Zafer Arapkirli

Ahval ve şerait

11 Mart 2019 Pazartesi

Buna inşaat sektöründe, “Damı çatıyı dağıtmak” derler. (Ya da buna benzer bir şeydi..)
Günlük hayata tercüme edersek: “İplerin elinden kaçması ve kontrolü tamamen yitirmenin getirdiği bir ruh haliyle, artık ağzından çıkanı kulağının duymaması ve yaptığına-ettiğine-söylediğine hâkim olamama durumu.”
Artık, bir şey sorduğun ya da ifşa ettiğin zaman bile “Ne? Kim? Ben mi? Yok canım? Ya, n’apıyosanız yapın. Basın yani resmi kardeşim. Bana ne?..” moduna bağlayanını mı istersin?

25 yıldır yıktığı kente ne vaat edeceğini şaşırıp, “Artık yatay ş’eydeceğiz. Zemin artı üç, bilemedin zemin artı dört, haydi bilemedin beş, atmııış, yetmiiiiş… diye saçmalayanı mı?
İktidar partisinden aday olmasına rağmen, İstanbul’un siluetini bugüne kadar çeyrek asırdır bozanlara “Aymaz” diye hakaret ederek başını belaya sokma pahasına, “Bundan sonra izin vermeyeceğim” diye, insanı kendisine kahkaha ile güldüreni mi?
Sözüm ona eşit bir yarış olması gereken seçime girerken siyasi partilerden birinin genel başkanı sıfatı ile, öteki siyasi partilerin genel başkanlarını “Ayağını denk al.. Güç bende.. içeri tıkarım ha…” mealinde tehdit edeni mi?
Mesleki faaliyet alanında “Ona kadın ayarlamak, bunun devlet katında işini takip etmek, berikinin alacağını tahsil etmek, sınır ötesinde dahi yatırım takibi” gibi karmakarışık ve iç gıcıklayıcı detaylar bulunduğu ortaya çıkınca, sağa sola küfredeni mi?
İçini nefret ve sevgisizlik bürümüş bir ruh haliyle, “Falancadan siz de nefret edin. Çünkü ben nefret ediyorum” diye abuk sabuk konuşanı mı?
“Tatile gelenler arasında sevmediklerimi havalimanında tutuklarım, kovarım” diye, milli döviz gelirine kurşun sıkanları mı?
Hoşuna gitmeyenlerin siyasi düşünceleri ile baş edemeyince “Şuna bak ya!.. Tipinde meymenet yok. Sakalına ……” mealinde abuk subuk konuşanları mı?
Milli para birimimizin değer kaybetmesinde kendi paylarını inkâr edip, gizlemeye çalışıp “N’apalım ya?.. Doları biz mi basıyoruz? Fiyatını da biz mi belirliyoruz” diye kendini rezil etmeyi göze alanlar mı istersin?
On binlerce kadının İstanbul Beyoğlu’nda hak ve özgürlüklerine dikkat çekmek için her yıl yaptıkları görkemli yürüyüşleri “fahişelik” damgası ile pislemeye çalışan dangalakları mı ararsın?
Kadınlara ne kadar çok hak ve özgürlük “bağışladıklarını” övünerek anlatırken, “Anadolu kadını kan kusar kızılcık şerbeti içtim der..” diye kan kusturmayı marifetmiş gibi anlatanı mı?
“Yüce Lideri”nin her günkü rutinini unutup “Kapılarınıza birer paket bedava çay dağıtacağım demek halk dalkavukluğudur” diyerek, başını ağır belaya sokma riskini alan iktidar partisi belediye başkan adaylarını mı?
Akşama kadar yazsam, liste uzar.

Gezi iddianamesi
Geçen cuma yazımda iddianamenin tamamını ve bazı ifadeleri okuduktan sonra edindiğim “Çalakalem, örgütlü bir kalkışma senaryosuna varmaya çalışma” çabasına yönelik muhtevayı eleştirmiştim. Dava sürecinde daha çok yazıp çizeceğiz bu konuda anlaşılan. Ama (misal) Avukat Can Atalay’ın sorgusundan da anlaşılacağı üzere, en çok üzerine gitmeye çalıştıkları unsurun bu “örgütlenme” meselesi olduğu ve konuyu bir şekilde “Acaba CHP ile irtibatlandırabilir miyiz?..” kokusunu da aldığımı söylemeliyim.
Yurttaşların, hoşnutsuzluk duydukları (yerel ya da ülke çapında) konularda sivil örgütlenmeler içine girmeleri, dayanışma platformları oluşturmaları, barışçıl eylem hazırlığı-planı yapmalarının, demokratik toplumlarda suç sayılmaması gerektiği açıkken, silahsız, yasaları ihlal etmeden, kırmadan dökmeden, toplumun farklı kesimlerini ortak paydalar etrafında örgütlemelerinin neden suç gösterilmeye çalışıldığını da merak ediyorum.
Gezi Dosyası’nda sözü edilen görüşmelerin konuşmaların, buluşmaların vs. İstanbul’un orta yerinde, muhtemelen “dinleniyor-izleniyor olabileceğinin farkında olacak zekâ seviyesinde” insanlarca yapılan konuşmalar olduğunu da hatırlatmak isterim. Salak değil kimse. Buradan yürüyerek kuracağınız kumpaslar da öncekiler gibi boşa çıkacaktır.. Demedi demeyin.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Mektep... 29 Aralık 2021
Yandaşlık zor zenaat 24 Aralık 2021

Günün Köşe Yazıları