Zafer Arapkirli

‘Heyecan’ yapmayın

24 Aralık 2018 Pazartesi

Daha bir hafta önce, TV’lerin haber bültenlerinde “Bir gece ansızın gelebiliriz...” diye bas bas bağırışlar ile sınır bölgesine TIR’lar üzerinde taşınan tankların ve zırhlı araçların görüntüleri süperempoze (üst üste) gösterilmiyor muydu?
TV haber ve tartışma programlarında, anketçisinden avukatına, kimyagerinden market sahibine, manifaturacısından zücaciyecisine, toplumun hemen her kesiminden uzman(!) zevat, yaklaşan harekâtın askeri, stratejik, lojistik ve balistik detayları hakkında ellerinde sopalarla haritalar üzerinde ahkâm kesmiyor muydu? Gözlerimiz semada, PKK’li teröristlerin üzerine yağacak bombaları, teker teker ele geçirilen köyleri ve mezraları, ekranın sağ üst köşesinde “Kaç saatte kaç YPG’li kellesinin alındığını gösteren numaratörleri” izlemek üzere çekirdekleri çanaklara koymuş beklemiyor muyduk?
Ne oldu sonra?
Bir gece ansızın...
Bombalar yerine, Beyaz Saray’dan bir tweet atılıverdi ve her şey bambaşka mecraya doğru akmaya başladı.
Vaşingtonlu Reis’in, telefon başında Ankaralı muhatabı ile görüştüğü sırada, eliyle ahizeyi kapatıp (bunu ben uydurdum tabii) yanındakilere “Çıkıyoruz” talimatı verdiği haberleri yayıldı. Dünyanın en büyük “Emperyalist Bey”i, en iddialı göründüğü topraklardan çekiliyordu (yersen). Çekilirken de “Artık burası size emanet Bay Erdoğan. Ne yaparsanız yapın. IŞİD mi? YPG-PKK mi? PiiVayCii mi? El Kaide mi? Esad mı? Esed mi? Bay Kemal mi? Fatih Portakal mı? Limon mu? Kimi tepelemek istiyorsanız tepeleyin. Bizim işimiz bitti burada..” diyesiydi.

Bekledik ki, ertesi sabahtan itibaren “Biz de zaten bunu bekliyorduk. Haydin yiğitler Münbiç’e cenge” diyerek köşelerinden (kendi evlatları banka dekontu ya da doktor raporu ile yırtarken, başka memleket evlatlarının) “zafer işareti” yaparak sınırı geçisini duyuran yazılarla, mehter marşı eşliğinde görüntülerle operasyon başlasın.
Ama ne oldu?
“Bir gece ansızın... bekleyeceğiz” açıklaması geldi.
Ardından, kıtalararası “Emperyalist Bey”in ebedi yardakçıları Fransa ve İngiltere’nin “Olur mu öyle şey?.. Nasıl çekilip gidersin?” açıklamaları. Bir yandan bölgesel emperyalist karakol İsrail’in, “E o zaman iş bize düşer” mealindeki avuç ovuşturmaları, antiemperyalist(!) PKK-YPG’nin ibretlik ve utanç verici “Bi dur yahu, bizi burada bırakıp nasıl gidersin? Ben sana muhtacım. Bırakıp gitme beni ne olur...” şarkısıyla ağlaşmaları peşi peşine geldi.
En ağırbaşlı ve sakin tavrı gösteren Moskova, “Heyecan yapmayın. Biz bu filmi daha önce Afganistan ve Irak’ta gördük. Arkasını bekleyin..” açıklamasını yaptı.
Önce Associated Press’in, ardından The Washington Post’un “Ne oldu da böyle oldu? O telefon görüşmesi sırasında neler yaşandı?..” mealindeki “sızdırma haber-analizleri” yayımlandı. Art arda istifaları (J. Mattis ve B.H. McGurk) duyduk. Ankara’nın “Eyy Amerika!..” ve “Bir gece ansızın” haykırışları da yerini manidar bir sessizliğe bırakıverdi. Aynı günlerde Tahran yönetimi Ankara’daydı. Bir anda “Şu namussuz Yahudiler ve Eyy Netanyahu!” muhabbeti yükselmeye başladı.
Neler oluyordu?
Ben size söyleyeyim: Manifaturacı, zücaciyeci, anketçi, avukat, marketçi, kunduracı, belediyeci analistlere(!) kanıp da gaza gelmeyin. Emperyalizmde oyun bitmez. Bu meyanda siz siz olun, demokrasiden sapmayın. Bir yandan hukukun (iç ve uluslararası) yanında saf tutmaktan asla şaşmayın. Savaş kışkırtıcılığından, iç siyasi hesaplar için fevri adımlardan vazgeçin ve en önemlisi de, bir yandan “bağımsızlıkçı, özgürlükçü - antiemperyalist güçler” rozeti ile dolaşırken, bir yandan da “emperyalist kucaktan efelenme” hevesinden de vazgeçin.
Daha durun...
Yeni bir kaşık kahve, cezveye yeni kondu. Ocağa yeni sürülüyor. Fokurdamaya başlamadı bile.. Taşımını beklemeden, heyecan yapmayın.
Burası Ortadoğu.. Şşşttt...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Mektep... 29 Aralık 2021
Yandaşlık zor zenaat 24 Aralık 2021

Günün Köşe Yazıları