Bu oyunun en büyük özelliği olağanüstü pozisyonların beklenmeyen şekilde sonuçlanmasıdır. Cenk’in 2 inanılmaz kurtarışıyla; Quaresma’nın 2. yarıda kaçırdığı gol maçın belki de en çok hatırlanacak pozisyonu diye düşünülebilir. Antrenör Carvalhal bu kez orta sahasını Veli Kavlak gibi çok koşan, pres yapan aynı zamanda da forvet arasına girerek gol koklayan genç futbolcusuyla tamamlarken ileri uçta da Mustafa Pektemek’e görev verdi. Bu doğru bir karardı ve Beşiktaş’a ‘dinamizm’ kazandırdı. Quaresma da istekli olunca kaliteli Mersin İ.Y. karşısında herkesin mutlu olabileceği bir 90 dakika oynandı.

Akdeniz temsilcisi gol atamadıysa bunu özellikle Cenk’in ve Beşiktaş’ın başarılı gününde olan geri dörtlüsüne borçlu... Atılan golde Hilbert’in asisti ve onu kaçıran Simao’nun yaratıcılığı Siyah - Beyazlılar adına özlediğimiz pozisyonlardı. İki kanadıyla da etkili atak yapan Mersin İ.Y., orta alanda Erman Özgür’ün yönetiminde oyunu hiç bırakmadı.

Aslında bu karşılaşmanın skoru fakir ama oyunu zengindi. Beşiktaş’ta son yarım saatte Holosko’nun oyuna girmesi beklenen yararı sağlamamış gibi görünse de Kara Kartal’ın ataktaki etkisini arttırdı. Çünkü kaleye dik giden bu futbolcuyla Quaresma karşısında oyunu kurtarmak isteyen Mersin İ.Y. zor anlar yaşadı. Biz 90 dakikayı heyecanla izlerken ulusça acılarımızın da dorukta olduğu ‘buruk’ bir geceyi geride bıraktık. Beşiktaş için bu maç 11 puanlık bir avantaj gibiydi. Çünkü rakiplerinin puan kaybettiği haftada ve Dinamo Kiev yenilgisinin ardından F.Bahçe 90 dakikası için iyi bir moral oldu. Bana göre Carvalhal, gerçekçi bir düşünceyle nihayet Veli Kavlak’ı orta alana yerleştirerek doğru bir iş yaptı.