Yahya Arıkan

Küçük Adımla, Büyük Sonuç

28 Mart 2013 Perşembe

24 Mart Pazar günü… Tüm muhasebe ofisleri harıl harıl çalışıyor... Neden? Çünkü 25 Mart Pazartesi günü yani bir gün sonrası, gelir vergisi beyannamelerinin verilmesinin son günü… Milyonlarca gelir vergisi beyannamesi verilecek, geç kalmamak için var gücümüzle çalışıyoruz.
Bununla da bitmiyor… Aynı 25 Mart Pazartesi günü KDV beyannamelerinin de verilmesi gerekiyor. Milyonlarca beyanname verilecek… Hiç durmadan nefes almadan çalışmamız gerekiyor. Çalışıyoruz da nitekim…
Pazar günü bitmek üzere, akşamüzeri oluyor… Gelir idaresinin internet sitesinde saat 16.47’de bir açıklama görüyoruz. Sirküler yayımlanmış ve beyanname verme süreleri uzatılmış. Sirkülerde, yoğun iş yükü nedeniyle gelir vergisi beyannamesinin verilme süresinin 29 Mart’a, KDV beyannamesinin verilme süresinin ise 26 Mart’a uzatıldığı belirtiliyor.
Cumartesi ve pazar gününü beyanname hazırlamakla geçiren binlerce mükellef ve meslek mensubu kafayı yemek üzere, süreler uzatılsın diye bas bas bağırmışlar ama bir işe yaramamış. Sürenin dolmasına saatler kala sürenin uzatıldığı duyuruluyor. Gerçekten şaka gibi…
Aslında bu süre uzatma gerekçesi bizleri bir yandan da mutlu ediyor. En azından gelir idaresinin yoğun iş yükü altında boğulduğumuzu kabul ettiğini görüyoruz!
Sürenin dolmasına saatler kala süre uzatıldığına, daha önce pek çok kere şahit olduk. Artık yoğun iş yükü altında olduğumuz kabul edildiğine göre gelin, beyanname verme sürelerini yeniden gözden geçirelim diyoruz. Çok şey istemiyoruz ve kendimiz için de istemiyoruz. Bu sürelerde çok küçük oynamalar vergi gelirlerine olumlu yönde etki eder.
Neler yapılabilir, bakalım.
Muhtasar beyannameler, izleyen ayın 23. günü veriliyor, 26. günü ödeniyor. Beyan ve ödeme sürelerini ayın sonuna çekelim.
Yine KDV beyannameleri, izleyen ayın 24. günü veriliyor, 26. günü ödeniyor. Beyan ve ödeme sürelerini ayın sonuna çekelim. Emin olun bu iki uzatma vergi tahsilatını uzun dönemde mutlaka artırır.
Aynı şekilde gelir vergisi beyannamelerini mart ayı sonuna, kurumlar vergisi beyannamelerini nisan ayı sonuna çekelim. Olumlu etkileri mutlaka olur.
En önemlisi, 4. dönem geçici vergiyi kaldıralım. 17 Şubat tarihinde dördüncü dönem geçici vergi ödemesi yapılıyor, 2 ay içinde gelir veya kurumlar vergisinin aslı ödeniyor. Yani son dönem geçici verginin geçici olma özelliği ortadan kalkıyor.
Özetle; bu süreleri yeniden düzenleyelim, küçük adımlar atalım, ama büyük sonuçlar alalım.

\n

İş Güvenliği Yasası Esnetilmeli mi?

\n

İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası’na baktığımızda bazı konuların çok abartıldığını ve artık işçiyi düşünmekten ziyade işletmeleri cezalandırmayı amaçladığını söyleyebiliriz.
Örneğin, iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi çalıştırılması dışında ayrıca her işletmenin diğer sağlık personeli çalıştırmaya zorlanmasını anlamak mümkün değil. Zira mevcut hemşire sayısı Sağlık Bakanlığı ile özel hastanelerin ihtiyaçlarını dahi karşılayamıyor. Bu yükümlülük sadece çok tehlikeli sınıfta yer alan ve 250 kişinin üzerinde işçi çalıştırılan işyerleri için uygulanabilir.
Aynı şekilde tüm işyerlerinde kademeli olarak hayata geçirilecek işyeri hekimi çalıştırılması zorunluluğu da esnetilmeli. Az tehlikeli işyerleri için 30 işçi sayısını geçmesi halinde işyeri hekimi çalıştırılması uygulanmalı.
İş Sağlığı ve Güvenliği Kayıt Takip İzleme Programı’nın üç ayı aşkın bir süredir sağlıklı çalıştırılamamış olması, Çalışma Bakanlığı’nda iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili en ufak bir soruya cevap verecek kişiye ulaşmanın imkânsız olması sorunları daha da derinleştirmekte.
Halen özellikle işe giriş sağlık raporu alınmasında da ciddi sorunlar yaşanmakta. Raporların alınabileceği kurumlar sınırlı tutulurken ciddi bir maliyet kalemi de var. Özel sağlık hizmeti sunucuları tarafından işe giriş ve aralıklı sağlık muayenelerinin daha uygun ücret ve koşullarla yapılması engellenmiş. İstihdamı artırmak anlamında bu yükümlülük devlet hastaneleri tarafından ve herhangi bir ücret alınmadan yerine getirilmeli, devlet hastanelerinde işe giriş sağlık raporları için özel birimler kurulmalı.
Yine tehlikeli/çok tehlikeli işlerde mesleki eğitim aldırılması zorunlu olmakla birlikte uygulamada bu eğitimlerin aldırılabileceği bir kurum yok. Milli Eğitim Bakanlığı mesleki eğitimleri durdurmuş olup, eğitim aldırmak olanaksız. Hem mesleki eğitim aldırılmayan işçi başına 1078 lira para cezası uygulanmakta, hem de bu eğitimlerin alınması fiilen olanaksız hale getirilmekte. Bunu anlayabilmek zor.
Umarız birçok kalemde toplanan sorunlar Çalışma Bakanlığı tarafından dikkatle incelenerek sorunlar çözümlenir.

\n

KIDEM TAZMİNATI BAŞLANGICI

\n

1986 yılında bir bankada işe başladım, 1992 yılında başka bir bankaya geçtim. Geçerken kıdem tazminatı almadım. 2006 yılında bu iki kurum birleşti. Kıdem tazminatımın başlangıç tarihi hangi yıldır? Ali Kılıç
İstifa ederek ayrıldığınızdan dolayı ilk dönem çalışmalarınız dikkate alınmaz ve 1992 başlangıcına göre haklarınız hesaplanır.

\n

SORU - CEVAP

\n

Sorularınız için malicozum6ismmmo.org.tr adresine mail atabilirsiniz. Tüm sorular e-posta ile tek tek
cevaplanacaktır.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları