Olaylar Ve Görüşler

En büyük devrim - Prof. Dr. Sabri Çakır

30 Ekim 2024 Çarşamba

Cumhuriyetimizin kuruluşunun 101. yılını, yani ikinci yüzyılını tüm halkımız ve kurumlarımızla birlikte dün kutladık. Yine hep birlikte, Cumhuriyet ve demokrasimizi, yani yüce devletimizi yıkmak, gelişmesi ve ilerlemesini engellemek isteyenlere karşı kolektif bir bilinçle tarihinin bir büyük bayram coşkusu ve gururunu yaşadık.

Cumhuriyet, kendisine ait topraklar üzerinde egemenliğin kayıtsız koşulsuz ulusun olduğu siyasal bir rejim; halkın kendi kendini yönetmesinin adıdır. Cumhuriyet, bağımsızlık, özgürlük, hakça, insanca yaşama haklarının toplumsal bir belirtisi ve görünümüdür. Cumhuriyet, bir toplumun yönetim sistemini, aile, eğitim, ahlak, hukuk, adalet, ekonomi, kültür anlayış ve yaşam biçimini bütünüyle değiştiren sosyokültürel bir süreç, bir değişme modelidir. 

Kısacası cumhuriyet, devlet aygıtı haline dönüşmüş bir ulusun, kendi toprakları üzerinde kurduğu egemenlik ve bağımsızlık haklarının yıkılmazlığını, başkasına devredilmezliğini garanti eden; kendi kendini yönetme hakkını ulusun elinde bulunduran kültürel ve toplumsal bir yönetim sistemidir. Bu sistemin devamı ve yıkılmazlığı, halkın kendi kendini, kendi iradesi ile hiçbir baskı ve korku altında kalmaksızın yönetmesine bağlıdır. Halkın demokratik yöntemle kendisini ve devleti yönetmek için seçtiği kişilerin, grupların kendi çıkarlarını değil, halkın çıkarlarını, mutluluğunu her şeyden üstün tutmaları da demokratik yönetimlerin vazgeçilmez ilkesidir. 

DEMOKRASİ İLKESİ

29 Ekim 1923’te Cumhuriyeti kuran Atatürk, devrimlerinin amacını şöyle açıklamıştır: “Efendiler, yaptığımız ve yapmakta olduğumuz devrimlerin akmacı, Türkiye Cumhuriyeti halkını bütünüyle çağdaş ve bütün anlam ve biçimiyle uygar bir toplum durumuna getirmektir.” Demek ki her şey, toplumu içinde bulunduğu kötü durumdan, eğitimsizlik ve cahillikten, geri kalmışlık döngüsünden kurtarıp gelişmesini ve ilerlemesini sağlamak için yapılmıştır. 

Daha sonraki yıllarda, örneğin 1930’larda Atatürk’ün kendi yazdığı “Medeni Bilgiler” kitabında, “Demokrasi esasına dayanan hükümetlerde hâkimiyetin halka, halkın çoğunluğuna” dayandığını ifade etmiştir. Bu bağlamda, “Demokrasi ilkesinin en çağdaş ve mantıklı uygulamasını sağlayan hükümet şekli cumhuriyettir” vurgusunu yapmıştır.

Cumhuriyetin 10. Yıl söylevinde ise Atatürk, “Cumhuriyet demek, demokrasi sistemiyle (yönetilen) devlet şekli demektir. Biz cumhuriyeti kurduk; o on yaşını doldururken demokrasinin bütün icaplarını sırası geldikçe uygulamaya koymalıdır” diyerek gelecekte yapılması gerekenleri de göstermiştir.

İNSANCA YAŞAMAK

Atatürk Cumhuriyeti siyasal bir yönetim tarzı olmanın ötesinde, yeni bir devletin adı, düzeni ve yaşam biçimi olarak da göstermeye çalışmıştır. Geniş anlamda, bir toplumun kültürünün maddi ve manevi tüm yönleri ve öğeleriyle eski bir tipten yeni bir tipe geçişini sağlayan bir süreç olarak cumhuriyeti anlatmak istemiştir. Ve yaptığı devrimlerle de bu görüşlerini gerçekleştirmiştir. Ona göre “Çağdaş bir cumhuriyet kurmak demek, milletin insanca yaşamasını bilmesi, insanca yaşamanın neye/nelere bağlı olduğunu öğrenmesidir.”  

Atatürk’ün bu söylemlerine baktığımızda, “cumhuriyet” demek, çok şey demektir. Cumhuriyet bağımsızlıktır; düşünce özgürlüğüdür, insanca bir toplum düzeninde yaşamak, ilerlemek, gelişmek için her türlü olanağa sahip olmak demektir. Cumhuriyet, en yüce erdeme dayanan bir iradedir; cumhuriyet fazilettir. Cumhuriyetin özü ve ruhu ise “laik” bir düzende yaşamaktır.  

Cumhuriyet ve demokrasi ile yönetilen ulusların ilerlemesi, gelişmesi, çağı yakalaması ancak “laik” ve eşitlikçi yani demokratik bir anlayışla yönetilmesine bağlıdır. Atatürk’ün yaptığı en büyük devrim olan Cumhuriyetimizin 101. yılı ulusumuza ve tüm halk katmanlarımıza kutlu olsun!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları