2. yetmez ama evet cephesi

06 Eylül 2023 Çarşamba

Türkiye’nin çok sorunu var. Sokakta vatandaşlara en büyüğü nedir diye sorsanız, birçoğu ekonomideki kötü gidişatı, enflasyonu, işsizliği, kira ücretlerinin artışını, işçi ve emekli maaşlarının azlığını sıralar.

Bu sorunlar, günlük yaşantıyı sürdürmenin zorluğu nedeniyle yaşamsaldır. Ekonomik açıdan zorlanan insan, doğal olarak bu soruna odaklanır. Ancak aynı derecede önemli olan adaletsizlik, yargı sistemindeki yozlaşma, kuvvetler ayrılığı sisteminin bozularak tüm gücün tek elde toplanması, demokratik hakların hoyratça budanması, liyakatsizlik gibi toplumsal barışı dinamitleyen sorunlar da var.

Sınırlardaki kontrolsüzlük, ülkemiz aşırı göç dalgası altında adeta işgal edilirken nitelikli genç vatandaşlarımızın Türkiye’yi terk etmesi ve dış politikadaki tutarsızlıklar da devasa sorunlar olarak önümüzde duruyor.

Bütün bunların yanında kanımca en önemlisi, şahlanan gericilik ve tarikatlar eliyle eğitimdeki dincileşme! Çünkü bu sorun, gelecek kuşakları da belirliyor.

Siyasal İslamcı iktidarın 21 yıllık egemenliğinden sonra geldiğimiz noktada, Cumhuriyetin 100. yılında, Türkiye Cumhuriyeti artık, anayasanın 2. maddesinde tanımlanan bir devlet değildir.

Yukarıda sıraladığım sorunlar yüzünden huzur kalmamış, aksine toplumda derin bir kutuplaşma kök salmıştır. Artık ülkemizi temsil eden bir milli spor takımının uluslararası başarısını bile birlikte kutlayamayan bir toplumda yaşıyoruz. Vatandaşlık bağıyla birbirine bağlı insanlar topluluğu olan “ulus” yerine, din bağıyla oluşan “ümmet” toplumu dayatmasının sonucu bu.

YENİ ANAYASA TUZAĞI

Böyle bir ortamda iktidar yeni anayasa yapma girişimini yeniden başlattı. Yargıtay Başkanlığı’ndaki Adli Yıl Açılış Töreni’nde konuşan AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan, “2011’den beri bir hayalimiz var. Bu hayal, Türkiye’yi darbe anayasasından kurtararak yarını kucaklayan, Türkiye Yüzyılı’na yakışır anayasaya kavuşturmak” diyerek bu konuyu gündeme taşıdı.

Aklıma 12 Eylül 2010 anayasa referandumu geldi. “Evet”, “Hayır” ve “Boykot” cephelerinin oluştuğu, 26 maddelik değişiklik paketine AKP’ye destek veren 2. cumhuriyetçiler’in “yetmez ama evet” dediği, Selahattin Demirtaş’ın lideri olduğu BDP’nin “boykot” tavrını benimseyip “Hayır” cephesini desteklemediği, Fethullah Gülen’in “İmkân olsa mezardakileri bile kaldırarak referandumda ‘Evet’ oyu kullandırmak lazım. Ben zannediyorum kalkarlar da” dediği günlerdi.

Sonunda evet yüzde 58, hayır yüzde 42 çıkınca yargı; AKP ve eski adıyla cemaate yani FETÖ’ye teslim edilmiş oldu. Buna yol açan YAE’ciler hâlâ, “Biz darbe anayasasına karşı çıktık!” diyerek kendilerini savunmaya çalışıyor.

KARŞIDEVRİMCİLERLE ANAYASA YAPILMAZ

14 Mayıs’tan sonra TBMM’de ortaya çıkan 2. cumhuriyetçi ve siyasal İslamcı tasarıma bakınca AKP’nin yeni anayasa tuzağı karşısında yine YETMEZ AMA EVETÇİ bir cephe kurulacağını tahmin ediyorum.

Başta da sıraladığım gibi, Türkiye’nin pek çok sorunu var. Bunları gerekçe gösterenler, “Darbe anayasasına karşı çıkıyoruz” bahanesiyle, iktidarın araya sıkıştıracağı yem niteliğindeki maddelere (mesela türbana anayasal garanti sağlanması gibi) tav olup bu tavrı benimseyeceklerdir. DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, 14 Mayıs’tan hemen sonra, “Cumhur İttifakı herhangi bir noktada anayasa değişikliğiyle alakalı ‘Gelin biz beraber çalışalım’ derse çalışmaya hazırız” demişti zaten.

Oysa AKP’ye verilmesi gereken yanıt net:

Siz var olan anayasayı bile her gün çiğniyorsunuz. 21 yılda demokrasiyi ve hukuk devletini yerle bir ettiniz. Üstelik tüm kesimlerin üzerinde anlaştığı bir toplumsal sözleşme olan anayasayı, siyasi partiler ve demokratik toplum örgütü temsilcilerinin yer alacağı kurucu Meclis yapar. Anayasanın değiştirilmesi teklif bile edilemeyecek maddelerini hedefleyenleri, laik Cumhuriyet ve kadın düşmanı şeriatçı partileri de ittifak ortakları arasına alan, onları TBMM’ye sokan AKP bunu yapamaz. Dolayısıyla karşıdevrimcilerle anayasa yapma girişimine HAYIR!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları