Mustafa Balbay
Mustafa Balbay mustafabalbay35@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Trump gelirken...

16 Ocak 2025 Perşembe

ABD’nin 47. başkanı Donald Trump 20 Ocak Pazartesi günü resmen görevine başlıyor. Daha seçimlerden önce yeni başkanlık döneminde yapacaklarını sıralayan Trump’ın söylemlerinde uçuk görünen, siyasal magazin de içeren unsurlar var. Ancak iş sadece görünen boyutuyla sınırlı değil. 

ABD’nin tarihine bakınca Trump’ın söylemlerindeki esin kaynakları da ortaya çıkıyor. 

Kanada’nın 51. eyalet olmasına gerek yok. Fiilen öyle zaten! 

Libya ile 2003’te yaşanan Lockerbie faciası sonrası Kaddafi, ülkesindeki tüm Amerikan şirketlerinin ve vatandaşlarının sınır dışı edilmesini kararlaştırdı. Libya’daki Amerikalılar Kaddafi’yle görüştüler, “Kanadalılara sorununuz var mı” diye sordular. “Yok” yanıtını alınca tümü ertesi gün kimliklerini gösterip “Biz artık Kanada vatandaşıyız” dediler! Türkiye’deki Kanadalı görünen maden şirketlerinin çoğunun kökü ABD. Tepkiyi azaltmak için bu yöntem benimseniyor.

***

Trump, “Panama Kanalı benim olmalı” diyor. Kanaldan geçen her 100 gemiden 72’si Amerikan, 22’si Çin. Çin dünyayı saran “kuşak-yol” stratejisinin yan parçalarını da ihmal etmiyor. Panama’ya önemli yatırımlar yapıyor. Orta Amerika’da Panama dışında yeni kanal yapmaya elverişli tek yer Nikaragua’da. ABD bu yüzden Nikaragua’yı kimseye bırakmıyor. 1920’lere dayanan ABD-Nikaragua ikili anlaşmasının bir maddesi şöyle:

“Nikaragua’da kanal yapma hakkı ABD’nindir!”

Dünyanın en büyük adası Grönland’ı istemesinin altında yatan da Grönland’ın altında yatanlar. Sadece şunlar var:

Altın, uranyum, elmas, yakut, platinyum, kömür...

Trump, “Parasını verip alacağım, ne var bunda” diyor. 19. yüzyılın ortasındaki ABD-Meksika savaşından sonra ABD, bugünkü Teksas ve Colorado’yu 15 milyon dolara Meksika’dan satın almıştı. Alaska’yı da Rusya’dan 1867’de 7.2 milyon dolara almıştı.

***

Tarihinde bunlar olan bir ülkenin yeni başkanı dünyaya tüccar mantığıyla bakıp nereyi nasıl alırım diye plan yapıyor. Bunu yaparken de pek çok yerde karşısına Çin çıkıyor.

Kavganın büyüğü Çin’le. 

Rusya’yla ilişkiler Trump-Putin dostluğunun gölgesinde şekillenecek. Putin de Trump kadar olmasa da tüccar gözlüğünü kullanmayı biliyor. 20. yüzyılın ikinci yarısı ABD-Rusya dengesinde gitti. 1945’teki Yalta Konferansı’nda iki ülke İngiltere’nin de katılımıyla dünyayı paylaştılar. 1989’daki Malta Konferansı’nda ise ABD Başkanı Bush ve SSCB’nin son Devlet Başkanı Gorbaçov, “Yeni bir dünya kuruluyor” dediler.

İşte o yeni dünya 36 yıldır kurulamıyor!

ABD, SSCB’nin Malta Konferansı sürecinde bitmekte olduğu gördü. SSCB 1991’de dağıldı. ABD kendisine şu “müjdeyi” verdi:

Yeni Amerikan yüzyılı doğuyor!

Sadece son hecedeki “kan” doğru çıktı, henüz doğan bir yüzyıl yok. 

1990’lı yıllarda Balkanlar, 2000’lerde Kafkaslar, 2010’larda Ortadoğu bu yeni süreçten payını aldı. Bu coğrafyanın ortasındaki Türkiye bunların tümünden etkilendi. “Tarih eteğimizden çekiyor” diye bir söz vardır, bizim her yerimizden çekti!

2020’lerde de Suriye içte-dışta güncel konumuz!

Trump küresel olarak Çin’le hesabını görmek isteyecek. Bunun için Ortadoğu defterini “hemen” kapatma eğiliminde görünüyor. 

Girişte bize uzak coğrafyalarda ABD’nin ne yaptığını vurgulamamızın nedeni Trump’ın dünyaya ve Ortadoğu’ya nasıl yaklaşacağına ilişkin fikir üretmekti.

Erdoğan, Trumplı sürece partisinin ideolojisini önceleyerek hazırlanıyor. Trump da bunu biliyor. 

Her ikisi de birbirini tanıyor!

Tehlikeli bir al-ver sürecine giriyoruz!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Trump gelirken... 16 Ocak 2025
Hedef İmamoğlu! 15 Ocak 2025

Günün Köşe Yazıları