Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
'Kod' Adı: Affedilmeyenler!
Mükelleflerin korkulu rüyası haline gelen “kod uygulaması”, yani “sakıncalı mükellefler listesi” konusunda en yetkili ağızlar hep kaldırılacağı açıklamalarında bulunmuştu.
Ancak görüyoruz ki sistem “isim değiştirerek” adeta daha geniş bir çerçevede uygulanır oldu. Yeni uygulamanın adı ise “Katma Değer Vergisi İadesi Risk Analizi Projesi”. Mükellefler artık ‘kod’a alınmıyor ama “özel esaslara tabii mükellefler listesi” ‘sessizce’ çalışıyor.
Bu uygulamanın hiçbir yasal dayanağı olmadığını ve gayri hukuki olduğunu daha önce pek çok kere ifade ettik. Şimdiyse 6111 sayılı kanun hükümleri çerçevesinde matrah artırımı yapan mükellefler için oluşan kısırdöngüye dikkat çekmek gerekiyor.
6111 sayılı kanunun uygulanmasına ilişkin açıklamalar yapan 1 numaralı genel tebliğde, KDV yönünden matrah artırımı yapanların ‘kod’dan çıkarılacağı ifade ediliyordu. O dönemi hatırlarsınız, gelir idaresi yetkilileri de 6111 sayılı kanundan yararlanmayı teşvik etmek amacıyla bu kozu kullanmışlardı. Yani, KDV yönünden matrah artırımı yapanların ‘kod’dan çıkarılacağını belirtmişlerdi.
Daha sonra, 115 seri numaralı “KDV Genel Tebliği” ile konuya ilişkin düzenlemeler yapıldı. Özetle denilen şu: “Sahte belge kullanımı nedeniyle ‘kod’a girmişseniz ve bu tespit doğrudan sizinle ilgili ise ‘kod’dan çıkabilmek için faaliyette bulunulan tüm dönemler için KDV yönünden matrah artırımı yapmış olmanız ve çıkan vergilerin tamamını ödemeniz gerekir.”
Yani bu tür mükellefler için ilgili dönemlerde matrah artımında bulunmuş olmayı ‘kod’dan çıkabilmek için yeterli saymadılar.
Yakın geçmişte karşılaştığımız bir olayı paylaşmak istiyorum. 2007 Ekim ayında faaliyete başlamış bir mükellef 2007 yılı için matrah artırımında bulunmamış. Ancak, 2008 ve 2009 yılı için KDV yönünden matrah artırımında bulunarak vergilerin tamamını peşin olarak ödemiş. Daha sonra bu mükellef 2008 yılında yapmış olduğu bir alım nedeniyle ‘kod’a alınmış. Mükellef, KDV yönünden artırımda bulunduğu ve çıkan verginin tamamını ödediği için ‘kod’dan çıkmayı, vergi dairesinden talep etmiş. Vergi dairesi, “2007 yılı için artırımında bulunmadığınız için ‘kod’dan çıkamazsınız” yanıtını vermiş.
Evet, vergi dairesi 115 numaralı tebliğin gereksiz kısıtlaması nedeniyle, mükellefi ‘kod’dan çıkarmıyor. Ama burada daha ilginç bir durumla karşılaşıyoruz. Biliyorsunuz, 6111 sayılı kanun kapsamında matrah artırımında bulunan mükelleflere ilgili yıllar ve vergi türleri için vergi tarh edilemiyor. Yani vergi dairesi 2008 yılı için mükellefe vergi koyup sahte olarak nitelediği faturanın vergisini mükelleften isteyemiyor.
Uzun lafın kısası, mükellefi kesinlikle ‘kod’dan çıkarmıyor. Mükellef, “İlgili yıl için matrah artırımı yapıp vergimin tamamını ödedim beni ‘kod’dan çıkarın” diyor. Vergi dairesi, “Hayır olmaz” diyor. Mükellef, “O zaman gereken vergiyi tarh edip beni koddan çıkarın” diyor. Vergi dairesi, yine “Hayır olmaz” diyor.
Bu durumda mükellef gerçekten çaresiz, ticari faaliyete devam etmekten korkuyor. Çünkü mal sattığı veya hizmet sunduğu firmaların da bir şekilde ‘kod’a girmesine sebep olmaktan korkuyor. Yapabileceği tek şey 2008 yılının zamanaşımına uğramasını beklemek.
Görüyoruz ki 115 numaralı “KDV Genel Tebliği” ile getirilen “tüm dönemler için artırımda bulunmuş olma” şartı bu kısırdöngüyü yaratıyor. Haklarında olumsuz durumun bulunduğu yıl için KDV artırımında bulunan mükelleflerin ‘kod’dan çıkarılarak bu sorunun çözülmesi gerekiyor.
Ya da en doğrusu, ‘kod’ uygulamasına gerçek anlamda son vermek gerekiyor.
Önce Ceza, Sonra Yapılandırma
5510 sayılı kanunun yürürlüğe girdiği tarih-ten önce sigortalı olanlar, SSK, Bağ-Kur veya Emekli Sandığı emeklisiyken bir işyerinde Sosyal Güvenlik Destek Primi (SGDP) ödeyerek işçi statüsünde çalışmaya devam edebilir. Bu durumdakilerin SGDP’si çalıştıkları işyerinde ödendiğinden dolayı emek-li maaşlarında bir kesinti olmaz.
Ancak bu kişiler Bağ-Kur sigortalısı sayılmayı gerektiren ticari faaliyette bulunursa, emekli maaşı üze-rinden yüzde 15 SGDP kesilir. Bugün 400 ile 600 bin arasındaki kişinin bu primi ödemediği için cezalı duruma düştüğü biliniyor. Teselli olur mu bilmeyiz ama Bağ-Kur sosyal güvenlik destek primi borcu olanlar için TBMM’de yeni bir yasa ile “borçlara yapılandırma” imkânı tanındı.
Üç ay içerisinde başvuruda bulunanların borçları 6111 sayılı kanunun ilgili maddelerine göre yapılandırılacak. Bu arada, geçen günlerde sadece kira geliri olanlara çıkarılan Bağ-Kur SGDP borcunu anımsatmakta fayda var. Bu şekilde mağdur olanlar, itiraz yolunun açık olduğunu unutmamalı.
EVDE ÇALIŞAN ‘YABANCI UYRUKLU’ İŞLEMLERİ
Çalışma izni olan Gürcistan uyruklu bir yardımcı, evimizde yaşlı anneme bakıyor. Sigorta ve vergi yükümlülüğü olarak nasıl bir sorumluluğumuz var? Ali Suner
Türkiye’de bu şekilde çalışan tüm yabancılar Çalışma Bakanlığı’ndan izin almalı. Ayrıca SGK sigorta primi ödenmesi de zorunludur.
SORU - CEVAP
Sorularınız için malicozum6ismmmo.org.tr adresine mail atabilirsiniz. Tüm sorular e-posta ile tek tek
cevaplanacaktır.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
En Çok Okunan Haberler
- Ünlü ton balığı markalarında 'yasaklı' madde!
- Ünlü peynir markasından 'konkordato' kararı
- Demokrat Parti Kurultayı’nda adaylık krizi!
- Diyanet'in rekor ihalesi 'Cengiz'e verildi
- Narin cinayetinde 'demir kapı' ayrıntısı
- Süleyman Soylu 'tarafını' seçti
- Grip nedeniyle hastaneye gitti, hayatının şokunu yaşadı
- AKP'nin 'asgari ücret' formülünü duyurdu
- Muazzez İlmiye Çığ hayatını kaybetti
- Hangi suçlara tutuklama geleceği belli oldu