Barış Doster

Mehmet Şimşek’ten kimler, ne bekliyor?

07 Haziran 2023 Çarşamba

Hazine ve Maliye Bakanlığı’na getirilen Mehmet Şimşek, ilk demecinde, Türkiye’nin rasyonel bir zemine dönmek dışında seçeneği kalmadığını söyleyince, kısa süre öncesine dek Şimşek aleyhinde konuşanlar, Cumhurbaşkanı Erdoğan Şimşek’i eleştirdiğinde onu yerden yere vuranlar, bu kez alkışlamaya başladılar.

Bu durumu nasıl yorumlamalı?

Birincisi, Şimşek; “rasyonel zemine dönmekten” bahsederek şimdiye dek izlenen politikaların rasyonel (akılcı) olmadığını itiraf etmiş oldu.

İkincisi, Şimşek; geçmişte bakanlık yapmış, dünya görüşü belli, uygulamaları bilinen bir isim. Yaptıkları yapacaklarının kanıtı zaten.

Üçüncüsü, politik, ideolojik düzlemde Şimşek ile Ali Babacan arasında fark yok. İktidar, Babacan AKP’den koptuğu, partisini kurup, Millet İttifakı’yla birlikte hareket ettiği için Babacan’ın kapısını çalamadı. Şimşek’i ısrarla ikna etti. Amacı da Batılı finans çevrelerine mesaj vermek, daha kolay dış kaynak, fon, borç, kredi bulmak.

Dördüncüsü, seçim kampanyası boyunca bunca yerli ve milli vurgusu yapıldıktan sonra aynı zamanda İngiliz vatandaşı olan bir isme, Hazine’yi, maliyeyi teslim etmek büyük çelişki.

Beşincisi, Şimşek ve benimsediği ekonomi politik ekol, ekonomideki yapısal sorunları çözmeyi, üretimi, yatırımı, ihracatı, istihdamı, bütüncül, dengeli, sürdürülebilir ve sağlıklı kalkınmayı sağlamayı, emekçilerin refahını artırmayı, gelir dağılımı adaletsizliğini gidermeyi amaçlamaz. Finansal araçları, maliye politikalarını kullanarak sistemi ayakta tutmayı, zengini daha da zenginleştirmeyi hedefler.

Altıncısı, Şimşek’e ilişkin iktidarın ve liberallerin en büyük beklentisi, onun Batılı merkez, kapitalist, emperyalist merkezlerle, fonlarla ilişkisinden kaynaklanıyor. Fakat Türkiye’nin gereksinim duyduğu sermayenin niteliği önemli. Yabancı sermaye kısa vadeli mi gelecek? Paradan para mı kazanacak? Uzun vadeli mi gelecek? Büyük fabrikalar mı yapacak? Şimşek’in bu sorulara vereceği yanıt belli.

Yedincisi, Türkiye’nin ekonomide yapısal sorunları var. Ekonomi konuşunca, yıllardır rant, repo, faiz, borsa döviz konuşan; yatırımı, üretimi, istihdamı, ihracatı unutmuş; yüksek cari açık, dış ticaret açığı, bütçe açığı veren; yüksek enflasyon, yüksek dış borç, yüksek işsizlikle boğuşan bir ekonomimiz var. Bu yapısal sorunları çözmeden ne hayat pahalılığını düşürmek ne işsizlik sorununu çözmek mümkün.

Sekizincisi, Şimşek’in izleyeceği politikalar, geçmiş döneminde izlediği politikalardan farklı olmayacağına göre, acı reçete yine, bir kez daha, her zaman olduğu gibi yoksullara, ücretlilere, emekçilere, dar gelirlilere çıkacak.

Sonuçta Türkiye; bir kez daha ekonomiyi sadece sayılarla, istatistiklerle anlayan ve açıklayan, liberal, kapitalist, sağcı bir bakanın yönetiminde, aynı adımları atıp farklı sonuç almayı bekliyor. Oysa yapılması gereken ısrarla üretim, mülkiyet, bölüşüm ilişkilerine odaklanmak, ekonominin ideolojik özünü, sınıfsal yönünü vurgulamak.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları