Veysel Ulusoy

Merkez Bankası da ‘verimlilik’ dedi ama...

20 Aralık 2020 Pazar

Yaklaşık beş yıl önce Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı yönetiminde, Türkiye’de imalat sanayii verimliliği önündeki engelleri saptamak, onu etkileyen faktörleri ortaya koymak ve ekonomik büyümeye katkısının artırılmasını sağlamak için bir çalışma grubu oluşturuldu. Üç yıl süren proje aynı zamanda Avrupa Birliği ve Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı tarafından desteklendi.

Projenin tamamlanmasının ertesinde o zaman Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanı olan Naci Ağbal sunum konuşmasında, 

- Türkiye’nin ortalama yüzde 5 olan potansiyel büyüme oranını yukarı çekecek esas faktörün büyük ölçüde verimlilik artışları olacağını, 

- Bununla desteklenen büyümenin enflasyona da neden olmayacağını, 

- Verimlilik artışlarının ekonomiyi daha rekabetçi kılacağını ve 

- Ekonomiye istikrar getireceğini vurguladı.

2 yıl sonrasına yani günümüze gelelim...

Geçen günlerde Merkez Bankası Başkanlığı’na atanan Naci Ağbal, çarşamba günü düzenlediği 2021 yılında para ve kur politikası sunumunda klasik yaklaşımları anlattıktan sonra pek de alışkın olmadığımız birkaç yorum daha ekledi konuşmasına. Sayın Ağbal, 

- Türkiye’de dalgalı kur rejiminin uygulanmakta olduğunu, 

- Döviz kuru seviyesinin piyasadaki arz ve talebe göre belirlenmekte olduğunu, 

- Merkez’in herhangi bir şekilde enflasyon hedeflemesi rejimi içinde kur hedefi ve kur seviyesine ilişkin bir değerlendirmesi olmaması gerektiğini ve 

- Ekonomide rekabet gücümüzü artıracak esas itici gücün verimlilik artışı olduğunu, rekabet unsurlarındaki kaydedeceğimiz ilerleme olduğunu belirtti.

Konuşmadaki ortak paydayı fark ettik mi?

İki yıl aradan sonra, birinde reel ekonomiyi temsil ederken, diğerinde de finansal piyasaların patronu olarak yapılan konuşmada ortak noktanın doğrudan verimlilik veya verimlilik artışı olduğunu söylemek zor olmaz.

Verimlik basit anlamıyla, belirli bir zaman diliminde girdilerin her birinin ya da beraber ne kadar üretim yaptığının ölçüsüdür. 

İyi de verimliliğin merkez bankalarının amaçları ile görev alanına dokunan tarafı nedir ki sayın başkan bunu vurgulamış...

İşin aslı, bizde bankanın amaç ve iştigal konusunda verimlilik ile ilgili hiçbir şey yok. Diğer çoğu ülke merkez bankalarının aksine banka para politikası araçlarını uygularken fiyat istikrarını gözetir, ona göre kur ve diğer göstergeleri kontrol etme amacı güder. Bu amaca rağmen, ne oldu da şimdi verimlilik kelimesini merkez bankası sentezlerinde bir temel unsur olarak koymaya başladık? 

Aslında bunların yanıtı yine başta belirttiğimiz projenin özetinde verilmiş... Verimliliğin enflasyon oranını nasıl düşürdüğü ve oynaklığı da azaltarak döviz seviyesinde kararlılığı nasıl sağladığı sorusu akla geliyor. 

Bu kapsamda,

- Verimlilik sayesinde artan katma değer, yüksek kârlılık olarak sermayedarlara, yüksek ücretler olarak çalışanlara ve düşük fiyatlar olarak tüketicilere yansır.

- Ülkenin ekonomik büyüme performansında verimlilik katkısı büyümenin sürdürülebilirliği açısından avantaj oluşturur.

- İleri teknolojilere hâkim olan, daha ileri teknolojileri geliştirebilen eğitimli işgücünün yetiştirilmesi ile uluslararası piyasalardaki rekabeti ağırlıklı olarak fiyat indirmek biçiminde gerçekleştiren firmalarımıza önemli bir verimlilik katkısı sunar.

- İmalat sanayiine, dijitalleşmeye katkı yapan ekonomik politikalar verimlilik artışı ile dış ticareti ve rekabet gücünü yükseklere taşıyarak döviz kurunda kararlılık yaratır.

Her şey güzel de neden bunlar bu proje kapsamında bu zamana kadar yapılmadı ve dolayısıyla döviz kuru inanılmaz seviyelere geldi ve ekonomi hâlâ bir türbülansın içinde?

Yanıt da soru gibi basit aslında...

Bilimin ve bulguların ışığında yol almıyoruz da ondan... 

Bilime inanmıyoruz da ondan!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Çaput 17 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları