Veysel Ulusoy

Paçayı sıvayın, dere görüldü

12 Mart 2023 Pazar

Çok acı çekti halk...

Özellikle deprem bölgesinde olanlar ve onların yurdun çeşitli yerlerindeki yakınları başta olmak üzere. 

Sadece bunlar mı?

Tabii ki hayır, tüm ulus acıyı en derinden yaşadı ve maalesef hâlâ da yaşıyor.

Bu acıların orta vadede sona ermeyeceğini tahmin etmek sanırım zor değil...

Elbet acılar dinecek, halk tekrar bağını, bahçesini yeşertecektir. Doğal olarak birçok maliyeti de omzunda hissedecek.

Tüm dertlerin ve katlanılamaz acıların içinde halk aynı zamanda biraz da olsa gülümsemeyi hatırladı son günlerde. Bir umut yeşerdi sanki her tarafta...

ACI VE UMUT AYNI YÜZDE

Bir şeylerin değiştiği gerçeğinin toplumun tüm kesiminde yansımasını buluyor. 

Siyasal alanda ortaya çıkan değişim rüzgârı demokrasi ve gelecek hakkında toplumun umutlarını artırmaya başladı.

Sıra şimdi ekonomik umutlarla beraber onun planını ortaya koymaya geldi. Başlangıç noktası doğal olarak deprem bölgesinin ekonomik kalkınması olsa da gerekli olan tüm ülkeyi kaplamış fakirliğin giderilmesi ve ülkenin ayağa kalkması için geniş bir stratejik planın varlığıdır.

Kolay değil, ulusal gelirin yüzde 20-25’ini ayıracağımız bir yatırım ve kalkınma planı olacaktır bu. Yani ortalama beş yılda, yeniden ayağa kalkma ve değer üretme sürecinde, yaklaşık 200-250 milyar doların hem ekonomik yapının oluşumuna hem de nüfusun tekrar aynı yerleşim merkezlerine getirilmesine, onların topluma her alanda kazandırılmasına yönelik yapılacak tüm harcamaları kapsayan bir plan bahsettiğimiz.

Bu bir maliyet hacmi değil, aksine bir toplumun yeniden yapılandırılmasını gerektiren bir karşılığın bedeli. Öyle bir karşılık ki yine harcamalar ve yaratılan emek ve sermaye geliri ile ulusal geliri bu harcamadan daha fazla artıracak türden.

Bir kamu harcaması aracı kapsamında düşünülecek bu maliye politikası yerel ve ulusal üretim faktörleri yani girdileri kullanıldığında çok daha fazla gelir yaratıcı bir özelliği de sahip olacaktır.

ULUSAL GİRDİLERİN KULLANIMI

İşgününün kalitesi, sermaye birikimi ve yapılanmanın ölçeği ve içeriğine baktığımızda, harcamaların büyük bir bölümünün iç kaynaklardan sağlanabilir, kalan kısmının ise ithalat girdileri ile karşılanabilir bir niteliğe sahip olduğu görülmektedir. İnşaat yönüyle durum böyleyken, insan sermayesini yerine koymak sürecin belki de en önemli parçası, saklı maliyetin ise büyük kısmını oluşturmaktadır. 

Dahası işgücünün tekrar planlı bir şekilde eski haline getirilmesi ve yapısal özellikleriyle daha ileriye taşınması, yıllara yayılacak ayarlama maliyeti ile en sancılı kısmı oluşturmaktadır. 

İşgücündeki deprem nedenli kayıpların göçle birleşmesi süreci zorlaştırsa da bunun en kısa zamanda eğitimle buluşturulması gereği ortadadır. 

Diğer bir yaklaşımla, günümüzde yapıldığı gibi süreç sadece inşaatı değil, onun içine girecek insan potansiyelini üretime yönlendirilecek yönünü planlamaktır. 

DEVLETİN SATIN ALMA GARANTİSİ

Depremden etkilenen alanın sektörel özelliklerini incelediğimizde tarım, tarıma dayalı sanayi ve sanayi sektörlerinin yanında servis sektörünün önemli paya sahip olduğu açıktır. Bu sektörlerin ayağa kaldırılmasında şüphesiz yerel üretim faktörleri harekete kendiliğinden geçecektir. Çiftçi yine tarlaya girecek, sanayici yine kaybını telafi edecek dürtüyü kendinde bulacaktır.

Üretimin altyapı ile buluşturulması, üretilenin pazarlanması ve satın alma gücünün artırılması için devletin alım ve ortaklık gücüne inanılmaz derecede ihtiyaç vardır. 

Bunu ayrı bir yazıya bırakarak şunu vurgulayalım: Üretim ve tüketim gücü yanında sosyal sermayenin yıkıma uğradığı böyle bir ortamı sadece devletin akılcı planlaması yoluna koyacaktır. Bu süreçte boşuna geçen bir dakikanın bile sosyal maliyeti parasal maliyetinin kat kat üzerinde olacaktır.

Devlet her yönüyle harekete geçmeli...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Çaput 17 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları