Altan Öymen

İstanbul Sözleşmesi

23 Ekim 2024 Çarşamba

Kamuoyumuzun gündemi şu sırada çok sık değişiyor. Gazete yazarları da, genellikle, güncel konulardan “en güncel”i üzerine yazmak isterler. Mesela ben, geçen haftadan beri “kadına karşı şiddet”le ilgili İstanbul Sözleşmesi’nin TBMM tarafından onaylandığı Meclis toplantısını konu almak niyetindeydim. Çünkü, İstanbul Sözleşmesi, Türkiye’yle birlikte Avrupa Konseyi ülkeleri temsilcilerinin İstanbul’daki toplantısında kabul edildikten sonra, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde oybirliğiyle onaylanmıştı.

Sonrası malum, o onay 10 yıl yürürlükte kaldıktan sonra, 2021 yılının mart ayındaki bir gece yarısında, aynı zamanda cumhurbaşkanı da olan AKP Genel Başkanı Erdoğan tarafından “tek imza” ile iptal edilmişti.

O işlem, hangi somut gerekçeyle gerçekleşmiş ve hemen yürürlüğe konulmuştu, belli olmamıştı. Ama Türkiye için artık “yok”tu o antlaşmanın maddelerine uyma yükümlülüğü. Karar, tabii, başta Avrupa Konseyi üyesi olan ülkeler ile dünyanın o konuya ilgili olan tüm ülkelerinin kamuoyunda hayretle –ve hiç de olumlu olmayan yorumlarla– karşılanmıştı. 

Benim merakım da iptal kararı alınarak artık “yok” sayılan o antlaşma Meclis’te onaylanırken yapılan görüşmelerin içeriğiydi. Tüm partilerin grup başkanvekili veya sözcüsü olan milletvekilleri, konuşmalarında o kararı desteklemişlerdi. Ben de, konuyla ilgili son haberler üzerine, geçen hafta o geceye ait tutanakları yeniden gözden geçirmiştim. Size de bu haftaki yazımda hatırlatmak istiyorum. Ama son günlerin haber yayınlarında, hem o “yeni doğan çocuklar”la ilgili korkunç haberler gelmeye başladı hem de son siyasal tartışmalarla ilgili önemli demeçler...

Son dönemlerin çok başarılı araştırmacı genç gazeteci meslektaşlarımın ortaya çıkardığı bebek ölümleri hakkındaki, şimdiye kadar benzerlerine hiç rastlamadığımız tüyler ürpertici ayrıntıların, tabii, ön planda kalmaları, hiç unutulmamaları, en acil tedbirlerin konusu olmaları gerekiyor. Ama şu gerçek de var: O konu da, kadınlara karşı şiddetin önlenmesi konusuyla çok yakından ilgili. Çünkü o çocuklarla birlikte, annelere de uygulanan şiddet saldırılarının da en şiddetlileri arasında... Bu açıdan Meclis’teki İstanbul Sözleşmesi üzerine yapılan görüşmeler yeniden güncelleşmiş sayılır. O yüzden o sözleşmenin geçmesine de yeniden değinilebilirim. 

2011’DEKİ MECLİS TOPLANTISI

Aşağıdaki konuşmalar Türkiye Büyük Millet Meclisi Tutanak Dergisi’nin 24 Kasım 2011 tarihindeki gece yarısında da süren toplantısının tutanaklarından alıntılanmıştır: Konuyu bir öneriyle kürsüye getirenlerden biri, o zamanki Barış ve Demokrasi Partisi grubunun başkan vekillerinden Pervin Buldan’dır. Öteki Batman Milletvekili Ayla Akat Ata. O zamanki istatistikleri dile getiriyor. Buldan, adalet bakanından aldığı bilgilere dayanarak şunları söylüyor: “Değerli milletvekilleri, kadınlar evde, okulda, iş yerinde, sokakta, gözaltında şiddete maruz kalıyorlar. Ama bu şiddetin gerek farkındalığının yaratılması gerek kovuşturulması gerek soruşturulması, gerek faillerin cezalandırılması noktasında çok iyi bir karne sahibi değiliz. Bir kız çocuk olarak, bir kız kardeş olarak, bir abla olarak, bir anne, bir eş olarak, hatta bir nine olarak sahip olduğumuz sıfatlarla bizler toplumun yarısıyız ama maruz kalmış olduğumuz şiddet toplumun bilgisinden ve görgüsünden uzak tutulmaya çalışılıyor.”

 Şunlar da Batman Malatya Milletvekili Öznur Çalık’ın sözleri: “Yarın 25 Kasım, Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Dayanışma Günü. Bu vesileyle tüm kadınlarımızın yanında olduğumuzu bir kez daha tekrarlamak istiyorum ve tüm kadınlarımıza sesleniyorum: Şiddetsiz bir dünyada yaşayabileceğimiz günler var gelecekte. Bunun için içimizde taşıdığımız ümide sıkı sıkı hep beraber sarılalım.”

Çalık, konuşmasını bitirirken hükümet yetkililerine teşekkürlerini de sunuyor: “Bununla ilgili olarak da özellikle 1985 yılında imzaladığımız Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi gibi Avrupa Konseyinin İstanbul Sözleşmesi de Türkiye için çok önemlidir. Emeği geçen başta başbakanımız, içişleri bakanımıza çok teşekkür ediyorum ve tüm insanlığa şiddete hayır diyorum.”

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına konuşan Nurettin Çanikli’nin sözleri de şöyle: “Ben öncelikle şu saatte ortaya çıkan bu güzel ve uzlaşma tablosundan dolayı son derece memnun olduğumu ifade etmek istiyorum ve bu vesileyle bütün arkadaşlara, bütün gruplara, emeği geçen herkese şükranlarımı arz ediyorum”

BİLGEHAN’IN KONUŞMASI

Tabii bir de Gülsün Bilgehan var. O sırada CHP’nin Ankara milletvekili olarak Avrupa Konseyi’nde Türkiye delegesi ve aynı zamanda, kadına şiddetle ilgili çalışmaların içinde en aktif görevlerde bulunuyor. Bilgehan da CHP grubu sözcüsü olarak konuşuyor. Diyor ki: “Şimdi hep birlikte bu sözleşmeyi imzalayacağız, onaylayacağız. Ben çok büyük bir memnuniyetle Cumhuriyet Halk Partisi Grubu’nun bu sözleşmenin kabulü yönünde oy kullanacağını belirtiyorum ve hepinize iyi akşamlar diliyorum.”

TBMM’nin gece yarısına kadar süren beş oturumlu bu toplantısında grup sözcülerinin dışında, daha birçok milletvekili de konuşuyor. Onların konuşmaları da, Meclis’in ne kadar büyük bir çoğunluğunun sözleşmeyi desteklediğini gösteriyor. Oylamaya geçildikten sonra da, toplantıyı yöneten başkanın ilan ettiği sonuç şu oluyor: Kabul oyları: 246, Çekimser: 1.

Özetle: Kadına şiddetin önlenmesiyle ilgili İstanbul Sözleşmesi’ne TBMM’deki hiçbir partiden ve hiçbir milletvekilinden bir itiraz sesi yükselmiş değil. Bir çekimser dışında hepsi sözleşmenin onaylanmasından yana... Peki, o sözleşmeyle ilgili kabul kararının yıllar sonra, bir gün sadece cumhurbaşkanının kararıyla iptal edilmiş olmasının gerekçesi ne? Bunun nedenlerini anlatan ayrıntılı bir gerekçe hâlâ açıklanmış değil.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İstanbul Sözleşmesi 23 Ekim 2024
Kapalı ve açık... 9 Ekim 2024

Günün Köşe Yazıları