Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Hukuk Yalana Dönüşürse…
TBMM Anayasa Komisyonu çalışmaları kesildi. Böylece TBMM’nin kendi eseri olacak bir anayasayı yapmak için yeterince iradeye sahip bulunmadığı da Meclis’in bu konuda en yetkili komisyonu tarafından açıklanmış/itiraf edilmiş oldu.
Anayasa, “şimdilik” rafa kalktı.
Ve Türkiye Cumhuriyeti’nde hukuk, hem de kaçıncı kez, yine yalana dönüştü.
Çünkü anayasalar, devletlerin çatısını kurmak için yapılırlar.
Çünkü anayasası oluşturulamayan devletler, daha çatıları kapatılamamışken iç bölümlemeleriyle uğraşılan binalardan farksızdırlar.
Böyle binalar, bütün fırtınaların ve tufanların etkisine doğrudan açıktır. Tamamlanabilmiş iç bölümleri de daha ilk şiddetli fırtınayla veya tufanla birlikte sürüklenip gitmeye yargılıdır.
Türkiye Cumhuriyeti 1982 yılından beri, yani tam 31 yıldır bir askeri darbe sonucu ortaya çıkmış, cunta ürünü bir anayasa ile yönetilmekte. Aradan geçen süre içerisinde bu anayasada Meclis tarafından yapılan değişiklikler, cumhuriyetimizin bu niteliğini, başka deyişle bir cunta ürünü anayasa ile yönetilmekte olduğu gerçeğini değiştirmemiştir. Çünkü bütün değişiklikler sonuçta aynı anayasaya atfen yapılmıştır ve bu anayasanın adı da hâlâ 1982 Anayasası’dır.
Ve aradan geçen 31 yılda Türkiye Cumhuriyeti’nde hukuk, kocaman ve uygarlık adına tiksindirici bir yalana dönüşmüştür. Çünkü uygar bir dünyada devletler, ancak halkın özgür iradesiyle seçilmiş meclisler tarafından yapılmış anayasalarla yönetildikleri takdirde ve o ölçüde “demokratik” sıfatının saygınlığını kazanabilirler. Bunun aksi bir durumda, yani halkın özgür iradesiyle seçilmiş meclislerinkinden farklı bir otoritede veya iradede kaynağını bulan bir anayasanın gölgesi altındaki bir devlete “demokratik” denildiğinde ise hukuk, bütünüyle yalana, acınası bir aldatmacaya dönüşmüş olur.
Eğer herhangi bir ülkede otuz yıldan fazla bir süredir adı “Millet Meclisi” olan bir kurum bütünüyle kendi iradesinin ürünü olan yeni bir anayasayı daha önceki bir cunta anayasasının yerine geçirememiş ise, o ülkede başta “demokrasi” ve “parlamenter rejim” olmak üzere, uygar bir devlet yönetiminin bütün temel kavramları tartışmalı hale gelmiş demektir. Böyle bir ülkede hâlâ bir hukuk devletinin varlığından söz edebilmek, hukukun bütünüyle yalana dönüşmüş olmasıyla eşanlamlıdır.
Ve, evet, ve, böyle bir ülkede sonunda iktidarın ancak mutlakıyetin temsilcisi olabilecek bir muktedirliğe dönüşmüş olmasının da şaşılacak hiçbir yanı yoktur!
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
En Çok Okunan Haberler
- İstanbul'un 7 ilçesinde yarın su kesintisi uygulanacak
- 250 bin TL'nin getirisi ne kadar?
- İstanbul'da aile katliamı
- İktidarın '25 Kasım' korkusu
- Malatya depremi: 'Endişe verici' diyerek uyardı!
- Hedefteki teğmenlerle ilgili yeni gelişme!
- Akalın'dan İYİ Parti'yi karıştıracak açıklama
- Kan donduran 'taciz' iddiası
- İmamoğlu'ndan, Tekin'e 'belgeli' kreş yanıtı
- TÜPRAŞ'tan açıklama geldi