Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Hangi alanda iyiyiz?
Üst başlıktaki soru, tabii, ülkemizin ve yurttaşımızın genel durumuyla ilgili... Buna birkaç “altbaşlık” sorusu ekleyelim:
Ekonomi alanında mı? Adalet, iç güvenlik, dış güvenlik, kültür, eğitim, sağlık, sosyal güvenlik, tarım, sanayi, çevre, istihdam... Hangilerinde iyiyiz?
Elbette ki, bütün bunların hepsi veya bir kısmı için, “O alanda durumumuz fevkalade” denilemez. Birçok ülkenin bazı alanlarda çözüme bağlanması mümkün olmamış sorunları vardır.
Ama bizim dururumuz hayli farklı. Her gün karşılaştığımız sorunların çoğu “Olur böyle vakalar” denilecek gibi değil.
EKONOMİDE ÇÖKÜNTÜ
“Ekonomideki çöküntü”den söz etmeye gerek yok. Çünkü tüm vatandaşlarımız, her gün karşılaşıyorlar. Bir kısmının gelirleri, açlık sınırının altında kalıyor. O yüzden ölenler artıyor. Isınma ihtiyacı yüzünden evlerinden çıkamayıp yangına uğrayan beş çocuğun ölümü gibi yürek parçalayıcı facialar yaşanıyor.
Ve ekonomiyi perişan eden “enflasyonla mücadele” hedefinin başarıya ulaşabileceği umudunu veren işaretler de ortada yok.
Ülkemizin geçmişinde, çoğu savaş gibi, dünya ekonomik buhranı gibi, petrol krizi gibi, dış olayların etkisiyle, enflasyonla karşılaştığımız dönemler vardır. Bunların üstesinden gelinmesi için zaman zaman acı reçeteler uygulamak gereği de ortaya çıkmıştır. Ama bunlar ne bugünkü kadar uzun sürmüştür ne de etkileri halk kitlelerini bu kadar adaletsiz uygulamalarla karşı karşıya bırakmıştır.
MİLLİ EĞİTİM
Gelelim, adının önünde “milli” sıfatı bulunan bakanlıklarından birinin alanına.
Bugünkü iktidar partilerinin başlangıçtan beri, hedeflerini, programlarını, uygulamalarını yazboz tahtası haline getirdikleri “Milli Eğitim Bakanlığı”nda olup bitenlere...
Öğretimi anayasal çizgisinden uzaklaştırmak, öğretmen kadrolarını o amaca uygun bir disiplin altına sokmak yolunda adımlar atarken, öğrencilerin en basit sağlık ve temizlik ihtiyaçlarının giderilmesi sorununu bile çözemeyen bu bakanlık, Cumhuriyetin laik ilkesiyle ilgili olarak Atatürk dönemine ilkel iftiralarla saldırmaya başladı. CHP’ye karşı söyledikleri arasında şunlar da vardı:
“Sizin laiklikten anladığınız, camilerin kapısına kilit vurmak, camileri ahıra çevirmektir.”
Bu iddialar, 1940’lardaki, 50’lerdeki partiler arasındaki tartışmalar sırasında uydurulup piyasaya sürülmüştü. Ama bunu izleyenlere şu gerçekler hatırlatılmıştı ki camilerin, Osmanlı Devleti zamanındaki dış savaşlar sırasında da Birinci Dünya Savaşı sırasında da İkinci Dünya Savaşı sırasında da savaşa hazırlanan ordularımıza katkıda bulunmaları görev sayılırdı.
O görev yerine getirilirken savaşa katılacak ordularda süvari birlikleri varsa onların gıda ve dinlenme ihtiyaçlarının cami önündeki yerlerde karşılanması da normaldi.
Bu arada şunu da hatırlayalım. Recep Tayyip Erdoğan’ın, cumhurbaşkanı seçilmeden önce Ziya Gökalp’ın 1912’de -yani Balkan Savaşları zamanında yazdığı bildirilen- şiirinin mısralarında da camilerin savaş sırasındaki durumuna atıf vardır:
“Minareler süngü, kubbeler miğfer, camiler kışlamız, müminler asker.”
Hal böyle iken bu eskimiş ve yalan iddiaları ortaya atan ve cevabını 75 yıl öncesinde alıp oturan laik Cumhuriyet karşıtlarından bu kadar zaman sonra, bir bakan tarafından tekrarlanması, ilginçtir. Ama işte, bu dönemin bakanları arasında böyleleri de var.
MİLLİ SAVUNMA
Gelelim, isminde “milli” sıfatı da olan milli savunma alanına...
Bu alanımızda yaşadığımız önemli olayların başlangıcı 2007 yılıdır. O tarihlerde, bugün FETÖ adıyla anılan Fethullah Gülen ve ekibinin ülkemizin yönetiminde ve devlet örgütündeki etkisi hayli farklıydı. 12 Temmuz 2007’de İstanbul’da Ümraniye’de bir gecekonduda 27 el bombasının bulunduğu “gerekçe”siyle bir davalar dizisi başladı. Birincisinin adı, Ergenekon davası oldu. O davayı, “dalga” sıfatı altında benzerleri izledi. Birinci davayla ilgili üç iddianame vardı. Onun arkasından başkaları geldi.
İddialar, hükümet darbesi hazırlamak, silahlı isyan örgütlemek, askeri şahısların yardımıyla yönetimi değiştirmek gibi çeşitli başlıklar altındaydı.
Sonradan bazı davalar birleştirildi. O davalar ayrı görüldü. Adları, akıllarda kalanlar arasında şunlar vardı:
İrtica ile eylem planı, Şile kazıları, internet andıcı, Genelkurmay başkanlarından İlker Başbuğ davası, Cumhuriyet gazetesi davası.
Yargılananlar arasında birçok yüksek rütbeli komutan, gazeteci, siyasetçi, rektör, yazar, üniversite öğretim üyesi vardı.
Aslında, bu davanın geniş bir akademik çalışma topluluğu kurularak, ciltlere yaymak suretiyle yayınlanmasında büyük bir fayda vardır. 21’inci yüzyılın “siyasal” ve “adli” olayı olarak ayrıntılarıyla kayıt edilmesi, gelecek kuşakları da ilgilendirecektir.
2015’teki darbe teşebbüsü ve sonuçları da ayrıca birkaç ciltlik bir kaynak eserin konusu olabilir. O da gelecek kuşakların 21’inci yüzyılın başlangıcında olup bitenleri öğrenmeleri için “kaynak” oluşturabilir.
Ve sonuç, pek çok değerli insanımızın uzun süreler boyunca özgürlüklerinin yok edilmesi gibi çok büyük bir hukuksuzluk ve adaletsizlik örneği olarak benzeri yollara sapacak olanlar çıkarsa onlar için ibret alma imkânını oluşturabilir.
TEĞMENLER
Milli savunma konusunda bugünkü durumumuza gelince...
Ona değinmek için bugün de yerim kalmadı. Gerçi akşama kadar gelen bir dizi haber henüz iyimserlik içermiyordu. Dilerim, hiç olmazsa, o konuda, geçmişte yaşanmış olanlardan ibret alınıp yeni sorunlara yol açılmaz.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret ve emekli maaşı hakkında önemli iddia!
- Asgari ücret kaç TL olmalı?
- Yarısı mesleği bırakmayı düşünüyor!
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
En Çok Okunan Haberler
- İstanbul'da hissedilen deprem!
- Tel Aviv’i balistik füze ile vurdular
- 'Kanlı Noel' saldırganı hakkında neler biliniyor?
- Yoğun bakımdaki Emre'den acı haber
- Salonu terk ettiler!
- Ukrayna 'bin kilometre' uzaktaki hedefleri vurdu!
- 'Bunu da yaptınız, yazıklar olsun!'
- 'Yaptığınız kötülük hiç unutulmayacak!'
- 'Ekonomist Erdoğan'ı sordu, yanıt İmamoğlu oldu!
- Özlem Gürses'e ev hapsi!