Öztin Akgüç

Yeni yıl ekonomik öngörüleri

01 Ocak 2025 Çarşamba

Bilimde neden-sonuç ilişkisi, illiyet bağlantısı olduğundan nedenler saptanır, doğru tanılar konursa sonuç öngörülür, kestirilir.

Sosyal bilim iktisatta da neden-sonuç ilişkisi geçerli olduğundan öngörülerde yanılgı olasılığı azdır. Ülkede ekonomide başarı övgü ve övünmelerinin yapıldığı dönemde, kriz nedenlerinin oluştuğu, ekonominin uzun süreli ve derin bir durgunluğa gireceği öngörülmüş ancak dikkate alınmadığından öngörüde çöküntü olarak gerçekleşmiş, yaşanmaktadır.

Enflasyon, fiyat artış süreci olarak arz-talep dengesizliğinden kaynaklanır. Yaşanan enflasyona talep enflasyonu; emekli ve emekçinin dar ve sabit gelirlilerinin talep artışından kaynaklandığı tanısı konmuş, yoksullaştırarak enflasyonun kontrole alınacağı yanılgısıyla dezenflasyon politikası izlenmeye başlanmıştır. Yanlış tanı ve politikanın olumsuz etkileri 2025 yılında daha net görülecek, yaşanacaktır.

İktisatta Keynesyen yaklaşımda talebi reel gelir, klasik yaklaşımda faiz belirler. Emekli, emekçi, dar ve sabit gelirli kesimin talebi, zam, vergi, azalan kamu hizmetleri harcamaları, yüksek faiz ve eyletimli enflasyon rakamlarıyla kısılmakta, talebin kısılması da başarı olarak gösterilmektedir.

Emekli, emekçinin talebinin kısılmasının yoksullaştırma yanı sıra ekonomide başka olumsuz etkileri de olmaktadır. Geliri azalan kesimin talebi, görece daha ucuz, iktisatta “inferior goods” olarak nitelendirilen alt grup, kalitesi daha düşük mallara yönelmektedir. Girdi kalitesini de düşünerek maliyet etkinliği olmadan üretim, sonuçta merdiven altı olarak ifade edilen imalata, tağyir ve tağşişe, kayıtdışı işlemlerin artmasına yol açmaktadır. Kalitesizlik, kayıtdışılık daha da yaygınlaşacaktır.

Fiyatı yükselen malları satın alamayan ya da yeterince alamayan tüketicilerin alt grup, daha ucuz, kalitesi daha düşük olduğu algılanan mallara yönelmesi, İngiliz İktisatçı Griffen tarafından ilk kez savunulduğundan “Griffen paradoksu” olarak tanımlanmaktadır. 

İktisatta fiyat esnekliği gibi gelir esnekliği de analiz aracıdır. Geliri azalan kesimin, lüks olarak nitelendirilen mallara, dayanıklı tüketim mallarına (beyaz eşyaya) talebi azalacaktır.

Talebin azalması, bazı mallarda merdiven altı imalata geçilmesine, firmalarda ciro kaybına, satış miktarının azalmasına yol açacaktır. Ölçek ekonomilerinden büyük ölçekte üretimin maliyet etkinliğinden (economies of scale) yararlanamama da maliyet artışına yol açacaktır. Ciro kaybı, maliyet yükselişi, mal yapısı güçlü olmayan firmaları konkordato, yeniden yapılandırma anlaşmalarına zorlayacaktır. Firmaların yükümlülüklerini zamanında yerine getirmemeleri ekonomide “bulaşma” (contagion) etkisiyle yaygınlaşacak, iflas, konkordato, yeniden yapılandırma talepleri artacak, işi terk, tasfiye artacaktır.

Enflasyon, eyletimli rakamlarla dahi sürecektir. Enflasyon sürerken iflas, tasfiye, işi terk, temerrüt olaylarının artması, stagflasyon terimiyle tanımlanamaz. İktisatta olayı tanımlamak için kullanılan terim “slump” çöküş, çökmedir. Üretimin azalmasının, firmaların tasfiyesinin hızlanmasının, temerrüdün, borç ödememenin yaygınlaşmasının enflasyonla birlikte yaşanmasını tanımlayan ekonomik terim “slumpflation”dır.

Türkiye’nin ekonomik sorunu emekli ve emekçinin talebini kısmak, gelir dağılımını bozmak, geliri ithal eğilimi yüksek gruba kaynak aktarmak, üretimi, verimliliği artırmamak, eğitimin kalitesini yükseltmemektir. Yanlış tanı, yanlış politika, kötü yönetimin sonuçları, 2025’te daha belirgin yaşanacaktır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Devletin onarımı 19 Mart 2025

Günün Köşe Yazıları