Yahya Arıkan

Vergi İdaresi, Alacağına Şahin Kalamadı!

24 Haziran 2011 Cuma
\n\n\n

\n

Köşe yazılarında belki çok okuduğunuz bir cümledir yine haklı çıktıkcümlesi. Bu sefer ben de kullanmak zorundayım: Yine haklı çıktık.

\n

Daha önce bu köşede Vergi İdaresi hep alacağına şahinbaşlıklı yazımıza yer vermiştik. Bize göre; Vergi Usul Kanununun 112. maddesinin 4 numaralı fıkrası hukuk devleti ilkesine aykırıydı ve bu açıdan anayasal değerlendirmeye tabi tutulmalıydı.

\n

İşte Anayasa Mahkemesi, 14.05.2011 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanan ilgili kararı ile VUKnin 112. maddesinin 4 numaralı fıkrasını anayasaya aykırı buldu ve iptaline karar verdi.

\n

Konu neydi?

\n

Konuyu kısaca anımsayalım.

\n

VUKnin 112. maddesinin 4 numaralı fıkrasında şu hüküm yer alır:

\n

Fazla veya yersiz olarak tahsil edilen veya vergi kanunları uyarınca iadesi gereken vergilerin, ilgili mevzuatı gereğince mükellef tarafından tamamlanması gereken bilgi ve belgelerin tamamlandığı tarihi takip eden üç ay içinde iade edilmemesi halinde, bu tutarlara üç aylık sürenin sonundan itibaren düzeltme fişinin mükellefe tebliğ edildiği tarihe kadar geçen süre için aynı dönemde 6183 sayılı kanuna göre belirlenen tecil faizi oranında hesaplanan faiz, 120nci madde hükümlerine göre ret ve iadesi gereken vergi ile birlikte mükellefe ödenir.

\n

Biliyorsunuz mükellefler, geç tahakkuk halinde gecikme faizi, geç ödeme halinde ise gecikme zammı ödemek zorundadır. Bu sistemde üç aylık bir marj tanınmamakta, geç tahakkuk halinde normal vade tarihinden itibaren gecikme faizi, geç ödeme halinde ise vade tarihinden itibaren gecikme zammı bir gün dahi beklenmeksizin anında hesaplanıp uygulanır.

\n

Ancak, mükellef alacaklarının iade edilmemesi halinde ise 3 aylık bir bekleme süresinin öngörülmesi, idare ile mükellefler arasında kanuni olarak bir eşitsizlik yaratılması anlamına gelmekteydi.

\n

Devlet alacaklarının gecikmesi halinde aylık yüzde 1.40 faiz hesaplanırken mükellef alacaklarına yıllık yüzde 12 (aylık yüzde 1) tecil faizi hesaplanması yaratılan bu eşitsizliği açık olarak göstermekteydi.

\n

İşte Anayasa Mahkemesi bu hükmü, anayasanın 2. maddesinde güvence altına alınanhukuk devletiilkesine ve 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının korunmasıilkesine aykırı bularak iptal etti.

\n

Şimdi ne olacak?

\n

Anayasanın 153. maddesinin üçüncü fıkrasında, kanun, kanun hükmünde kararname veya TBMM İçtüzüğü ya da bunların hükümlerinin, iptal kararlarının Resmi Gazete’de yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkacağı belirtilir. Gereken hallerde Anayasa Mahkemesi iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilir. Bu tarih, kararın Resmi Gazete’de yayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemez.

\n

VUKnin 112. maddesinin dördüncü fıkrası fazla veya yersiz alınan vergilerin iadesinde başvuru tarihinden üç ay sonra başlamak üzere sınırlı da olsa faiz ödenmesine imkân tanımaktadır. Fıkranın iptali halinde sınırlı olarak yapılan ödemelerin dayanağını oluşturacak bir düzenleme kalmayacaktır.

\n

Bu hukuksal boşluğu engellemek amacıyla anılan Anayasa Mahkemesi kararında, iptal hükmünün, kararın Resmi Gazetede yayımlanmasından başlayarak bir yıl sonra, yani 14 Mayıs 2012de yürürlüğe girmesine karar verilmiştir.

\n

Tanınan bu bir yıllık süre içerisinde, vergi idaresinin, kendi alacağında uyguladığı faizi bireylerin alacaklarına da uygulamayı sağlayacak bir düzenleme yapması gerekmektedir.

\n

\n

'Cumartesi' yıllık izinden düşer mi?

\n\n\n

Yaz geldi, özellikle okulların kapanışıyla emekçilerin büyük bir çoğunluğu tatil için yıllık izin taleplerini şimdiden hazırlıyor olsa gerek.

\n

Yıllık izin hakkı konusunda ise merak edilen çok şey var. Kuşkusuz en önemli soru ise İzin süresi nasıl belirlenir?

\n

Bu, işçinin hizmet süresine ve yaşına bağlı olarak belirlenir. Yıllık ücretli izin hakkı için deneme süresinden itibaren en az bir yıl çalışmış olmak gerekmektedir.

\n

İşçilerin işe giriş tarihinden itibaren hizmet süresi,Bir yıldan beş yıla kadar (beş yıl dahil) olanlara 14”, “Beş yıldan fazla on beş yıldan az olanlara 20”, “On beş yıl (dahil) ve daha fazla olanlara 26günden az olmamak üzere izin verilir. Ancak işçinin yaşına göre hizmet süresine bakılmaksızın yıllık izin hakkı on sekiz ve daha küçük yaştaki işçilere 50 ve daha yukarı yaştaki işçilere verilecek yıllık ücretli izin süresi 20 günden az olamaz.

\n

Yıllık izin süreleri iş sözleşmeleri ve toplu iş sözleşmeleri ile arttırılabilir. Yıllık izin süreleri, tarafların anlaşması ile bir bölümü 10 günden aşağı olmamak üzere en çok üçe bölünebilir. İşçinin bir yıldan az süre için orantılı olarak yıllık ücretli izin hakkı ise doğmaz.

\n

Gelelim Resmi tatil ve hafta tatili izinden düşülür mü?sorusunun yanıtına. Ulusal bayram, hafta tatili ve genel tatil günleri izin süresinden sayılmaz.

\n

İş Kanununda hafta tatili esasen bir gün olarak düzenlenmiştir. İşyerlerinde cumartesi günü çalışılıp çalışılmamasının bir önemi yoktur. Toplu iş sözleşmesi veya iş sözleşmelerinde aksine hüküm yoksa, cumartesi günü yıllık izne dahil edilir ve izinden düşülür.

\n

Ücretsiz yol iznide merak edilen konuların başında geliyor. Yıllık ücretli izinleri işyerinin kurulu bulunduğu yerden başka bir yerde geçirecek olanlara istemde bulunmaları ve bu hususu belgelemeleri koşulu ile gidiş ve dönüşlerinde yolda geçecek süreleri karşılamak üzere işveren toplam dört güne kadar ücretsiz yol izni vermek zorundadır. Ayrıca, ihbar süresi ile işçiye verilmesi zorunlu yeni iş arama izinleri, yıllık ücretli izin süreleri ile iç içe giremez.

\n

\n\n\n

EMEKLİ ÇOCUKLARININ YETİM AYLIĞI HAKKI NEDİR?

\n

\n\n\n

Karı-koca Emekli Sandığı emeklisiyiz. Bekâr ve rahatsız olan kızımız, ölümümüzden sonra hangi şartlarla kazanılmış haklarımızdan faydalanabilir? Berna Ovalı

\n

Kızınız evli olmaması ve çalışmaması halinde yetim aylığı alabilir.

\n

\n\n\n

SORU - CEVAP

\n\n\n

Sorularınız için malicozum@ismmmo.org.tr adresine mail atabilirsiniz. Tüm sorular e-posta ile tek tek cevaplanacaktır.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları