Barış Doster

Atatürk’ü sansürleyen tercüman

21 Ağustos 2021 Cumartesi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed’in ortak basın toplantısında simultane tercümeyi yapan tercüman, Ahmed’in Mustafa Kemal Atatürk’ü öven sözlerini sansürleyince büyük tepki çekti. Bunun bir tercüme hatası, basit bir ihmal, simultane tercümenin zorluğundan kaynaklanan bir yanlış olmadığı açık. Atatürk adının anılmaması, mesleki yetersizlikle de açıklanamaz. Bu tutum ideolojiktir, siyasal iklimle ilgilidir. Bu tercümana has da değildir. Sistemlidir, örgütlüdür, bilinçlidir, kurumsaldır, kapsamlıdır.  

Belleğimizi tazeleyelim. Daha birkaç ay önce, Mersin Çamlıyayla İlçe Milli Eğitim Müdürü, Atatürk’ün Nutuk eserinin okullarda öğrencilere dağıtılmasını engellemedi mi? Son 20 yıldır Atatürk’e karşı örgütlü bir saldırı yok mu? Atatürk’ün ismi caddelerden, meydanlardan, havalimanlarından, stadyumlardan silinmedi mi? Bayramlarda Atatürk anıtlarına çelenk konulması engellenmedi mi? Okul kitaplarında Atatürk’ü, Kurtuluş Savaşı’nı, Cumhuriyet devrimini anlatan bölümler azaltılmadı mı? Atatürk’e sövenlerin siyasette, bürokraside, medyada, akademide önü açılmadı mı? Devlet madalyalarından Atatürk kabartması çıkarılmadı mı? Kara Kuvvetleri Komutanlığı, Yaşar Büyükanıt döneminde, brövesinden Atatürk’ü çıkarmaya kalkmadı mı? Milletten gelen tepkiler üzerine geri adım atmadı mı? O dönemde Genelkurmay Başkanı, kasaptaki ete soğan doğramayan Hilmi Özkök değil miydi?  

ATATÜRK KARŞITLIĞININ BOYUTLARI 

Dahası var. Atatürk karşıtlığı sadece iktidarda yok, muhalefette de var. Bizzat Atatürk’ün partisindeki bazı siyasetçilerde yok mu? Bilmiyor muyuz? Solda geçinen ve soldan geçinen, ABD ve AB fonlaması politikacılarda, gazetecilerde, yazarlarda, öğretim üyelerinde yok mu? Görmüyor muyuz? Ulusal bayramları, Atatürk adını anmadan geçiştiren sözde sosyalist, özde Batıcı, liberal, etnikçi, mezhepçi gazeteler, dergiler yok mu sanki? Din tacirlerinde, inanç hortumcularındaki Atatürk karşıtlığı, kendini milliyetçi, muhafazakâr, mukaddesatçı, maneviyatçı olarak tanımlayan, özünde ABD ve NATO’nun uydusu, büyük sermayenin uzantısı olan siyaset esnafında yok mu? Var. Hepsinde var. Bu nedenle, Atatürk’ün adını anmayan tercüman yalnız değil.  

Şu soruların yanıtını düşünelim bir an için: Tercüman acaba siyasi iktidardan çekindiği için mi Atatürk adını sansürledi? Siyasal iklimden etkilendiği için mi sansürledi? İktidarın gözüne girmek, hatta şansı varsa bir mevki, makam, koltuk kapmak için mi sansürledi? Bu şıklardan hangisi? Belki biri, belki hepsi. Önemi yok.  

Önemli olan, Atatürk’ün ve Cumhuriyet devriminin büyüklüğünün, haklılığının, meşruiyetinin ve gücünün her gün bir kez daha kanıtlanması. Üstelik sadece ülkemizde yaşadıklarımızın değil, başta mazlum milletler olmak üzere, tüm ezilen dünyada, İslam âleminde, Ortadoğu’da yaşananların da Atatürk’ü hep haklı çıkarması. Son olarak Afganistan bunun somut örneği değil mi?  

Atatürk hiç yanılmadı. Halkını hiç aldatmadı. Kimse tarafından kandırılmadı. Atatürk’ün adını anmayanlar, yok sayanlar, küçümseyenler ise emperyalizmin uydusu, uzantısı, maşası olarak tarihe geçti. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları