Veysel Ulusoy

Rekabetçi ‘kur’lu sentetik ekonomi

16 Ağustos 2020 Pazar

Sıklıkla tecrübe ettik...

Çok acı çektik...

Her seferinde beş, on yıl refah kaybına uğradık...

İşsiz kaldık, fabrikaları kapattık...

Ve yeniden başladık her şeye. Başladık ama yaşadığımız ekonomik ve sosyal sorunlardan tecrübe kazanıp bir sonraki için planlama yapmadık, önlem almadık.

Ekonomi literatürü son yıllarda “tecrübe ederek öğrenme” ve “yaparak öğrenme” yaklaşımlarını, büyüme ve kazanımları dağıtma ile sorunlardan çıkarımlar yaparak yaşanacak olası senaryolara hazırlıklı olma kapsamında öne çıkarmaktadır.

İlki ekonomide olumlu ya da olumsuz sonuçlar doğuran olaylar sonucundaki öğrenmeyi ve tecrübe edinmeyi açıklar. Buradaki öğrenme olası krizleri önleme veya fırsatları değerlendirme açısından ülke geleceğini şekillendiren bir süreci ifade eder. İkincisi ise gelişmeyi, denemeyi, planlayarak ve uygulayarak yaratmayı ortaya çıkaran bir yaklaşımdır. Ekonomide ithal ikamesi, ekonomik büyümenin motoru olan teknolojik gelişme ve katma değer yaratma gibi çok olumlu sonuçları ifade eder. Bununla da kalmaz, gelecek kuşaklara da öğrenilmiş gen yoluyla aktarılır.

Peki, yeni kuşaklara aktardık mı bu öğrendiklerimizi?

Daha keskin soralım: Gerçekten öğrendik mi?

Tabii ki hayır!

Öğrenseydik,

- ithal ikamesi deyip ithalatı aynı ürün grubunda artırmazdık.

- ekonomik krizlerin temel kaynağı olan kur şokunu yaşamazdık.

- devalüasyonu rekabetçi kur adı altında tanımlamazdık.

- kamuda bütçe açığı yaratan gereksiz, lüks harcamaları azaltırdık.

- yatırım ve tasarrufların faize olan tepkisini ayarlardık.

- işsizliği doğal seviyesi olan yüzde 5’e indirirdik.

- işgücü ve istihdamda 5.1 milyon kayıp yaşamazdık.

- sloganla ekonomi yönetmezdik.

Dahası var ama tekrarlamaya gerek yok. Bir ülke düşünün; boyunun üzerinde bir finansallaşma seviyesine sahip, dış ticareti fakirleştiren döviz kazanımına odaklı ve büyümesinde (tabii varsa) kalite özelliğinde ilerleme sağlamamış ama hâlâ o ülke yeni bir hikâye yazma sloganı ile gelen fırtınayı öğrenememiş... İşte o ülke bir daha, çok defa aynı krizleri yaşamaya, aynı sorunları ve acıyı çekmeye mahkûm, küresel refahtan pay alma konusunda da gerilerde durmaya adaydır.

Nasıl aday olmasın!

Sanayi üretimindeki geçen yılın aynı çeyreğe göre yüzde 17, bir önceki çeyreğe yüzde 22 düşmesini göz ardı edip yeni bir hikâyeyi aylık verilerdeki artışa dayalı yazmayı düşünmek çok da bir şey öğrenmediğimizin kanıtı sanki. Kırmızı mercimeğin alım fiyatını 3 bin/ ton olarak belirten karar vericilerin aynı ürünün tohum satış fiyatını 9 bin lira olarak belirlemesi de pandemide bile gıdanın önemini kavrayamadığımızı, milyarlarca dolar harcayarak kuru sabit tutma güdüsü kadar önemli olmadığını ortaya koyuyor.

Neyse sonunda fakirleşerek öğreneceğiz.

Sentetik ekonomik veriler

Küresel oynaklığın hem finansal hem de reel ekonomik piyasalarda (işgücü, ürün gibi) doruğa ulaştığı son aylarda ABD’den gelen yüzde 33, İngiltere’den gelen yüzde 20, Almanya’dan gelen yüzde 10’luk ekonomik küçülme verilerine karşılık ekonomimizde bir V çıkışının hikâyesi yazılmaya başlandı. Sıkı bir şekilde entegre olmuş bir küresel ekonomik yapıda, büyüklerin bu kadar küçülmesi bizim gibi ekonomilerde önemli bir ekonomi planının yapılması gereğini ortaya koyuyor.

Anket mekanizmasına dayalı ekonomik güven ve merkez bankası kapasite kullanım oranı verilerinin çok yanıltıcı sonuçlar vereceği gerçeği ortadayken hâlâ faydasını görmediğimiz küçücük paketlerle ekonomiyi yönlendirmenin olanaksız hale geldiğini fark etmemiz gerekiyor. Bunu sentetik ekonomik model ve verilerde de görüyoruz zaten.

Nasıl mı?

Şöyle... İşsizliğin yasaklanması ya da ötelenmesi ile düşen işsiz sayısı ve oranı acaba çalışılmayan saat ile ölçülseydi ne olurdu sorusu emek piyasasında bunun görüneni. Bu çalışma saati ile yaratılan/yaratılamayan üretim hacmi ile kaybolan refah seviyesi ve kuru sabit tutma pahasına bu refah seviyesinde oluşan kırılmalar da bunlara ek örnekler olarak verilebilir.

Kısacası, sentetik işsizlik oranı, sentetik refah ve anlamı bile bilinmeyen rekabetçi kur...

Sonuç ise sentetik bir ekonomik yapı, kendi sloganları ile beraber.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Döviz kuru şoku 24 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları