Olaylar Ve Görüşler

Teknolojik atılım ve yapay zekâ - Tayfun İşbilen

14 Ocak 2025 Salı

Dünya, baş döndürücü bir hızla dijitalleşirken bu dönüşümün merkezinde yapay zekâ yer alıyor. Artık sadece bilimkurgu filmlerinde değil, günlük yaşamımızın her alanında karşımıza çıkan yapay zekâ, verimliliği artırıyor ve geleceğimizi şekillendiriyor.

Son yüzyılda elektriğin yaygınlaşması, otomobilin icadı, internetin ortaya çıkışı ve akıllı telefonların hayatımıza girmesi gibi dönüm noktaları, yaşam biçimimizi kökten değiştirdi. Bu teknolojik gelişmeler, üretim süreçlerini hızlandırdı, iletişim olanaklarını geliştirdi, bilgiye erişimi kolaylaştırdı ve küreselleşmeyi hızlandırdı. Bu dönüşümleri zamanında yakalayan ülkeler refah seviyelerini yükseltti, vatandaşları zenginleşti. Türkiye ise ne yazık ki tıpkı Endüstri Devrimi’ndeki gibi, teknolojik dönüşümlerde de takipçi durumunda kaldı.

Bütün bunlarla birlikte teknoloji, bu geri kalmışlığı ortadan kaldırmak için tüm ülkeleri yeniden başlangıç noktasında buluşturma olanağı vererek çok önemli bir şans tanıyor. Hemen hemen her 25-30 yılda bir teknolojik bir sıçrama yaşanıyor ve bunu yakalayanlar diğerlerinin önüne geçebiliyor. İşte o başlangıç noktasının bu seferki adı, “yapay zekâ”.

Geçmişte Endüstri Devrimi’ni kaçıran Türkiye, bugün yapay zekâ alanında benzer bir hata yapma lüksüne sahip değildir. Türkiye, bu devrimde yerini almak ve geleceğe yön vermek için harekete geçmelidir. Teknoloji, bize bu geri kalmışlığı telafi etmek ve hatta lider ülkeler arasına girmek için altın bir fırsat sunuyor. Google, Tesla, Nvidia, Microsoft  gibi dev şirketlerin bu alanda yaptığı çalışmalar yüz milyarlarca dolarlık bir ekosistem oluştururken dünya ekonomisine de yeni bir yön verdikleri görülüyor. 

Çünkü yapay zekâ, her gün üretilen milyarlarca veriyi işleyerek insan kapasitesini aşan bir hız ve verimlilik sağlıyor. Henüz emekleme aşamasında olsa da tıpkı ilk cep telefonları gibi, yapay zekâ da hızla gelişecek ve yaşamımızın vazgeçilmez bir parçası haline gelecek.

ÜRETİCİ Mİ TÜKETİCİ Mİ?

Peki, Türkiye bu devrimde nerede yer alacak? Yapay zekâ alanında özgün çözümler geliştiren bir ülke mi olacağız, yoksa yalnızca başkalarının geliştirdiği teknolojilere mi bağımlı kalacağız? Yanıt, atılacak adımlarda gizli. 

Öncelikli olarak kamucu bir bakış açısıyla dijital dönüşüm ve yapay zekâ yaşamımızın her alanına bütünleşmelidir. Eğitimden sağlığa, ulaşımdan finansa kadar birçok sektörde verimliliği artıracak bu dönüşüm, Türkiye’nin gelişimi için yaşamsal önem taşıyor. Öyle ki kamu kurumları, yapay zekâ tabanlı analizlerle veri temelli ve etkili kararlar alabilir. Örneğin kaynak tahsisi gibi kritik alanlarda daha doğru planlamalar yapılabilir. 

Tekrarlayan bürokratik işlemler, yapay zekâ teknolojileriyle otomatikleştirilerek kamu çalışanlarının iş yükü hafifletilebilir ve kaynakların daha etkin bir şekilde kullanılması sağlanabilir. Doğal afetler veya salgın hastalıklar gibi kriz durumlarında yapay zekâ, büyük veri analitiği ile etkili müdahale ve kaynak yönetimi sağlayabilir.

Teknoloji, sınırları hayal dünyamız ile çizilen her şeyi, gerçeğe dönüştürebiliyor. Bu nedenle yapay zekâ ile yapılabileceklerin bir sınırı bulunmuyor. Ancak yapay zekânın potansiyelini tam olarak kullanabilmek için öncelikle dijital okuryazarlık seviyemiz yükseltilmeli ve herkesin teknolojiye erişimi sağlanmalıdır. Bu süreci sadece teknolojik bir süreç olarak değil, aynı zamanda sosyal ve kültürel bir dönüşüm olarak ele alınmalıdır.

Kamuya bu süreçte büyük bir rol düşüyor. Yapay zekâ, hatta daha ötesini ifade eden algoritmik dönüşümün öncülüğü yapılmalı, gerekli altyapı sağlanmalı. Özel sektör ve sivil toplum kuruluşları ile işbirliği içinde hareket ederek yapay zekâ alanında uzmanlaşmış insan kaynağı yetiştirilmeli, yerli yapay zekâ çözümleri geliştirilmelidir.

ETİK SORUMLULUK

Yapay zekâ teknolojilerini kullanırken etik ve sosyal boyutlar da göz önünde bulundurulmalıdır. Yapay zekâ sistemlerinin adil, tarafsız ve güvenli bir şekilde kullanılması sağlanmalı, insan haklarına ve temel özgürlüklere saygı gösterilmelidir.

Yapay zekâ çağında Türkiye, tüketici değil, üretici olmalıdır. Bu sayede gönençli bir topluma ulaşılabilir, kamu yönetiminde verimlilik artırılabilir ve topluma sunulan hizmet kalitesi yükseltilebilir. Harekete geçmek için daha fazla bekleyemeyiz.

TAYFUN İŞBİLEN
İSKİ BİLGİ İŞLEM DAİRESİ BAŞKANI
ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI İSTANBUL ŞUBE BAŞKAN YARDIMCISI 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları