2025 yılı herkese kutlu olsun. Herkese mutluluklar getirsin. Tüm yurttaşlarımıza ve başka ülkelerin yurttaşlarına... Dünyanın -kendi ülkelerinden ayrılarak- başka ülkelerde yaşamak zorunda kalan ve fiilen “yurtsuz” kalan insanlarına... Ve dünyanın insanlarla birlikte yaşayan tüm canlılarına...

Hepsine mutluluk dileklerimi sunarım.

***

Bu dilekler, siyasal, sosyal ve ekonomik olaylarda yaşadığımız pek çok olumsuzluk karşısında, fazla “hayalci” görünebilir. Ama öyle de olsa o hayallerden tümüyle vazgeçmemek gerekir. Değerli şairimiz Yahya Kemal’in o mısrası çok ünlüdür: “İnsan âlemde hayal ettiği müddetçe yaşar” diyor.

Kaldı ki ülkemizin ve dünyamızın yakın tarihinde o dileğin kısmen de olsa, bir ölçüde de olsa, gerçekleşmek yoluna girdiği dönemler vardır. İnsanların en azından daha sonraki yıllar için daha umutlu olmalarını sağlamışlardır.

Mesela Birinci Dünya Savaşı’ndan sonraki dönemin bir kısmında, en azından savaş galibi ülkelerde yaşanan hayatı, bazı gözlemciler, “altın yıllar” diye anarlar. 

Gerçi o “altın yıllar” ancak 1920’lerin son yıllarına kadar sürmüştür. Sonra, 1930’ların ilk yıllarında “dünya ekonomik krizi” başlamış ve İkinci Dünya Savaşı’nın nedenleri arasına girmiştir. Ama o “altın yıllar” unutulmamıştır.

***

Sonra, dünyanın yeni diktatörler yönetimi altına girdiği 1930’ların son yılları. Ve 1939’dan 1945’e kadar süren İkinci Dünya Savaşı yılları...

O birçok ülkede savaş facialarıyla geçen yılların ardından başlayan “barış yılları” ve “Soğuk Savaş” yıllarına dönüşen yıllar...

Özetle: Dünya tarihinin son zamanlarında, ülkeleri ve insanlarını rahatlatan yıllar da vardır, tehlikeli, korkutucu, yıpratıcı yıllar da.

Bugün ulaştığımız 2025 yılına bakıp önümüzü görmeye çalışırken o iki ihtimali de göz önünde tutmalıyız. Ama, tabii, iyimserlikten fazla uzaklaşmadan...