Ahmet Süha Umar

1935 yıl sonra Ortadoğu

01 Ocak 2025 Çarşamba

KOVULAN, SÜRÜLEN KAVİM: YAHUDİLER

Yahudi tarihi kovulmalar ve sürgünler tarihidir. Dünya üzerinde Yahudiler kadar, yaşadıkları hatta gittikleri her yerden kovulan veya sürgün edilen ulus var mıdır bilemedim. Tabii bir ulus hep bu davranışla karşılaşıyorsa, durup kendisini de sorgulaması gerek ama bugün konumuz o değil.

Yahudiler MÖ 586’da Babil’e sürüldükten sonra, MS 90 yılında, Roma Senatosu’nun kararıyla Ortadoğu’dan da sürülmüşler, geri dönmeleri de yasaklanmıştı. Bu yasak ancak 15. yüzyılda, Sultan II. Bayezid tarafından yok sayılmış, İspanya’da engizisyondan kaçan Yahudiler, Piri Reis’in amcası Kemal Reis’in kadırgaları ile Osmanlı topraklarına taşınmışlardı. 

YAHUDİLERİN FİLİSTİN’E YERLEŞMESİ

Hemen bütün Avrupa ülkelerinden çıkarılan Yahudilere bir vatan bulunması için Laurence Oliphant tarafından hazırlanan layiha, 1879 yılında II. Abdülhamit’e sunulmuştu. Bu girişimin arkasında o gün de Avrupa ülkeleri vardı. Amaç, Avrupa’da istenmeyen Yahudilerin, toplu halde Filistin’e yerleştirilmeleri idi. Bunun için üç yöntem öngörülüyordu: Osmanlı Devleti’nin kendi iradesiyle bu öneriyi kabul etmesi; önerinin, Avrupa ülkelerinin baskısıyla Osmanlı’ya kabul ettirilmesi; Yahudilerin, dolaylı yollardan Filistin’de toprak satın alarak o bölgeye fiilen yerleşmeleri. 

Bu satırlar size, İngiltere’nin 1917’de Filistin’i işgalini ve II. Dünya Savaşı sonrasında, İsrail Devleti’nin kurulmasıyla sonuçlanan Balfour Deklarasyonu’nu ve o çerçevede başta İngiltere olmak üzere Avrupa ülkeleri-ABD ve 1948’de kurulmasını takiben İsrail tarafından izlenen, bugün bile yürürlükte olan politikaları anımsatmıyor mu? 

II. ABDÜLHAMİT’İN BİLE YAPMADIĞINI YAPMAK

II. Abdülhamit Oliphant Layihası’nın Meclisi Mebusan’da reddedilmesini sağlamıştı ki bu da bugün yetkisiz ve işlevsiz duruma düşürülen TBMM için ders çıkarılması gereken bir olgudur. II. Abdülhamit, Yahudilerin, sadece Filistin’e değil Suriye’ye yerleşmesini de engelledi. AKP ve Erdoğan iktidarı ise çok takdir ettikleri Osmanlı sultanının bile, devletin geleceği açısından sakıncalı gördüğü için yapmadığını, 13 yıldır izlediği Suriye politikasıyla yaptı. 

II. ABDÜLHAMİT’İN GÖRDÜĞÜNÜ, ERDOĞAN GÖREMEDİ Mİ? 

İsrail, “vaat edilmiş topraklar” tutkusu ile kuruluş aşamasından beri yayılmacı-işgalci bir siyaset benimsemiş ve sürdürmüştür. Bu tanıma, Suriye’nin bir bölümü girse de İsrail o konuda hep dikkatli davranmak gereğini duymuş ve Suriye’deki işgalini Golan Tepeleri ile sınırlı tutmuştur. Bunda Hafız Esad ve oğlu Beşşar Esad’ın İsrail karşıtı politikasının ve Suriye’nin askeri gücünün önemli bir yeri vardır. Hafız-Beşşar Esad Suriye’si, hele Mısır’ın, Camp David Anlaşmaları sonrasında İsrail karşıtı tutumunu büyük ölçüde terk etmesinden sonra, İran ile birlikte, İsrail’in işgalci, yayılmacı politikalarının ve Ortadoğu’yu yeniden düzenleme (BOP) beklentilerinin önündeki büyük engeldi. 

Erdoğan yönetimi, HTŞ kullanılarak uygulamaya konan ABD planına katkıda bulunarak Esad’ın devrilmesini, böylece İsrail’in önündeki önemli bir engelin ortadan kaldırılmasını sağlamış, İran’ın Suriye’den güç alan İsrail karşıtı duruşunu zayıflatmış ayrıca İsrail’in, Şam’ın varoşlarına kadar ilerleyerek Suriye topraklarının bir bölümüne daha el koymasını kolaylaştırmıştır.

Türkiye’nin bu tutumunun Arap ülkeleri, İran ve Rusya üzerinde olumsuz yansımalarının olması beklenmelidir. Kaldı ki eğer Erdoğan’ın dediği gibi, İsrail bundan sonra Türkiye’ye saldırmayı planlıyorsa, bu Suriye politikası Türkiye Cumhuriyeti’nin çıkarına da değildir. II. Abdülhamit’in gördüğünü Erdoğan görememiş olabilir mi? 

TÜRKİYE’NİN BEKLENTİLERİ

Kamuoyuna açıklandığı kadarıyla Esad rejiminin yıkılmasına katkıda bulunurken Türkiye’nin beklentisi, YPG/PYD’nin ortadan kaldırılması, Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması idi. Ancak anayasanın ve seçimlerin 3-4 yıl alacağı; HTŞ’nin, Alevilere ve diğer gruplara karşı tutumu; Suriye ordusunun oluşumu; ülkede ABD’nin de tercihi olan, federal bir yapıya gidileceği; ABD’nin, YPG/PYD’nin arkasında durması; ABD-İsrail’in, Suriye’nin kuzeyinde bir Kürt özerk bölgesi yaratılması projesi; İsrail’in Suriye’de genişleyen işgali gibi gelişmeler, Türkiye’nin beklentilerinin, Esad dönemine oranla bugün çok daha zor gerçekleşeceğine işaret etmektedir.

Cumhuriyet okurlarına ve tüm çalışanlarına sakin, huzurlu ve mutlu bir yıl dilerim.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Türkiye’nin işi zor 18 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları