Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Ekonomiyi sıfıra çıkarmanın zamanı
Dış ticaret açığı sadece mayıs ayında 12 milyar doların üstünde geldi. Yılbaşından bu yana bu açık yaklaşık yüzde 30 artarak 56 milyara ulaştı.
Yıllığı sormayın...
Sormayın diyorum çünkü bu Merkez Bankası brüt rezervlerini bile aştı. Sadece mayıs ayında ticaret açığı yüzde 19 arttı ve süreç olarak da bir şeyler yapılması gerekir anlayışına ulaştırdı yetkilileri.
Ekonomide doğal olarak hacim ve miktar önemlidir ama bundan daha önemlisi de karşılaştırmalı birimleri analiz etmektir. Eğer bir yanda örneğin doların 6.80 liradan 21 liraya çıkarken yarattığı depremi hissetmek ve tecrübe etmek ne kadar acıysa, aynı doların 21 lira seviyesinde ihracatçı için çok da bir anlam ifade etmediğini anlamak gerekir. Bu gruba göre ortadaki birim maliyet artışı ihracat bedeline göre çok daha fazlalaşmış ve çoğu zamanda ihracattaki döviz geliri dışında bir anlam ifade etmekten çıkmıştır.
Hikâyenin bir de ithalat yanı var tabii. Her ay 30 milyar dolar üzerinde gerçekleşen ithalatın çoğu zaman çok yüksek olduğu, bunun azaltılması ya da en azından ihracatla denkleştirilmesi önerilmektedir. Orada da durum biraz karışık. Karışık çünkü tüm üretim sürecimiz ve hatta ihracatımız yaptığımız ithalata bağlıyken bu dengeyi kurmanın zorluğu da ortadadır.
Hal böyleyken çözüm nedir sorusu doğal olarak geliyor akıllara...
Bunu kısa, orta ve uzun vadede açıklıyor ekonomistler. Verimlilikten, ücretlerin reel artışından, ihracatta ürün çeşitlendirmeden, demokrasiden ve kurumsal yapının öneminden bahsederek hem de...
ORTADA GARİP BİR DURUM VAR
Madem ekonomik sıkıntıların kaynakları biliniyor ve vadelere göre çözümleri de mevcut ise bunların neden uygulanmadığı sorusu kafamızı meşgul ediyor en başta. Diğer bir ifadeyle, karar vericilerin bu tür çözümleri uygulamada önünde engeller mi var fikri yoğunluk kazanıyor.
Örneğin reel ücretlerin artırılması işverenin çalışan bulamıyoruz dediği bir ortamda zor mu ki yapılmıyor? Ya da kâr hırsının yarattığı basınç hem bunu önlemeye hem de en iyi çalışanı bulmaya mı odaklanmış?
Soruları daha da artıralım...
Piyasayı dengeleyen faiz, ücret, kâr ve kiralardaki denge neden kurulamıyor?
Yoksa ortada gelişmekte olan ülkelerin hastalığı olan bir kısım sermaye sahibi ve onların sermaye birikimi ile yol alma fikri mi tüm bu olumsuzlukların kaynağı?
Ya da tüm bunlarla antidemokratik uygulamalar ve kurumların yok oluşu arasında bir bağlantı mı var?
...
Yanıt: Hepsi.
E o zaman çözüm de ortada.
Adil bölüşüm ya da kazanç oranı olmadığı sürece ihracat-ithalat, turizm/hizmet gelirleri-giderleri, ücretler-diğer getiriler arasında tüm dengeler altüst olur.
Esasında oldu da. Ortada yıkıntı var...
Şimdi bu yıkıntıyı kaldırmak ve tüm eksi verileri sıfırlamak amacıyla bakan ve uzman avına çıkılmış gibi yapılıyor. Onlara göre belirli kişiler gelecek ve ekonomimizi düzlüğe çıkaracak.
Ya da başarısızlık onlara mal edilecek, eninde sonunda, her zaman olduğu gibi...
Ha bu arada büyüğüm Orhan Bursalı’nın çok önemli bir saptamasıyla bitirelim yazıyı: Herkes ekonomiyi kurtaracak muhtemel bakanların peşinde... Çok daha önemli belki de gelecek için, çocuklar için milli eğitimi kim kurtaracak?
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Cumhuriyet Vakfı Başkanı Alev Coşkun konuşma
- Özgür Özel'den 'atama' çıkışı
- Özgür Özel kutlama programında
- CHP'li vekilden Soma için flaş çağrı...
- Mine Esen'den anlamlı konuşma...
- Serra Menekay yazdı, Aysim Dolgun Ildız besteledi
- İşte Cumhuriyet'in tarihi
- Ankara Emek ve Demokrasi Güçleri eylem yaptı
- Cumhuriyet 100 yaşında! İyi ki Cumhuriyet var
- Şişli'de Hıdırellez coşkuyla kutlandı
En Çok Okunan Haberler
- 'Tasarruf' paketinde neler olacak?
- Baş'tan 'Bahçeli'ye tehdit' iddiası
- Mevduat faizlerinde yeni dönem!
- Biraya zam geldi! İşte güncel fiyatlar
- 'Kumpas'tan Menzil çıktı!
- ‘Hayatımın en büyük hatasıydı'
- Batık bankadan parasını faiziyle alacak!
- Yaş engeli: Görevleri sonlandırıldı!
- Meteoroloji’den 10 ile uyarı! Sağanak geliyor
- Trollere 'ekonomik kriz' yanıtı