ve savaşın ilk haftalarında, Almanya’nın Polonya’da işgal edeceği topraklardan bir kısmını Hitler’le paylaşma vaadini aldı.
1 Eylül 1939’da başlayan savaşın adı, o sırada sadece “Almanya-Polonya savaşı”ydı. 18 gün sürdü. O günler içinde Alman orduları, o dönemin en modern savaş araçlarını kullanarak Polonya topraklarının yarısına yakınını işgal ettikten sonra durdular. Polonya’nın işgal dışında kalan topraklarının, Sovyet askerlerinin işgaline bıraktılar. Onlar geldiler o topraklara yerleştiler. Böylece Polonya toprakları Almanya ve Sovyetler Birliği arasında paylaşılmış oldu.
***
Almanya-Polonya savaşı daha devam ederken eylülün ilk günlerinde İngiltere ve Fransa, Almanya’ya karşı savaş haline girdiklerini ilan etmiş ve bunu diplomatik yoldan Almanya’ya da resmen bildirmişti. Böylece Avrupa’nın doğusunda Alman ve Sovyet ordularının faaliyeti sürerken Avrupa’nın batısındaki İngiltere ve Fransa ile Almanya’nın savaşı da resmen başlamıştı. Böylece savaşın adı “Almanya-Polonya savaşı” yerine “Avrupa savaşı” olmuştu.
O savaş bir süre sonra Avrupa’nın tümünü kapsayacak, Afrika’nın Akdeniz kıyısındaki devletlerine sıçrayacaktı. Daha sonraki gelişmelerle de Almanların müttefiki olarak savaşa giren Japonya dahil Uzak Doğu’ya, sonra ABD’nin katılımıyla Amerika Kıtası’na kadar uzanacaktı. Daha önce “Büyük Savaş” veya “Harbı Umumi” gibi adlarla anılan 1914-1918 savaşı, “Birinci Dünya Savaşı” diye anılacaktı. 1939-1945 savaşının adı da “İkinci Dünya Savaşı” olacaktı.
***
İkinci Dünya Savaşı’na katılan ülkelerin çoğunda asker ve sivil olarak hayatını kaybedenlerin, yaralanıp sakat kalan insanların sayılarını kesin olarak saptamak mümkün değildir. Savaşa katılan Avrupa ülkelerinin kayıplarını gösteren aşağıdaki cetvelde de durum öyledir. Bazı ülkelerin açıkladığı sayılar gerçeklere daha yakın olabilir. Ama o listeye girmeyen Almanya ve Sovyetler Birliği’nin kayıplarının sayılarında, “tahmini” olanların oranı çok daha fazladır. O sayılar şöyledir:
Almanya: 8.500.000
Sovyetler Birliği: 20.000.000
Çok şükür ki bu listelerde Türkiye yoktur. Çünkü savaş öncesinden beri izlediği gerçekçi politikalarla, hem de savaş ihtimaline karşı ülkesinde aldığı askeri savunma önlemlerinin caydırıcılığının sonucu olarak o savaşa fiilen girmemeyi başaran nadir ülkelerden biri olabilmiştir.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
En Çok Okunan Haberler
- Barış Atay’dan Özgür Özel'e sert yanıt
- Gaga Bulut'tan skandal pedofili yayını!
- AYM o maddeyi iptal etti, tazminat yolu doğdu
- Naci Görür'den 'fay' değerlendirmesi!
- Rusya'dan, Bakan Fidan'ın Suriye açıklamalarına yanıt
- Cemal Enginyurt'tan, Soylu'ya büyük taş
- Kürsüde Erdoğan'a çok sert 'İsrail' tepkisi
- Araç satışında yeni dönem: 1 Ocak'ta başlıyor
- Sahte içkiden 17 kişi hayatını kaybetti
- Bakan Yerlikaya'dan 'kayyum' açıklaması