Veysel Ulusoy

Girişimci devlet

15 Ağustos 2021 Pazar

Bir taraftan devasa yangınlar...

Diğer taraftan daha önce tecrübe etmediğimiz boyutta seller ve kuraklık...

Aynı anda geliyor hepsi, aynı günlerde, aynı coğrafik bölgelerde.

Küresel bir görünüm mü?

Şüphesiz öyle...

Yaşananlar küresel ama bunlara karşı mücadele daha çok yerel.

Devletin ve halkın ortak mücadelesi ile zor da olsa dindirmeye çalışıyoruz yaraları.

Sanki doğa, kapitalizmle birlikte devletin işlerliğini sorguluyor. 

Görünen fotoğrafta finans sektörü yangını finans ediyor, işletme döngüsü kısa dönemli getirilere odaklanmış kârlılık peşinde koşuyor, gezegen ısınıyor, kimse aldırmıyor ve en önemlisi de devletler artık yol gösterici değil, kurcalayan ve tamir etmeye çalışan birimler haline gelmiş.

Sadece doğa olaylarında değil, her alanda görüyoruz bu sonuçları ve aslında başarısızlıkları.

Devlet denilen yapı/oluşum böyle durumlarda artık daha etkisiz, daha çaresiz, daha başarısız... Nedenini politik ekonomi uzmanı Mariana Mazzucata, Mission Economy kitabında açıkça belirtmiş... Mazzucata günümüzdeki toplumsal ve ekonomik ilerlemeyi engelleyen, bilinen beş yanlış efsaneyi sıralıyor:

  • İşletmeler değer yaratır, devlet sadece riskleri azaltır ve kolaylaştırır (amacı budur).
  • Devletin görevi piyasa başarısızlıklarını düzeltmektir.
  • Devlet, bir şirket gibi çalışmalıdır.
  • Devlet, vergi mükellefleri yerine kaynağı dışarıdan bulmalıdır, böylece sermaye birikimi artar, riskleri azalır.
  • Devlet, kazananlar/sermaye sahipleri üzerine yüklenmemelidir.

Tanıdık geliyor değil mi her şey? 

Hem de nasıl!

Yığınla yanlışlar yapıldı günümüze kadar. Küresel ekonomi diye başlayan süslü cümlelerle devletin ekonomik ve diğer fonksiyonlarını ya azalttık ya da yok ettik. Devlete yani halka ait tüm değerleri özelleştirme adıyla sattı ve onların pazarlarını da hediye ettik. Diğer bir ifadeyle, özel sektör sermaye birikimine kamu malı devri ile katkıda bulunduk.

Bitmedi daha...

Tüketici, aynı zamanda çalışan ve değer yaratan, firma ve devlet arasındaki bağı kopardık. İlki ve ikinciyi baş başa bırakıp devletin yapıcı desteğini ikinciden yana kullandık. Meydana gelen doğal felaketler ve ekonomik krizlerden sonra çaresizliği slogan ve çoğu zaman da inanç sömürüsü ile kapatmaya çalıştık.

Ama olmuyor artık, işlemiyor sistem. Devletin işlerliğinin bozulmasının tüm olumsuzluklarını, maliyetini ve geleceğin belirsizliğini halk artık iliklerine kadar hissediyor. 

O halk, devleti yanında hissetmek istiyor, her yönüyle ve bir ortak olarak...

Üretimde, paylaşımda ve geleceği planlamada.

Not: Gelecek yazımızda bu üç süreci irdeleyeceğiz.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yerel 21 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları