Zeynep Oral
Zeynep Oral zeynep@zeyneporal.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Biz, Lawrence Ferlinghetti’yi çok sevdik

25 Şubat 2021 Perşembe

Amerikalı şair ve ressam Lawrence Ferlinghetti, City Lights Kitapçısı ve Yayınevi’nin de kurucusuydu.

Lawrence Ferlinghetti öldü dediler! Yüreğime koca bir bıçak saplandı! Ah yüreğim! Ah gençliğim! Tamam tamam 101 yaşındaydı. İyi yaşamıştı, güzel yaşamıştı. Çarpışarak, döğüşerek, eleştirerek yaşamıştı. Baş kaldırarak, isyan ederek yaşamıştı. Dayanışarak, bağımlılıklarla, bulantılarda, yıkımlarla, yeniden inşalarla, kuralsızlıkla yaşamıştı. Savaş ve şiddet karşıtlığıyla hapislerde yatarak yaşamıştı! Yine de AH! 

Böyle olmayacak, baştan başlamalıyım: Lawrence Ferlinghetti: 1919’da New York’ta Fransız anne, İtalyan asıllı babadan doğdu. 22 Şubat 2021 gecesi San Francisco’da öldü. Amerikan edebiyatının önemli temsilcilerindendi. Şair, oyun ve roman yazarı, yayıncı, ressamdı. Tiyatro, sinema, sanat eleştirmeniydi. San Francisco’da kurduğu ve bir sanat merkezi işlevi gören “City Lights” (Şehir Işıkları) adlı yayınevi ve kitabeviyle efsanevi bir kişilikti. “Beat Generation” diye anılan kuşakta Amerikan ve dünya edebiyatında kendine özgü bir yer edinmişti.

‘BEAT KUŞAĞI’

“Beat Generation” (Ermiş Kuşak) diye tanınan kuşağın hayattaki son temsilcisiydi... New York’ta, Kolombiya Üniversitesi’nde sıkı bir eğitim almıştı. Ancak “kendini bulması”, Jack Kerouac, Allen Ginsberg, William S. Burroughs gibi şairlerle dayanışması, Paris yılları ve San Francisco’ya yerleşip kitabevini açmasıyla oldu. Beat Kuşağı’nın tüm şairleri gibi, konuşmayı sevmez, sorularını yanıtlamazdı. Köpeğine Homer adı vermişti. (İnternet kullanımı başladığında, sorulara Bay Homeros yanıt veriyormuş.) 

68 kuşağı gençleri dünyanın neresinde olursa olsunlar bu kuşağın, serbest, çağrışımlara açık, sıkı sosyalist, düzene isyan eden Beat Kuşağı ve Beat Kuşağı müzisyenlere hayrandı. 

Yanılmıyorsam, Türkiye’de Lawrence Ferlinghetti ve yoldaşı Ginsberg’i birlikte ilk yayımlayan Ada Yayınları oldu (1975).  “Amerika” adlı kitapta ikisinden örnekler sunulmuştu. Önsözde Ferit Edgü onları şöyle tanıtıyordu: 

“Onların şiiri, ölen şiirin küllerinden doğmuyordu. Bu şiir, insan mezbahasının, toplum çöplüğünün, bireyin labirentlerinin içinden çıkıp geliyordu. Vietnam’ıyla, Domuzlar Körfezi, zenci-beyaz ayırımıyla, hızlı yaşamı, eşsevicilikleri, marihuanaları, mapusları, Tibet’leri, Katmandu’ları, Buda’ları, yapay cennetleri, gerçek cinnetleriyle geliyordu bu şiir. Bir çığlık, bir uluma, bir başkaldırma.” 

Cevat Çapan, onu en çok çevirmiş şairlerimizden biri. “Şiirin O İnce Küllerini Toplayanlar” (Yapı Kredi Yayınları) kitabında onun için şöyle diyordu: “Hayatın anlamsız ve saçma gibi yorumlanabilecek görünümleri karşısında Ferlinghetti, sanatı her zaman gerçek insan gereksinimlerine bağlayan bir denge uzmanı gibidir.”  

ŞİİR SANATI 

Ben şuna inanırım: Her şairi, en iyi kendi eseri anlatır. İşte Lawrence Ferlinghetti’nin “Sanatın bağımlılığı” konusunda söylediği “Şiir Sanatı” (Türkçesi Ferit Edgü-Orhan Duru): 

Beat Generation’ının yavruları bana şöyle dediler: 

“Hem Beat olup hem de bağımlı olamazsın”.. 

Haklısın, çok haklısın, adamım.. 

“Yalnızca ölüler ve esrar çekip kafayı bulanlardır. 

her şeyi boşlayanlar. Bunlar anlaşılmaz kişilerdir.” 

demiştir W. S. Burroughs bir kez. 

Ama ben onlardan değilim. 

Hiçbiri değilim. İşte böyle, adamım. 

Tüm Beat Generation’ın varoluşçu olduğu hikâyesi üç paralık pırasa gibidir, yapmacıktır, düzenbazlıktır. 

Varoluşçuluğun babası Sartre boş vermez. Her zaman bağımlı olmak gerektir, diye bağırarak dolanır ortalıkta. 

“Bağımlılık” onun en sevdiği küfürlerden biridir. 

Bağımlı olmamak düşüncesine, Beat Generation denilen akımın sanatına, garanti, kasıkları çatlaya çatlaya gülerdi üstat. Doğrusu bu ya, ben de aynı şeyi yapıyorum. 

Sanırım, çağdaş Amerikan şiirinin -kar adamı Ginsberg de aynı sözleri söyleyecektir size. 

Çocuklar, bilin ki, yalnızca ölüdür bağımlı olmayan. 

Beat Generation’ının peruklu nihilizmi, doğal sonucuna ulaşırsa, yaratıcı sanatçının ölümü anlamına gelecektir bu. 

Sanatçının bağ’sız oluşu ise, bir çeşit kendi kendini öldürmesi ve aynı nihilizmin bulanık bir başka türüdür ve de başka bir şey değildir. 


Sevgili Lawrence Ferlinghetti, biz seni çok sevdik. İşte böyle adamım. Ve sanatın bağımlılığına; özgürlüğe, eleştiriye, başkaldırıya, direnmeye, umuda olan bağımlılığına her zaman inandık. İyi ki vardın. İyi ki varsın. İyi ki yaşamımıza dokundun!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları