Mustafa Balbay
Mustafa Balbay mustafabalbay35@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Sanatla çıkacağız!

01 Ocak 2025 Çarşamba

2025’i umut ve mücadele yılı olarak yaşayacağız. Durum 2024’ün gidişinden belli. Eski yıl yenisinin önüne bir dizi düğümü bıraktı, gitti.

Yarından tezi yok bunların tümünü kalemle, kelamla anlatmaya çalışacağız. Ülkemizin, dünyanın bütün sorunlarını anlamak ve çözmek için elimizdeki başlıca güç şu:

Sanat!

Sanat, insanın aynası.

Sanat, yaşamın eleştirisi.

Sanat, toplumsal yaşamın ruhu.

Sanat, geleceğin güneşi.

İnsan sanatla insanlaştı. Sanatla kendini tanıdı.

Bu yüzyıllar öncesi için de böyleydi, bugün de.

***

2024 yılının son haftasında İrfan Şahinbaş atölye sahnesinde Heiner Müller’in yazdığı, Hilal Ceylan’ın Türkçeye çevirdiği, Ayşe Emel Mesci’nin rejisörlüğünü üstlendiği Medea Material oyununu izledik. Mesci ve Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Tamer Karadağlı ile birlikte izlediğimiz oyun bizi insanlık tarihinin bilinen, bilinmeyen bütün evrelerine götürdü, getirdi. Yerimizde otururken en çok rahatsız olarak izlediğimiz oyundu desem yeridir. 

İnsana sorumlulukları bu kadar mı sert anımsatılır?

İnsana dünyanın içinde bulunduğu durum bu kadar mı korkunç ve gerçekçi gözlere önüne serilir?

Oyunu izlerken en eski sanat olarak tiyatronun ölmeyeceğine, ölemeyeceğine, çağın bütün olanaklarını kullanarak işlevini sürdüreceğine bir kez daha inandık.

Ayşe Emel Mesci geçen yıl izlediğimiz Kemal Tahir’in Devlet Ana’sını ustaca sahneye koymuştu. Yazı aramızda oyuna giderken “Sevgili Mesci Devlet Ana’dan daha üstte ne yapmış olabilir” diye düşünmüştük. Ancak Medea Material’de teknolojik, insani her türlü olanağı da zorlayarak müthiş bir oyun ortaya koymuş.

Başrolü üstlenen Sükun Işıtan baştan sona 100 metre koşucusu gibi hareketli, at yarışı anlatıcısı gibi hızlı, söz ağırlıklı müzik sanatçısı gibi ahenkliydi. 

Hem görsel hem işitsel hem zihinsel, insanın bütün sınırlarını zorlayarak devam eden oyun bitince sanki sahneden kendimiz inmiş gibi yorgun ve doluyduk.

Murat Gülmez (dekor tasarım), Funda Çebi (kostüm), Yakup Çartık (ışık tasarım), Can Akyürek (sinevizyon mapping tasarım), Ali Berktay (dramaturg) hep birlikte yeryüzünün bütün gerçeğini gözler önüne sermişler. İnsanın dünyaya ettiğinden, insanın insana ettiğinden insan olan utanır! 45 yıl önce yazılmış oyunun bütünlüğü içinde bugünkü Filistin de unutulmamış. 

Tiyatro insana ne olduğunu ve ne olmadığını dokunarak anlatıyor. 

***

Oyunu izlediğimiz gün Diyarbakır’da Cahit Sıtkı Tarancı Kültür Merkezi’nde de bir oyun vardı. Devlet Tiyatroları, Hırvat yazar Miro Gavran’ın kaleme aldığı Karımın Kocası adlı oyununu sahneye koymuştu. Oyun gösterimdeyken sahnenin karşı sokağında da sanatın niçin gerekli olduğunu ifade eden olaylar yaşanmıştı. 

HÜDA PAR’ın başını çektiği grup oyunun adından çıkarım yapmış, sahnelenmesini protesto etmişti. 

Sanatçılar, sahnede olmaya devam edeceklerini açıklayıp kararlılıklarını ortaya koydular. Oyunun adının Evlilik Komedisi olarak değiştirilmesi Türkiye gerçeğinin bir başka acı fotoğrafıydı.

Her şeye karşın sanat.

İnsanın beynine, yüreğine ulaşmanın en kestirme, en garantili yolu!

2025’te daha güzel, daha aydınlık bir Türkiye hayali kuran herkesin yapması gereken şeylerin başında sanatla yüz yüze olmak gelmeli.

Sanat kadar insan olacağız.

Sanat kadar ruhumuzu temiz tutacağız...

Devlet Tiyatroları’nın sahnelerinin hep tozlu olmasını diliyoruz. Yoksa geleceğimiz tozlanacak.

Sanata emek veren herkesin önünde saygı ile eğiliyoruz!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kayyumla başlayın! 31 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları