Veysel Ulusoy

Sizin enflasyonunuz kaç?

17 Ocak 2021 Pazar

2020 yılını tamamladık...

Zor bir yıl oldu, çetin geçti. Çiftçisinden imalatçısına, yeni yatırımcısından turizm sektörüne kadar her kesim olumsuz etkilendi.

Hemen aklınıza Covid-19 salgını geldi değil mi?

O, sürecin tuzu biberi oldu. Benim esas vurgulamak istediğim tuz biberden önce yaşadığımız zaman dilimi, yani 2018 yılının şubat/mart ayından bu yana geçen olanı...

Havuzun kuruduğu, kasada paranın kalmadığı dönemin başıdır bu aylar. “Eskiden çok mu iyiydi ki tam da bu aylarda başladı” diye sorarsak, yanıt çok açık hayır olur. 

Nedenine girmemize gerek yok, tüm bu sorunları, zaten herkes çok iyi biliyor. Asıl söylemek istediğim, bu aylarda yaşanan döviz kurundaki inanılmaz artış, arkasından talep, üretim ve arz, teknoloji, maliyet gibi şokları getirerek ekonomiyi derinden etkilemesi konusu...

Tüm bu olumsuz şoklar (şokun olumlusu da var tabii), karşılığında yüksek maliyetler doğurur: Yüksek işsizlik, yüksek enflasyon ve milli gelirde inanılmaz ölçüde düşüş gibi. 2018 üçüncü çeyrek hariç, Türkiye ekonomisi bu olumsuzlukları yaşamadı gözüküyor. 

Nerede mi gözüküyor?

Verilerde...

Bazen de tam tersine işsizlik oranlarının düştüğü, enflasyon oranının neredeyse yerlerde sürünecek seviyeye gelmek için kendini zorladığını gördük ve aslında bugünlerde de görmeye devam ediyoruz.

Peki, neden böyle oldu, bu gerçekçi mi diye sormak gerekmez mi? 

Gerekir, doğal olarak... Herkes çoktan beri bu soruyu soruyor aslında. Biz de bir grup akademisyen olarak, bu soru kapsamında ve daha çok akademik saiklerle yola çıkarak bir Enflasyon Araştırma Grubu (ENAGrup) kurduk. Enflasyonu tahmin etmek istedik, ettik de... Hem de günlük, haftalık, aylık ve yıllık olarak. Tahmin kelimesi sizi yanıltmasın, zaten TÜİK de topladığı verilerle (modelleme yaparak!) bu oranı aşağı-yukarı tahmin ediyor. 

Günlük iki yüz elli bin civarında fiyat verisi ile TÜİK enflasyon sepetinin aynısını, aynı ağırlıklarla kurarak günlük enflasyonu hesaplıyor ENAGrup... Taa 26 Ağustos 2020’den bu yana.

Bununla da yetinmeyip 2019 ve 2020 için yıllık enflasyonu da modelleyip hesaplıyor ve 2020 yılı için çıkan yüzde 36.72 oranındaki enflasyonu da kamuoyu ile paylaşıyor (2019 yılı enflasyonuna hiç değinmeden!).

Tepkiler, yapıcı eleştiriler ve yoğunlukla da “hah tam da bu benim enflasyonum” yorumlarını aldık. Birinci kısımdakiler yani tepki verenler ve bunu anlamaya çalışanlardı. Sordukları sorular genelde “verileri nasıl topluyorsunuz, enflasyon sepetiniz TÜİK’ten farklı mı, hesaplama metodunuz nedir” benzeri tarzda haklı sorulardı. Bizi sevindiren bir yaklaşım oldu bu doğal olarak. İlk defa bir grup günlük enflasyonu elde ediyor ve herkes, TÜİK başta olmak üzere bunu anlamak istiyordu.

Bu itiraz ve eleştirilerin arkasında yatan en önemli neden belki de böyle bir “şeyin” kabullenilmesinde yaşanan mantık zorluğuydu. Hiç kimsenin uğraşmadığı, akla gelemeyecek bir şeyi neden biri kalkıp da Türkiye’de yapsın... Ama işin aslı, bunun benzerini MIT ve Harvard’da bir grup akademisyenin de yapmasıydı, hem de ilginç Arjantin örneğine dayalı olarak.

Şimdi soralım: Sizin enflasyonunuz kaç?

Yüzde 14.6 mı yoksa yüzde 36.72 mi?

Ya da ikisi arasında bir yerde mi? Ya da sağdakinden daha yüksek mi?

Gerçekçi olalım. Türkiye’de devlet harcamalarının enflasyonu dahil, kimsenin enflasyonu “onlar dörtler”de değildir. Sağlık ve eğitim gibi enflasyon sepetinde, ağırlığı dolaylı olarak yüzde 25-30’larda seyreden, yönetilen ve yönlendirilen ürünler de olsa, enflasyon açıklanan oranda değildir.

Kabul edin!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Çaput 17 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları